17' Şöhretin Kölesi

6.6K 651 386
                                    

Elimdeki kağıt parçalarıyla hastaneden çıkarak Donghyun hyungun arabasına doğru ilerlerken bir çok şey düşünüyordum: Dizi ne olacak? Annem ne diyecek? Basından nasıl gizleyeceğim? Taehyung hiç mi farkına varmayacak? En önemlisi ise, ben annem kadar cesur davranıp bunun sorumluluğunu sırtlanabilecek miyim?

Tekrar bir bebeğimin olabileceği umuduyla mutluydum ama bu durumda baskın duygunun mutluluk olmadığını çok rahat söyleyebilirdim. Korku, beni tamamiyle ele geçirmişti. Korkuyordum. Ona yetememekten, iyi bir aile olamamaktan korkuyordum. Taehyung'un bunu öğrenmesinden ve bebeğimi benden ayırmak istemesinden korkuyordum. Ne gariptir ki öğrenip de umursamamasından, sahip çıkmamasından da korkuyordum. Bu hamilelik başlı başına bir kabus gibiydi. Korkularımla yüzleştiğim gerçek dışı bir an...

"Uzun mu sürdü biraz?" Kemerimi takmak için uğraşırken "Test sonuçlarının çıkmasını bekledim." dedim. Ardından elimdeki kağıtlardan birini göstererek "Burada yazanları eczaneden almam gerek. İstersen sen ilerideki eczanenin önünde beni bırakabilirsin. Ben taksiyle dönerim. Seni de işinden alıkoymak istemiyorum." diye ekledim.

"Şu anlık önemli bir işim yok. Çekimlerden kaçtığın için o da iptal oldu zaten. Evine kadar bırakırım." Testi yaptıktan sonra o telaşla çekimlere geri dönememiş, herkes karavanın önünde toplandığı için camdan atlayıp gizlice kaçmıştım. Burada olduğumdan kimsenin haberi yoktu.

"Teşekkür ederim hyung. Sen destek çıkmasan ne yapardım hiç bilmiyorum."

"Ne demek, lafı bile olmaz. Sağlıklı mıymış bari minik?" Henüz çıkmamış göbeğimi okşarken gülümseyerek "Öyleymiş." dedim. "Çok geç kalmadığımızdan şimdilik hiçbir sorunu yokmuş. İleride de olmaması için doktorun yazdığı ilaçları kullanmam gerekiyor."

"Eminim o da en az babası kadar güzel bir bebek olarak dünyaya gelecek." Beklemediğim iltifat utanmama neden olduğunda kendime şaşırmıştım. Her gün yüzlerce iltifat alıyordum. Neden buna alışık olmadığım bir tepki vermiştim ki?

Sessiz kalarak eczanenin önünde durmayı bekledim.

"İstersen sen reçeteyi ver, ben hemen alıp geleyim. Fazla dikkat çektin bugün." Teklifini reddetmedim. Arabayı kenara park ettiğinde elimdeki kağıdı ona uzattım ve eczaneye gidişini izledim.

Donghyun hyungun gitmesiyle ortamı bir sessizlik kaplamıştı. Başımı cama yaslayarak kollarımı bedenime sardım ve gözlerimi kapattım. Yorgun hissediyordum. Eve gidip uyumak istiyordum. Psikolojik olarak bitmiş durumdaydım. Bunda Taehyung'tan uzak olmamın da büyük bir payı vardı. 

O esnada karnımdan gelen gurultu arabadaki sessizliği adeta delip geçti. Tekrar doğrularak bakışlarımı karnıma indirdim. "Acıktın mı bebeğim? Özür dilerim, bundan sonra ne yediğime daha fazla dikkat edeceğim. Lütfen beni affet." Cevap bekler gibi bir süre susup dinledikten sonra başımı kaldırdım ve etrafıma bakındım. Günün ortasındaydık. Etraf da alabildiğine insan doluydu. Bu saatlerde böyle başıboş gezmem büyük sorumsuzluktu ama şu an ön planda tuttuğum çok daha büyük sorumluluklarım vardı.

Donghyun hyung elinde poşetle gelip şoför koltuğuna oturduğunda bakışlarımı dışarıdan çekerek ona çevirdim ve hızla elindekini alıp biraz olsun kolaylık sağladım.

"Şimdi seni direkt evine bırakıyoruz o zaman." Doğrulamak ister gibi bana döndüğünde "Evet, lütfen. Biraz dinlenmeye ihtiyacım var." diyerek onayladım.

"Diziyi ne yapacaksın?" Ciğerlerimdeki nefesi dudaklarım arasından verirken "Bilmiyorum." dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. "Bu projeden ayrılmak zorunda kalabilirim. Daha başındayız, ilerisi benim için daha zorlayıcı olabilir."

Marriage Promise≒TaeKook [Completed]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin