• Hypatia Hales Bakış Açısı •
"Lord Voldemort."
Kırık dökük pencereden sızan rüzgar sesine karışarak tüm odada yankılanmış olan bu isim kanımı dondurmaya yetmişti. Parmağındaki Gaunt mirası yüzüğe gururlu bir ifadeyle bakan Riddle'ı incelerken onun Voldemort oluşunu hayal edemedim. Sanki o an, ölen tüm masum insanlar adına değil de kendim adına onun hep Tom Riddle olarak kalmasını istiyordum. Riddle, hafifçe kolumdan tutarak beni odadan dışarı çektiğinde yerde yatan adama son bir kez daha bakabilmiştim.
"Burada işimiz bitti Hypatia."
Kolumu Tom'un kavrayışından kurtarıp adımlarımı hızlandırarak dışarı çıktığımda adeta arkama bakmadan yürüyordum. Riddle da bana ayak uydurabilmek için hızlanmıştı ve ben nereye gittiğimizi bile bilmeden ağaçların içine doğru yönelmiştim. Ne hissettiğimi de bilmiyordum. Bildiğim tek şey gözümün önünden kanlar içinde yatan Rosier ve Morfin görüntüsünün gitmemesiydi.
"Goldstein, ormana doğru gidiyoruz. Geri dönelim."
Derin birkaç nefes aldıktan sonra cümlelerimi toparlayabildim. "Biraz yürüyüş yapsak olur mu?"
Riddle omuz silkmişti ve ellerini ceplerine sokarak etrafı incelemeye başladı. Ben de dikkatimi çevreye vermenin faydalı olacağını düşünmüştüm. Yere dökülen kozalaklar karın üstünde çok hoş görünüyorlardı, eğilerek bir tanesini avucumun içine aldım ve avcuma yayılan soğukluk bana tatlı bir ürperti getirdi. Gözlerim tutmakta zorlandığım yaşların hücumuyla acımaya başlamıştı. Muhtemelen kendi gözündeki zayıflığımdan iğrenen bir ifadeyle bana bakacak olan Riddle'ın yanında ağlamayı hiç istemiyordum ama vücudum da beni dinlemek niyetinde değildi. Öncelikle, ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında elimin tersiyle hemen yanağımı silerek hızla yürümeye devam ettim. Yine nereye gittiğimi bilmeden hareket ediyordum. Tom'u arkamda bırakmak istiyordum fakat uzun bacakları aramızdaki mesafeyi kapatıyordu.
"Bu soğukta bizi hiçliğe doğru yürütmeye devam edeceksen geri dönüyorum."
Ses çıkaramayacak kadar düğümlüydü boğazım ve bugün ikinci kez Tom'un elinin kavrayışını kolumda hissederek durmak zorunda kaldım. Başımı kaldırıp soğuk gözleriyle karşılaşmak istemiyordum fakat saklamanın bir alemi yoktu. Kışın getirmiş olduğu soğuk yanaklarıma işlemişken aşağı doğru süzülen sıcak yaşları hissetmek daha kolay oluyordu. Başımı kaldırdığımda Riddle ile göz göze geldik. Beklediğim gibi aşağılama belirtisi yoktu fakat kafası karışmış görünüyordu.
Kolumu bırakarak yürümeye devam etti ve bir ağacın önündeki kar kütlesine oturdu. Oturunca içeri doğru gömülmüştü ve ancak karlar ile birkaç saniye boğuştuktan sonra dik bir konuma geçebilmişti. Buna gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdığımda tuzlu bir tat hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stories Untold |TomRiddle|
Mystery / ThrillerHypatia Hales, yaşadığının dışında farklı dünyalar olduğuna inanıyordu. Tüm o dünyaları yaşamak, hissetmek istiyordu. Zamanda yolculuk yaparak taşıyamayacağı kadar ağır dünyalara tanık oldu. Tom Riddle'ı tek başına durdurabilir miydi?