Gün 28

13.9K 802 198
                                    

Dün akşamki o konuşmamızdan sonra hiç konuşmamıştık. İyi geceler diyecektim ama kendimi tutup demedim. Daha doğrusu ondan bekledim. O da demedi.

Neyse buna üzülecek değildim. Çünkü yaşadığım mutlulukların yanında bu minicik bir şeydi.

Gözlerimi öğleyine doğru kapımın hışımla açılmasıyla açmıştım. Gelen abimdi.
"Saat 12 oldu ve 1 saat sonra evden çıkacağız"
Dediğinde yeni uyandığım için minnacık açık olan gözlerimi kocaman açtım ve
"Nereye?"
Diye sordum. Gözlerini devirdi ve
"Gerçekten bilmiyor musun Beril"
Dedi.
"Senin evden haberin yokki, işe bak"
Diye sinirli sinirli söylenince
"Abi artık söyleyecek misin?"
Dedim.
"Yazlığa gidiyoruz"
Diyince hızlıca yatağımda doğruldum ve
"Babam iznini hani ay sonu kullanacaktı?"
Diye sorarcasına konuştuğumda
"Bu sene 2 izin kullanacakmış"
Dedi ve
"Hemen hazırlan"
Diye ekleyip kapıyı kapattı.

Bu bizim için güzel bir haberdi. Ama o an buna sevinemedim.

Çünkü Egehanla daha yeni yeni tahmin bile edemeyeceğim şekilde yakınlaşıyorduk ve bugün lunaparka gidicektik.

Belki tatilden döndüğümde benimle lunaparka gitmek istemeyecekti.

Ya da minik yakınlaşmaları bir son bulacaktı. Çünkü araya bir mesafe girecekti. Ve belkide her şey başlamadan son bulacaktı.

Aklımdan geçen bu düşünceler kalbime ağır bir yük gibi oturunca gözlerimi yumdum. Gözlerimi yummamla yanağımdan bir yaş süzülmesi bir olmuştu.

Bir insan her şeyin ne kadar farkında olursa olsun hep daha fazlasını umardı. Yani her ne kadar onun benle vakit geçirmesi bile benim için bir mucize olmasına rağmen daha fazlasını da ummuştum. Bunu şu an kendime itiraf edebiliyordum.

Yumduğum gözlerimi açıp derin bir nefes aldım. Yataktan hızla kalkıp evdeki diğer herkes gibi bende hazırlanmaya başladım. Evden çıkmadan önce ise ufak atıştırmıştım.

Ailem ellerindeki bavullarla asansöre binerken elimdeki bavulu asansöre koydum ve
"Siz gidin benim Egehana bir şey demem lazım"
Deyip gülümsedim. Annem
"Tamam kızım hemen gel"
Dediği sırada babam sorarcasına ona bakıyordu. Ki tam bu sırada da asansörün kapısı kapandı.

Yavaş adımlarla merdivenleri çıkarken gece kurduğum hayalleri düşünüyordum. Lunaparkı çok severdim ve belkide orda onunla birlikte yapabileceğim her şeyin hayalini kurmuştum dün gece.

Egehanların kapısının önüne gelince derin bir nefes alıp verdim. Kapıyı çaldım. Açan olmadı. Zile bastım ve kapıyı çalmaya devam ettim. Ve sonra kapı açıldı.

Kapıyı Egehan açmıştı.

Kapıyı uykudan uyanmış bir Egehan açmıştı!

Onu bu şekilde görmeyi asla beklemiyordum. Üstünde pijama takımı yoktu ama uyurken giyildiği belli olan şort ve tişört vardı.

Beni gördüğü için o da şaşırmışa benziyordu.
"Beril?"
Diye sorarcasına ismimi söylediği anda kendime bir şeyi itiraf ettim.

Ona gitmeden önce sarılmak istiyordum.

Ona sarılmayı hep istiyordum ama bu imkansızdı. Belki şimdi eskisine oranla yakın olduğumuz için gerçekleşme olasılığı daha fazla olabilirdi. Döndüğümde her şeyin dahada imkansız olacağından korktuğum için şu an sarılmak istiyordum.

Ömrümde 1 kez sarılmak istiyordum. Belkide bu ilk ve son şansımdı

Tekrar
"Beril?"
Dediğinde bakışlarımı birkaç saniye etrafta gezdirip tekrar ona baktım ve
"Bugün lunaparka gelemeyeceğimi söyleyecektim"
Dedim.

Yüzünde oluşan şey hayal kırıklığı mıydı?

Görmek istediğimi görüyordum değil mi?

Yüzündeki hayal kırıklığı olamazdı!

Ama öyleydi..

Yutkundu ve sertçe
"Neden?"
Diye sordu.
"Çünkü bu sabah ani bir şekilde bugün tatile gideceğimiz belli oldu"
Dedim.

Yüzündeki hayal kırıklığı hala vardı ama baya bi azalmıştı.
"Saat kaçta çıkacaksınız?"
Diye sorduğunda hafifçe tebessüm ederek
"Şu an arabada beni bekliyorlar"
Dedim.

Şaşırmıştı.

"O zaman lunaparka başka zaman gideriz"
Dediğinde gözlerimdeki ışıltıyı görmüş olmalıki kocaman gülümsedi.
"Gerçekten mi?"
Dediğimde kafasını aşağı yukarı salladı.

Tam şu an.

Tam olarak şu saniye.

Bir delilik yapıp ona sarılacaktım.

Çünkü bana o kadar güzel gülmüştüki, tüm imkansızlık aklımdan çıkmıştı.

Ama yapamadım.

Yapmadım.

"Ben daha fazla bekletmeyeyim bizimkileri"
Dediğimde kafasını aşağı yukarı salladı ve
"Evet evet"
Dedi.

Asansörün tuşuna bastığım sırada bana bakıyordu. Asansör geldi ve kapı açıldı.

O güzel yüzünde gözlerimi gezdirirken
"Kendine iyi bak olur mu?"
Dedim. Yüzünde ufak bir tebessüm oluştu ve
"Sende öyle"
Dedi.

Birkaç saniye daha yüzüne baktıktan sonra asansöre bindim ve gözümden bir yaş aktı.

Sarılamamıştım.

Belki de bir daha hiç ona sarılmak gibi bir fırsatım olmayacaktı.

Asansörün kapısının kapanmasıyla açılması bir olmuştu.

Karşımda onu görmeyi her şeyden çok istiyordum.

Ve evet.

Oydu.

Kollarını iki yana açtı. Heyecandan bir süre öylece bakakaldığım için asansör kapısı tekrar kapanmıştı. Hemen açılması için basmam gereken tuşa bastım ve dışarı çıkıp kollarımı onun beline doladım.

Açık olan kollarını sırtıma doladığını hissettiğimde gözümden bir yaş daha süzüldü.

Evet kokusu çok güzeldi.

Ama yakından ayrı bir güzeldi.

Heleki bu kadar yakından..

30 saniye sarıldık. İkimizde daha fazlasını yapmadık. Gerçi ben yapamadım. Yapmak isterdim ama yapamadım.

Bu anı asla unutmayacaktım.

Vücudumu birazcık geriye çekip o güzel gözlerine baktım. Gözlerinde daha önce görmediğim bir duygu vardı. Gülümsedim. O da gülümsedi ve sonra asansörün tuşuna basıp kapısının açılmasını sağladım.

İçeri girdim.

Bana gülümsemeye devam ediyordu.

"Kendine çok iyi bak"
Dedi. Gülümsedim ve asansörün kapısı kapanırken o güzel gözlerine bakarak
"Seni seviyorum"
Dedim.

Ben bunu söyledikten sonra gözlerinde oluşan duyguyu 1 2 saniye görebildim ama çok farklı ve güzeldi..

×

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Sizleri çok seviyorum. Kendinize iyi bakın. Yeni bölümde görüşmek üzere, hoşçakalın :)



Asansörde 90 GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin