•Hypatia Hales'in Bakış Açısı•
Sımsıkı kapattığım yorgun ve korkmuş gözlerimi açtığımda ilk önce etrafımdaki nesnelerin siyah beyaz şekillerini algılayabildim. Tepedeki güneşin ışığı doğrudan gözlerime giriyor ve alışma sürecimi zorlaştırıyordu fakat gözlerimin güneşten mi yoksa çok ağlamaktan mı acıdığını bilmiyordum. Bir süre yandaki ağaca yaslanarak derin nefesler aldım. Korktuğum zamanlarda her şeyin en kötüsünü düşünürdüm. Şimdi de öyle oluyordu. Ya hiçbir şey yolunda gitmediyse? İçimi yiyip bitiren düşüncelerin kaçıp gitmesini istercesine elimi göğsüme getirerek kendime birkaç kez vurdum. Okula doğru yürümeye başladım. Küçük adımlar bir süre sonra koşmaya dönüştü.
Parolayı nefes nefese söyleyerek Slytherin yurduna girdim. Quidditch günündeki kalabalığı göremeyince korkum gittikçe artmaya başladı. Tek bir kişiyi görmek istiyordum. Hızlı adımlarla erkeklerin odalarına doğru yöneldim. Malfoy ve Avery'nin kapısını çaldım fakat açan olmayınca girmek için kulbu çevirdim.
"Motivasyonunu bozmazsan kesinlikle rakibin-"
Malfoy cümlesini keserek şaşkınlıkla bana baktı. Nefesimi düzenlediğimde Avery ile Malfoy'un gözlerini dikmiş bir şekilde beni izlediklerini gördüm. Sanki zamanı durdurmuştum. Çocuklar sessizlik ve şaşkınlık içindeydi. Bir de ikisinin de giyinik olmadığını da eklemem gerekiyor. Malfoy asasını kaparak önce kendi üstünü giydi sonra Avery'i giydirdi. Ben ise hala olan biteni izliyordum.
"Merlin aşkına Goldstein, neden kapıyı çalmadın?"
Kendimden hiç emin olmayan kısık bir sesle onu yanıtladım. "Duymadınız."
Avery üstüne baktığında Malfoy'un ona takım elbise giydirmiş olduğunu fark etti.
"Bulduğun en iyi giysi bu muydu Abraxas?"
"O şaşkınlıkla ne yapsaydım? Beğenmiyorsan kendin büyü yap."
İkisi atışmayı kestikten sonra hala donmuş bir şekilde onları izleyen bana baktılar. Louis yanıma gelip nazikçe koluma dokundu.
"Bir sorun mu var Mademoiselle Cerise?"
Kolumdaki sıcaklık onun var oluşunun kanıtıydı. Her şeyin yolunda olduğunu görmenin verdiği rahatlıkla gözlerimin dolduğunu hissettim ve bunu görmelerini hiç istemiyordum. Onun burada olduğunu daha iyi hissetmek istercesine aniden Avery'e sarıldım. Anlaşılan bu tepkiyi beklemiyordu. Öncelikle kolları iki yanda kalsa da sonra onları sırtıma sardı.
"Ben sadece iyi şanslar demek istemiştim."
Avery, sanki tüm olan biteni anlamış ve beni teskin etmek istermişçesine saçımı okşamaya başlamıştı.
"Ben odadan çıkayım isterseniz."
Malfoy'un sesiyle Louis'ten yavaşça ayrıldım. İkisinin de yüzüme dikkatlice baktığını gördüğümde kendimi gülümsemeye zorladım.
"Takım elbise yakışmış."
Söyleyecek daha fazla şey bulamayarak odadan çıktığımda yaptığım bu hareketin ne kadar saçma olduğu umrumda değildi. Olacak her şeyi bilerek yaşamak çok garipti. Qudditch günü tamamen aynı geçti ve benim olanları düşünmek için bol bol vaktim oldu. Düşünce saatlerimden çıkardığım ders şu oldu: Fedakarlığım sonuca değmeliydi.
Bu tarihe tekrar geldiğim günden beri her adımımı stratejik olarak atıyordum ve Tom'u göz hapsine almıştım. Tom oldukça durgundu. Bu durgunluğunun yaptığı planlardan kaynaklandığını görebiliyordum.
Bitki bilimi dersindeydik fakat ben dersle ilgilenmek yerine sınıfı incelemeye koyulmuştum. Bazıları meraklı gözlerle dinliyordu. Bazılarının ise sıkıldığı yaptıkları her hareketten belliydi. Bu insanlar dünyada nasıl yaşamak gerekiyorsa öyle yaşıyorlardı. Herkes için bu an nasıl geçerse geçsin normaldi ve herkes yaşayarak kendi üstüne düşen görevi yerine getiriyordu. Benim ruhum ise bir ağaç kurdu gibi beni kemiriyordu. Derin bir nefes alarak Profesör Herbert Beery'nin dediklerine odaklanmaya çalıştım. Duyduğuma göre Herbert Beery bir düelloda yenilecek ve lanetlenecekti. Bu yüzden de çok sevdiği işini Profesör Sprout'a bırakmak zorunda kalacaktı. Profesör Beery Alman aksanının belirgin olduğu İngilizcesi ile konuşmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stories Untold |TomRiddle|
Mystery / ThrillerHypatia Hales, yaşadığının dışında farklı dünyalar olduğuna inanıyordu. Tüm o dünyaları yaşamak, hissetmek istiyordu. Zamanda yolculuk yaparak taşıyamayacağı kadar ağır dünyalara tanık oldu. Tom Riddle'ı tek başına durdurabilir miydi?