Keyifli Okumalar
Güneş ışıkları, ince beyaz tülün arasından sızarken genç kadın yerinde kımıldandı. Ensesindeki burnun baskısı ve beline sarılmış kollar ile açıldı gözleri. Kafasını hafif yana çevirdiğinde Yavuz hemen dibinde dudakları büzülmüş uyuyordu.
Zorlukla döndü arkasını. Yavuz kollarını o kadar sıkmıştı ki zorlukla hareket edebilmişti. Tam döndüğünde yakından yüzünü inceledi kocasının. Uzun zaman sonra uyuduğu en huzurlu uykuydu. Bütün dertleri sıkıntıları gitmiş, ruhu huzur dolmuştu sanki.
Usulca parmaklarını adamın burnunda gezdirdi. Temasları çok küçüktü çünkü biliyordu ki yoksa en küçük dokunuşta, Yavuz uyanırdı.
Parmak uçlarıyla okşadı yanaklarını. Gözleriyle dudaklarından saç diplerine hayali bir yol çizdi. Sessizce yerinde doğrulup dudaklarını adamın dudaklarıyla burnu arasına bastırdı.
Yavuz zaten kolları arasında kıpırdanan kadın ile çoktan uyanmış ama gözlerini açmadan Bahar'ın ona dokunmasını keyfini sürmüştü. Dudağın üstündeki dudaklarıyla açtı gözlerini. Kadın geri çekilecekken belindeki koluyla kendine çekip dudaklarını öptü. Fazla bastırmamış sadece dudaklarını değdirmişti âşık olduğu dudaklara.
"Sen uyanık mıydın?" dedi şaşkınlıkla Bahar. Hafifçe geri çekilip adamın gülümseyen yüzüne baktı.
"Sana da günaydın karıcığım"
"Günaydın ama neden uyuyor numarası yapıyorsun?"
"Çünkü böyle yapmasaydın asla beni öpmezdin!"
Bahar dudaklarını aralayıp itiraz edecekken saçma olduğunu fark etti. Öpmüştü yani neden itiraz edecekti ki? Bir şey demeden dudakların birbirine bastırdı
"İtiraz edecektin ama vazgeçtin değil mi?" dedi Yavuz.
"Beni kitap gibi okumaktan vazgeç! Her aklımdan geçeni bilemezsin."
"Bilirim. Çünkü bir biriz Bahar! Aklından geçeni de kalbinden geçeni de bilirim. Sen ve ben bir olduğumuzda biz oluyoruz. Farklı iki insan değil."
"Neden kırdık birbirimizi o zaman? Neden ayrı geçirdik bu kadar zamanı? Nasıl bu hale geldik?" dedi Bahar gözleri dolarken.
"Çok zorlukla karşılaştık, yıprandık. Sen ne kadar kelimelere dökmesen de bebeğimizi kaybettiğimizde yanında olamam yıktı seni. Dolduk, taştık ve en sonunda patladık." Dedi Yavuz. Bir yıl olmuştu iki aylık bebeklerini kaybedeli. Rahminde can bulan meleğin kalbi atmamıştı.
Kimse suçlu değildi bu kayıpta. Ama Bahar en kötü gününde kocası yanında olsun istemiş, Yavuz da karısına destek olamamanın suçluluğu altında ezilmişti.
"Seni hiç suçlamadım. Elinden gelse yanımda olurdun." Bahar başını adamın yana doğru uzattığı kolunun sert pazusuna koydu.
"Ama suçlamalıydın. Ne olursa olsun yanında olmalıydım. Öyle büyük bir acıyla tek başına mücadele etmemeliydin. Ama korktum Bahar. O acıdan korktum. Ne kadar uzak olursam o kadar canım acımaz sandım."
"Ama yandı dimi? O acı hep içimizde kalacak ama devam etmek zorundayız Yavuz. İkimizin de bir suçu yok. Olacak varmış."
"Özür dilerim Bahar." dedi Yavuz karısının alnına bir öpücük kondurarak. "Çok hata yaptım. Seni uzak tuttum ama inan senin içindi. İstanbul da olursan güvende olursun sandım." Kavgalarının en büyük nedeni de uzak kalmalarıydı. Bahar hep Yavuz'un yanında olmak için ama Yavuz karısının güvenliği için onu uzak tutmak istemişti. Bahar ne kadar o pisliklerden uzak durursa o kadar güvende olabileceğini düşünmüştü.