Dean Lewis - Waves
"Seni seviyorum, Bahar."
Dudaklarımdan dökülen kelimelerle Bahar'ın gözlerinde ufak bir parıltı görmüştüm. Ardından burukça gülümsemiş, kelimelerimin devamını getirmem için beklemeye başlamıştı. Muhtemelen onu arkadaşça sevdiğimle alakalı birkaç şey söylememi bekliyordu ama bir şey söylemeyecektim. Onun arkadaşlığını da seviyordum ama onu arkadaşça sevmiyordum. Ona aşıktım.
Bir an önce 30 yaşına gelmeyi dileyecek kadar seviyordum onu. Onun evlenecek başka biri bulamadığı için beni son çaresi olarak görmesine sevinecek kadar seviyordum. İştahsız olduğumda kendi elleriyle ağzıma yemek tıkıştırdığı için bazen bilerek yemeyecek kadar seviyordum. Kapısına sürpriz bir şekilde en sevdiği yiyecekle gelip yüzündeki gülüşünü izleyecek kadar seviyordum.
Kendimi kandırmama gerek yoktu. Onu seviyordum ve ondan başkasını sevmenin düşüncesine bile katlanamıyordum.
Sessizliğimle Bahar'ın yüzündeki gülüş donarken aklından geçenleri okuyor gibi hissediyordum. Bense tuhaf bir şekilde sakindim. Ömrüm boyunca bu anı beklemiştim ve bu an sonunda geldiğinde kendimi oldukça rahat hissetmem beni şaşırtmıştı. Belki de karşımdaki Bahar olduğu için bu kadar rahattım.
Bahar, kıkırdamaya başladığında kaşlarım çatılmıştı. Birkaç saniye içerisinde kıkırtıları şiddetlenmiş ve kahkahaya dönüşmüştü. Eliyle omzumdan ittirdiğinde arkaya düşecek gibi olmuştum, son anda ellerimden destek alıp ayakta kalktığımda Bahar'ın gülüşü yeni yeni yatışıyordu.
"İlahi Kutay," diye mırıldandı. "Valla çok güzel kafa dağıtıyorsun ya. Böyle şaka mı olur, geri zekalı? Yüreğime iniyordu. Ciddiye alsam ne yapacaktın acaba?"
Tamam, yıllardır arkadaştık ama hiç bu kadar 'kanka' muamelesi gördüğüm olmamıştı.
"Ciddiye al o zaman. Bakalım ne yapacağım."
"Kutay, boku çıkmadan bırak şakayı."
Tabii, kıza yıllardır 'reis, başkan, mal, geri zekalı' diye hitap edersen elbette ki sana inanmaz. Gerzek herif.
"Ama ben şaka yapmıyorum." Sesim sadece benim duyabileceğim seviyede çıkmıştı. Bahar, ağzımda bir şeyler gevelediğimi duyduğu için kaşlarını çatıp suratıma baktığında omuzlarımı silkip 'önemli değil' dedim.
Önemliydi. Bunca yıl bu anı hayal etmiştim ben. Aslında Bahar, hayalimde de buna benzer tepkiler veriyordu. Bana inanmıyordu ve gülüp geçiyordu. En azından hayallerimin birçoğunda durum böyleydi çünkü kendimi mutlu edecek hayaller kurmayı bilmiyordum.
Ama hayallerimin birkaçında durum böyle değildi. Ben ona onu sevdiğimi söylüyordum, sessizleşiyorduk. Tıpkı şu anki gibi.
Kafamı kaldırıp suratına baktığımda Bahar'ın elleriyle oynadığını gördüm. Hayalimde de gözleri benim gözlerim dışında her yerde dolanıyordu ancak bir süre sonra dayanamayıp bakıyordu. Bahar, gözlerini gözlerime çevirdiğinde gülümsedim. Tıpkı hayalimdeki gibi.
Ama sonuç? Sonuç hiç o güzel hayallerdeki gibi değildi.
"Canın sağ olsun, Bahar. Biliyordum zaten."
İçimden geçirdiklerime dışımdan bir cevap verdiğimde Bahar yalnızca suratıma bakıyordu. Gülüşüm yavaşça genişledi ve kısa bir kahkaha attım.
"Yemedin, değil mi?" dedim içim yana yana. Elime geçen tek şansı da böylece mahvetmiştim. Belki de bir daha böyle cesaretli olmayabilirdim ama önemli değildi. O gülümsediği sürece ne kadar acı verdiği hiç önemli değildi. Bir gülüşüne dünyayı unutuyordum zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAT | Texting
Short StoryBilinmeyen numara: İçtiği sigaradan sevdiği müziklere kadar biliyorum Bilinmeyen numara: Susuyorum