Taehyung'tan ayrılalı bir hafta, boşanma davası açalı birkaç gün oluyordu. Ben ise aldatıldığımı yeni yeni hazmediyordum...
Busan'a gitmeme az bir zaman kalmıştı ve bana ait çoğu şey hâlâ evdeydi. Bu yüzden ne kadar istemesem de kendimi hiç dönmeyeceğimi düşündüğüm evin kapısında bulmuştum.
Çalmakla çalmamak arasında gidip geldiğim kapının ziline basarak kararsızlığıma son noktayı koydum ve büyük bir gerginlikle beklemeye başladım. Evde olup olmadığını bilmiyordum ya da kapıyı açıp açmayacağını. Bildiğim tek şey hâlâ yüzünü görmek istemediğimdi. Kinci bir insan olduğum gerçeğini inkar edemezdim. Tıpkı onun bunu hak etmediğini artık bana kanıtlayamayacağı gibi.
Önümdeki kapının aralandığını duyduğum anda bakışlarımı yerden kaldırmış, dağılmış ifadesinde kısa bir göz gezdirmiştim.
İçtiğini bir kilometre öteden bile anlayabilirdim. Saçları dağınıktı ve tanıdığım o güçlü alfa duruşu yok olmuştu. Aynı şekilde omuzları da çökmüş, göz altları morarmıştı.
Onu umursamadan yanından sıyrıldım ve içeri doğru adımlamaya başladım. İlk hedefim yatak odası olmuştu. Ezbere bildiğim odayı bulur bulmaz bana ait çekmeceleri teker teker kurcalamaya, arkamda bıraktığım izleri toplamaya koyuldum.
Beklediğimin aksine bana ait olan hiçbir şeyin yerini değiştirmemişti. Bu yüzden nereye koyduğumu hatırladığım kredi kartlarımdan kasada duran değerli eşyalarım ve belgelere kadar her şeyi almış, omzumdaki çantaya atmıştım.
Ben odanın altını üstüne getirirken boğuk sesini işittim: "Jeongguk, gerçekten sen misin? Rüya görmüyorum değil mi?" Kelimeleri yaya yaya konuşması yüzümü buruşturmama neden olmuştu. Zil zurna sarhoştu ve şu an burada bulunmam bile benim için tehlikeliydi. Ama ben hiçbir korkum yokmuş gibi yalnızca eşyalarımı toplamaya odaklanmıştım.
"Jeongguk, dönmen için tanrıya ne kadar yalvardım bir bilsen." Beklemediğim bir anda arkamdan kollarını belime sarıp yüzünü boynuma gömdüğünde tüm bedenim kaskatı kesildi. Nefesleri boynuma çarpıyor, alkol kokusu öncekinden daha çok rahatsız ediyordu şimdi.
"Seni çok seviyorum. Sana çok aşığım..." Birkaç saniye ne yapacağını bilemeyen zihnim, boynuma tane tane dizilmeye başlayan öpücüklerle açılırken belimdeki kollarını ittim ve sarhoş bedeni çok zorlanmadan kendimden uzaklaştırdım.
"Bana böyle dokunmaya hakkın yok. Geri falan da dönmedim. Hatırlatırım Kim Taehyung, biz boşanıyoruz." Çok kısa süre yüzündeki o yıkılmışlık ifadesine şahit olduktan sonra bakışlarımı kaçırarak işime geri odaklanmaya çalıştım.
"Ölüyorum, görmüyor musun? Senin kokunla uyuyamadığım her gece cehennem gibi geliyor bana." Toparlayıp fermuarını çektiğim çantayı omzuma asarken ayağa kalktım ve "Alışkanlıkları kırmak zordur ama zamanla tek başına uyumaya da alışırsın." dedim umursamaz bir tavırla.
Omzuna çarparak yanından geçip adımlarımı salona yönlendirdiğimde büyük bir kargaşa karşılamıştı beni. Her yere saçılmış kağıtlar ve içki şişeleri vardı. İçeri girer girmez ayağım boş bir şişeye çarpmıştı ve şişe büyük bir gürültü çıkararak devrilmiş, yuvarlanarak uzaklaşmıştı.
Merakla yerdeki kağıtlardan birini alıp göz gezdirdim. Boşanma davası için avukatımla gönderdiğim ve Taehyung tarafından imzalanmayı bekleyen evraklardan bir sayfaydı...
"Canım yanıyor Jeongguk. Ne olursun beni affet. Yalvarırım. Çok büyük bir hata yaptım, biliyorum ama beni sensizlikle cezalandırma." Kağıdı, sözlerini duymazdan gelerek ona uzattım ve "En kısa zamanda gerekli yerleri imzala. Bu işin daha fazla uzaması ikimize de zarar veriyor." dedim kesin bir dille.
![](https://img.wattpad.com/cover/178500868-288-k219524.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marriage Promise≒TaeKook [Completed]
FanficSeni seviyorum, sana söz veriyorum... ➳ Mpreg, Boy×Boy ➳ TaeKook (Uke Jungkook) ➳ Omegaverse ➳ @firstaroha'ya ithafen yazılmaktadır ➳ Kapak tasarım: @beyzablnt ➳ Tarih: 12.02.2019 - 07.08.2021✔