8' Güven Problemi

8.6K 810 498
                                    

Kriz geçirdiğim gecenin üzerinden yaklaşık olarak bir hafta geçmişti ve bu bir hafta boyunca sessiz kalmıştım. Taehyung'un gelip anlatmasını bekledim fakat o da susmayı seçmiş ve o gün bana neden nöbetim var diye yalan söylediğini açıklamamıştı.

Güvenim gittikçe sarsılıyordu. Daha önce benden bir şeyler gizleyeceğini, arkamdan iş çevireceğini düşünmezdim. Bu yüzden ister istemez aramıza benim koyduğum bir mesafe girmişti ve gittikçe daha soğuk davranıyordum ona.

Elimde olan bir şey değildi, küçüklüğümden beri nefret ettiğim ve bir türlü kurtulamadığım bir huyumdu. İnsanlardan çabuk soğurdum ve arayı tekrar ısıtmak eskisi kadar kolay olmazdı. Taehyung'un bana ihanet ettiğini öğrenirsem yanında bir saniye bile kalmayacağımı biliyordum.

Kıskanç bir insan olmayabilirdim, en azından Taehyung kadar. Çünkü hep güvenilir biri olduğunu düşünürdüm. Sadık olduğunu, benden başkasına bakmayacağını. Ama eğer düşündüğüm gibi değilse, onun düşündüğü gibi sessiz kalmazdım....

Kamufle amaçlı, iç mekanlarda bile gözümde olan güneş gözlüğümle Taehyung'un odasının karşı duvarına yaslanmış, şu an içeride olan kişinin çıkmasını bekliyordum. Baskına gelmemiştim elbette. Kendimi gizlememin amacı her ortamda insanların beni tanımasıydı ve şu an içeride olan kişi de Taehyung'a muayene olan herhangi biriydi.

"Pardon..." Ve sanırım kamuflaj işe yaramamıştı...

Yanıma gelen genç kadına dönerek "Buyurun." dedim nazik ama mesafeli sesimle.

Gözleri parlarken elindeki telefonu daha çok sıktı ve "Siz Jeon Jeongguk'sunuz değil mi?" diye sordu. İnsanların çoğu beni hâlâ eski soyadımla tanıyordu. Bu yüzden bozmadan gülümsemeye çalıştım ve başımla onayladım.

"Bir fotoğraf çekinebilir miyiz?" Sesli konuşmadığı ve diğer insanları da başıma toplamadığı için şanslı olmalıydım.

"Üzgünüm ama şirket hayranlarla fotoğraf çekinmeme izin vermiyor. Eğer istersen imza verebilirim." Biraz yüzü düşse de heyecanla çantasından bir defter çıkarmış, siyah keçeli kalemle bana doğru uzatmıştı.

"Kapağını imzalar mısınız?" Ricasını kırmadım ve defterin kapağına belirgin büyüklükte bir imza atıp ona uzattım. Defteri almış ve gülümseyerek selam verip gitmişti.

Karşımdaki kapı sonunda açıldığında ve içeriden karnı burnunda, sevimli bir adam çıktığında hareketlenip sıradaki kişinin ayaklanmasına izin vermeden içeri girdim.

Taehyung beni gördüğüne şaşırmış gibiydi. Her zaman kapının yanındaki masasında oturan asistana "Seulbi bize izin verir misin? İçeriye kimseyi alma lütfen."dedi ve gülümseyerek bana döndü.

"Hoş geldin bi'tanem. Sonuçlar çıktı ama evde konuşuruz diye düşünmüştüm. Buraya kadar gelmene gerek yoktu." Selamını almadan masasının önündeki koltuğa oturdum ve gözlüğümü gözümden çıkarıp telefonumla birlikte ortadaki masaya attıktan sonra arkama yaslandım.

"Uzatacak vaktim yok Taehyung. Saatlerdir menajerimin telefonlarını reddediyorum ve bugün bana ulaşamadığı için sinirli. Sonuçları hemen söyleyebilirsin, ben de sormam gereken birkaç küçük şeyi sorar ve giderim."

Tavrım onu açık açık afallatsa da bilgisayardan sonuçları açarken "Menajerin izinliydi diye biliyordum." demişti gayet sıradan bir şekilde.

"Evet, öyleydi." dedim. "Dün geri döndü. Şirkete gidip onunla görüşmem ve yeni programım hakkında konuşmam gerek."

Taehyung sonuçların çıktısını aldıktan sonra birkaç kağıtla bana döndü.

"Aslında sen gelmeden önce biraz incelemiştim ama şu an tekrar baktığımda tehşisten emin oldum. Bebeğin büyümemesinin nedeni trombofili. Yani ilk hamileliğinde de sen düşürmesen bebek büyük ihtimalle yine düşecekti." Kaşlarımı çatarak "Ne?" diye sordum. Benim için anlaşılır bir şekilde konuşmaya çalışsa da bunun anlamını bilmiyordum.

Marriage Promise≒TaeKook [Completed]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin