[0.5]

2.5K 138 35
                                    

Lisa'dan

Müdür dehşetle Jen'e bakarken konuştu.
"Ne oluyor burada?!"

"Bir şey yok hocam Jen hocayı öldürüyor." Dedi arkadan biri. Müdür Jen'e baktı ve sinirle konuştu,

"Ne yaptığını sanıyorsun sen! Bunların hepsini ailene söyleyeceğim!" Ailesi konusunda hassastı bu yüzden gerilmişti,

"Aileme demeniz hiçbir şeyi değiştirmez. Atın beni okuldan bitsin gitsin." Müdür anlamış olacak ki,

"Ailene yinede söyleyeceğim ve okuldan atıldın gidebilirsin. Dua etde öğretmenin kurtulsun yoksa hapise dahi girersin." Müdürün demesiyle Jen güldü ve kimya hocasına bakarak konuştu,

"Umarım geberirsin!" O sırada ambulans ve polisler gelmişti, herkes bir olay anlatıyordu. Ben ise o sırada sıyrılıp giden Jen'i arıyordum. Ona herşeyi söyleyecekdim.

Yolun karşısındaki parkda oturan Jen'i görmemle oraya doğru adımladım. Yorulduğunu belli edercesine izliyordu çocukları, hayattan nefret edercesine.

Gidip Jen'in yanına oturdum ama bana bakmıyordu. Konuşmaya başladı,
"Daha 6 yaşındaydım doğum günüm vardı. Babam bizi terk etmişti ama ben bunu asla algılayamadım. Çocuk aklı nerden bileyim ki. Doğum günümde bir kız vardı çok güzeldi. O zaman yönelim bilmezdim ya, erkeklerlede dans ederdim kızlarlada. Ama o kız sadece bir erkeği izliyordu. İzlemek benim için biraz daha önem aldı. O erkeğe baktığımda ise benim kuzenim Mark olduğunu anlamıştım. Şaka gibiydi, sen birini seversin o ise başka birini.

Sinirlenmiştim, dans ettiğim erkeği bırakıp lavaboya gittim aynadan kendime bakıyordum. Güzel miydim annemin dediği gibi, tek prenses miydim? Ama neden beni görmüyordu? Gözümdeki bir yaşı sildiğimde tekrar aynaya baktım aynada gördüğüm şeyle hemen arkamı döndüm annem klozetin başında uyuya kalmıştı. Yada ben öyle sanmıştım. Gidip alnından 3 kere öptüm, uyanmadı. Yanlış saydım sandım tekrar öptüm 3 kere, yine uyanmadı. Yorulmuştur dedim, gittim battaniye getirdim örttüm üstünü burada uyusun dedim. Sonra o güzel kızın annesi lavaboya girdi. Beni görünce
" Sen mi vardın prenses." Dedi gülerek bende cevap verdim.
"Yok annem burda uyuya kalmışta hasta olmasın diye üstünü örttüm." Dememle şaşkınlıkla yanıma geldi. Annemi görünce korkuyla annemin yüzüne hafif tokatlar atmaya başlamıştı. Kalbinin oraya tuttuğunda ise korkuyla açılan ağzını eliyle örttü. Ve elimi tutup beni dışarıya çıkardı.
" Ne oldu annem hasta mı olmuş?" Dedim gözleri dolmuştu, korkmaya başlamıştım ama ben güçlü bir kızdım. Belli etmedim korktuğumu. Elimi elinin içine aldı ve konuştu.
"Bazen insanların bu dünyadaki süreleri biter ve artık uzun bir uykuya dalması gerekir. Bu uyku kimilerini üzsede geri getirilemez. Çok üzülür yakınları, çok ağlarlar, çaresiz kalırlar ama geri getirilemez." Dedi. Bende gülmeye çalışarak konuştum.
"Ama benim annem her zaman gelir. Beni asla bırakmaz uzun zamanda geçse gelir." Dedim gözünden bir damla yaş düştü. Ağlarsa ağlardım. Ben masum bir çocuktum. Yanımda birinin ağlamasına dayanamazdım. Gözlerimi tavana diktim. O ise kollarını bana sardı. Siyah tüllü prenses elbiseme şeffaf bir göz yaşı düşmüştü, ama elbisemin rengi değişmedi yine siyaktı.

Bende değişmedim yine o aynı benim. Yanında biri ağlarsa ağlayan benim. Her zaman kendini güçlü sanan benim. Kuzenimi izleyen kızı seven benim. Annemi uyandırmak için 3 kere alnından öpen benim.
Ve hayat yine aynı, yine erkeği izleyen kıza onu izleyen kızı sevdirmeyen hayat, annesinin onu bırakmayacağını düşünen kıza hergün yeni terkedilmeler yaşatan hayat, elbisesi kirlenmesin diye siyah alan kızın elbisesini kana bulayan hayat. Değişen tek şey zaman Lisa, ama zaman geçtikçe bir şey değişmez, mutlu olan yine mutlu olur. Kabus yaşayan yine kabus yaşar."
Jennie son göz yaşınıda sildi ve kendini toparladı, ben ise bitmeyen göz yaşlarımı siliyordum. O çok güzel seviyordu. Ama beni değil. O annesini seviyor, o küçük kızı seviyor, o Chaeyi seviyor.

Doğru söyledi, hayat yine aynı hayat.

Yarım saat olmuştu hiçbirimiz konuşmuyorduk. Öylece çocukları izliyorduk. Aramızdaki sessizliği Jennie bozdu,
"Lisa evi benim kredi kartımla kendi üstüne satın al, benim eşyalarımı iatersen yakabilirsin, benim yerime eve başka birini de alabilirsin." Şaşkınca ona baktım bunlarda ne demekdi böyle?

"Ne demek istiyorsun Jennie?" Derin bir iç çekerek cevap verdi.

"Gidiyorum Lisa. Burdaki zamanım tamamlandı. Ben kendini güçlü sanan o küçük kız değilim artık bu yüzden burada duramam. Hayat... Sanki her defasında daha çok sıkıyor kalbimi, daha çok bıçak saplıyor yüreğime dayanamıyorum Lisa. Senin duygularına karşılık veremem üzgünüm seni her şeyden çok seviyorum ama Dost gibi bundan ilerisi gelmez canım arkadaşım. Bilir misin 6 yaşımdan sonraki ilk ve tek arkadaşımsın. Kimse benle arkadaş olmak istemezdi." Kahkaha atmaya başladı. Korkuyordum, ve onu sevdiğimi biliyordu ben ona nasıl bakacağım şimdi?

"Jennie, seni sevdiğim için üzgünüm. Senden uzaklaşmaya çalıştım ama olmadı yapamadım kalbim izin vermedi. İster beni hayatından çıkar ister tekrar kabul et beni. Senin Chae'yi sevdiğini biliyorum, git ona her şeyi anlat belki karşılık verir, ama unutma ben senin her zaman yanındayım, dost olarak." İç çekti ve konuşmaya başladı,

"Hayatında gördüğün en iğrenç insanım ama sen yine benim yanımdasın. Sana hayatımı anlatmak istiyorum ama korkuyorum Lisa, geçmişimin tekrarlanmasından, geçmişim tarafından hapsolmaktan korkuyorum. Çünkü ben o siyah elbiseli küçük kız değilim o cesurdu, ben değilim. Lanet olsunki de değilim!" Dedi ve birden hıçkırarak ağlamaya başladı. Kalbim ağlamasına dayanamıyordu.

_______
[800]
:'

Chaennie || Instead Of Us•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin