08. Roselle

2.9K 246 267
                                    

• Hypatia Hales'in Bakış Açısı •

Quidditch maçının etkisi hala Slytherin'in üstündeydi. Herkesin keyfi yerinde olduğu gibi Ravenclaw'ı normalden daha çok rahatsız ediyorlardı. Eğlenmek için düzenlenen bir oyunun neden bu kadar abartıldığını anlayamıyordum. Slytherin kazandığı başarılarla övünmeyi abartıya kaçırmaktan hoşlanıyordu. Ravenclaw ise yenilgiyi hazmedemiyordu. Herkesin birbirini daha çok zorladığı bir döngüye girmiştik.

Ben ise tüm bu kargaşadan uzaklaşmak için bahçede çimlerin üzerine oturmuştum. Dikkatimin gelip geçici olaylarla dağıldığını hissediyordum. Bu yüzden biraz yalnız kalıp sonraki adımlarımı düşünmem gerekiyordu. Sırtımı koca ağaca yaslayıp gözlerimi kapattım. Sabahın erken saatlerinde yağmur yağdığı için yoğun bir çim kokusu vardı. Yerler de biraz ıslaktı fakat bunu umursamadım. Ellerimi çimenlerin üzerinde gezdirmeye başladım. Başıma vuran sert bir cismi hissettiğimde gözlerim korkuyla açıldı.

Karşımda Ravenclaw'dan bir grup öğrenci vardı. Yüzüme çarpıp yere düşen cisme baktım. Küçük siyah bir topa benziyordu. Ona bakarken bu sefer göğsümde acı hissettim. Grubun ortasındaki uzun boylu çocuk bana bu toplardan bir tane daha göndermişti. Gerçekten o kadar şaşkındım ki neden bunu yaptıklarını bile soramadım. Korkmuş ve şaşkın gözlerle onlara bakarken onların benim bu durumda olmamdam oldukça eğlendiklerini görüyordum. Gülüşlerinin eşliğinde bana ve Slytherin'e hakaretler ettiklerini duyar gibiydim. Kulaklarım utançtan, öfkeden ve aşağılanma duygusundan dolayı uğuldamaya başlamıştı. Grubun ortasındaki uzun boylu öğrenciyi Quidditch maçından hatırlıyordum. Ravenclaw'ın arayıcısıydı: Noah Lawrence.

"Ucube"

Kelimenin bana yönlendirilmiş olması eski kötü anılarımı canlandırmıştı.

Hogwarts'ın ilk yılında hava çok sıcak olduğu için koridorda yere oturmuş ve bacaklarımı uzatmıştım. Kim olduğunu hatırlamadığım bir çocuk ben fark etmeden ayakkabılarımı çıkartıp onlarla beraber koşmaya başlamıştı. Peşinden tüm okulu çıplak ayakla koşmuştum. Etraftaki gülüşler ve çocuğun söylediği o tek kelime kulaklarımda yankılanıyordu "Ucube Hales."

Onlara uymayacaktım. İnsanların basit karakterleri olması nereye ait olduklarına bağlı değildi. Karşımda bir avuç 'zeki' Ravenclaw vardı. Yavaşça ayağa kalkarak üstümü silkeledim.

"Lawrence, bana istediğin kadar o şeylerden atabilirsin. Bu senin berbat bir 'arayıcı'
olduğun gerçeğini değiştirmiyor."

Onlara uymayacağım mı demiştim?

Yanılmışım.

Noah'ın yüzündeki gülüş silinmişti. Küçük bir sessizlik oldu. Bana doğru bir adım attı.

"Benimle böyle konuşamazsın."

"Öyle mi?"

Az önce korkudan kırpamadığım gözlerimi şimdi cesurca onun gözlerine kilitlemiştim. Etrafımızda bir kalabalığın toplandığını hissediyordum. Geri adım atmayacaktım. Bana tamamen yabancı olan bir his tarafından ele geçirilmiştim.

"Takımın öndeydi ve sen Snitch'i
yakalayamadığın için kaybettiler. Yıkılan egonu tamir etmek amacıyla başkalarına sataşmak tam da sana yakışır acınası bir hareket."

Yüzümde küçük bir gülümseme oluştu.
Son sözümün üstüne gülüşmeler duydum. Şimdi daha çok insan etrafımıza doluşmuştu. Göz ucuyla baktığımda bu gülüşlerin Slytherin öğrencilerine ait olduğunu gördüm. Birkaçı da çoktan Lawrence'ın arkadaşlarıyla laf dalaşına girmişlerdi. Lawrence'ın bakışlarının git gide koyulaştığını görüyordum. Yüzündeki paha biçilemez ifade adeta devam etmem için beni teşvik ediyordu. Karşılıklı meydan okumayı bir ses böldüğünde bakışlarımı Noah Lawrence'dan ayırıp sesin geldiği yöne çevirdim.

Stories Untold |TomRiddle|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin