Changbin hala açık duran kapıdan içeri girdiğinde salondaki durumu anlaması uzun sürmemişti. Hyunjin'in Felix'e ilerlediğini gördüğünde aralarına girdi.
"Uzak dur." Hyunjin gözlerini Felix'den çekip Changbin'e baktığında gözlerindeki saf nefreti gördü.
"Çekil hyung."
"Sana uzak dur dedim." Hyunjin'in, Felix'e uzattığı kolunu tutarak dişlerinin arasından konuştu.
"Hyung lütfen. Felix ile konuşmama izin ver."
"Changbin hyung..." Changbin cevap verecekken Felix'in tişörtünü sıkıca tuttuğunu hissettiğinde arkasına dönmesiyle gözleri kayan Felix'i tutması bir olmuştu.
Onu kucağına alırken Hyunjin'in korkuyla bakan gözlerini gördü. Kucağında baygın Felix'i tutan Changbin'in karşısında duruyordu.
"Her şey senin suçun Hyunjin." Changbin, Felix ile kapıdan çıktığında Hyunjin'in varlığını unuttuğu kadın konuşmaya başlamıştı.
"Hyunjin o neydi? Jinnie... Sen beni aldatıyor muydun? Bunu nasıl yaparsın?! Biz seninle yıllardır beraberiz! Sen nasıl gidip beni ibnenin biriyle-"
Hyunjin sinirle kadının boğazına yapışarak onu nefessiz bırakmıştı. Kızaran gözlerini onun gözlerine dikti konuşmadan önce.
"Birincisi. Onun hakkında böyle konuşamazsın. İkincisi. Bizim beraber olmamızın tek sebebi ailelerimiz. Ben seni hiçbir zaman sevmedim! Benim aldattığım kişi sen değilsin. Çık şimdi evimden." Kadının boğazını bıraktığında ona korkuyla bakan gözlerini umursamadan yerdeki ceketini aldı.
"Jinnie-"
"ÇIK DEDİM!"
Yüzü gözyaşlarıyla ıslanan kadın evden çıktığında Hyunjin dizlerinin üstüne düştü. Felix'i kaybetmesinin verdiği acı gözyaşlarının düşmesi için yeterliydi.
✨✨✨
"Felix? Tanrım şükürler olsun uyandın." Felix hafifçe gözlerini açtığında yanı başındaki Changbin'i gördü.
"İyi misin?" Gördüğü şeyler yavaşça aklına gelirken gözlerinin dolmasını engelleyemedi Felix. Yatakta doğruldu yavaşça.
"Hey. Ağlamak yok tamam mı? Onun için gözyaşı dökmeyeceksin."
"Neden hyung? Bunu neden yaptı? Yeterince iyi değil miyim? Yeterince güzel değil miyim? Kadın olmadığım için mi hyung neden?"
"Ağlamak yok dedim. Lütfen." Changbin yatağa, Felix'in yanına oturdu küçüğün gözyaşlarını silerken. "İyi olmadığını veya güzel olmadığını düşünme. Sen benim hayatımda gördüğüm en iyi ve en güzel insansın. Kimseyi görmedim ben senden daha güzel Felix."
"Ama bu onun için yeterli değildi. Tanrım, biseksüel olduğunu bile bilmiyordum! Ne aptalım..."
"Kes şunu. Sen aptal falan değilsin. O şerefsizi de siktir et tamam mı? O seni hak etmiyor."
"Teşekkür ederim Changbin hyung."
Oda sessizliğe gömülürken Felix'in parmaklarıyla oynamaya başladı Changbin. Yeji'nin dedikleri aklında dönüp duruyordu. Uzun zamandır inkar etmeye çalıştığı gerçeği yüzüne vurmuştu Yeji. O Felix'e aşıktı. Görmezden gelmeye çalışsa da yapamamıştı. Küçüğe olan hisleri hafife alınacak gibi değildi.
"Ben gideyim hyung. Teşekkür ederim. Beni orada bırakmadığın için."
"Hey hey hey. Nereye gidiyorsun? Burada kalabilirsin." Hafifçe gülümsedi Changbin.
"Ailen?"
"Kendi evlerindeler. Beni görmek istediklerini sanmam."
"Neden? Yani sen onların oğlusun. Neden seni uzak tutuyorlar?"
"Biseksüel olduğum için. Hiçbir zaman kabullenemediler. Kızlardan hoşlanırsam sorun olmuyordu. Ama erkekleri kabul etmiyorlardı. Bir sürü kız ayarlamaya çalıştılar bana. Hepsine ilk buluşmada biseksüel olduğumu söyledim ve hepsi de anında vazgeçti. Sadece Yeji kabullendi. Kendisi için bir sorun olmayacağını söyledi. O gün beni Yeji'den başka kimsenin sevmeyeceğini düşünmeye başladım. Kendi ailem bile beni değiştirmeye çalışırken Yeji beni olduğum gibi kabullenmişti."
"Peki ya arkadaşların?"
"Sadece Seungmin vardı yanımda. Diğerleriyle Yeji ile sevgili olduktan sonra tanıştım. Onlar da ters bir şey söylemedi. Zaten Minho hyung ve Jisung gaydi."
"Bu arada Yeji nerede? Normalde yanımızdan ayrılmazdı." Felix hafifçe gülümsedi.
"Ailesinin yanında."
"Neden? Burada birlikte kalmıyor musunuz?"
"Kalıyorduk. Ayrıldık."
"NE? Aman tanrım neden? Yani. Sen değil miydin ondan başka kimsenin seni sevmeyeceğini düşünen. Peki ne oldu da-"
"Çünkü ben başka birinden hoşlanıyorum. Yeji her ne kadar bunu umursamasa da. Ben yapamazdım. Yeji benim için bu kadar şey yapmışken ben ona bunu yapamazdım."
Oda bir süre sessizliğe gömüldü. Changbin'in kalbi hızla çarparken Felix parmaklarıyla oynamayı bırakmış şok içinde ona bakıyordu.
"Kimden hoşlanıyorsun? Hyung kimden hoşlanıyorsun lütfen söyle. Lütfen lütfen lütfen lütfen. Ne istersen yaparım lütfen söyle."
"Senden hoşlanıyorum! Oldu mu? Havaalanında seni gördüğümden beri senden hoşlanıyorum. Şimdi istediğimi yapıp erkek arkadaşım olacak mısın?"
Felix kocaman olmuş gözleriyle Changbin'e bakarken Changbin ne dediğinin farkına varıp hızla yataktan kalktı.
"Özür dilerim. Ben. Ben bunu söylemeyi planlamıyordum. Üzgünüm."
"Neden söylemeyi planlamıyordun ki?" Felix'in ani sorusuyla ona döndü Changbin.
"Çünkü sen Hyunjin ile sevgilisin. Nasıl-"
"Artık değilim."
"Biliyorum ama onu hala seviyorsun. Onun seni aldattığını gördükten saatler sonra ona olan sevgini silip atamazsın."
"Aslında yapabilirim."
"Yapamazsın Lix. Buna eminim."
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun ki?"
"Çünkü biliyorum! Birine olan sevgini kolayca unutamayacağını biliyorum!" Changbin sinirle elini saçları arasından geçirdikten sonra kapıya yöneldi.
"Dinlemelisin Felix. Eğer acıkırsan kendine mutfakta bir şeyler hazırlayabilirsin. İyi geceler."
Kapıyı arkasından kapattığında Felix hala duyduklarını sindirmeye çalışıyordu. Avustralya'da yaşadıkları şu an ona daha mantıklı gelmeye başlamıştı.
Changbin'in, Felix yalnız olduğu her zaman onun yanına gelmesi. Üzüldüğü zamanlar onu mutlu etmeye çalışması. Onun yanından ayrılmak istememesi.
Aslında her şey çok açıktı. Ama Felix onu aldatan sevgilisine olan aşkı yüzünden kör olmuştu. Changbin, onu seviyordu.
Lütfen yorum yapın :(((
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Precious Sky
FanfictionFelix ömrünün sonuna kadar Hyunjin'i seveceğini düşünürdü. İlk ve son aşkının o olacağını. Felix'in bilmediği şey ise kaderin onun Hyunjin ile kalmasına izin vermeyeceğiydi. Hyunjin'in kuzeni Yeji'nin sevgilisi ise ilk görüşte Felix'e aşık olmuştu...