"Bir yere mi gidiyorsun Felix?" Changbin, Felix'in kaldığı odanın kapısına yaslanmış saçlarını düzeltmeye çalışan Felix'i izliyordu.
"Minho hyung ve Jisung ile buluşacağım. Akşam yemeği için beni bekleme." Felix odadan çıkacakken Changbin kolundan tuttu.
"Saat daha çok erken Felix. O kadar fazla dışarıda kalamazsın. Ben de seninle geleyim."
"Gerek yok. Ben başımın çaresine bakabilirim." Felix kolunu Changbin'in tutuşundan kurtardıktan sonra evden çıktı.
Felix, Changbin iki gün önce parkta onu öptüğünden beri Changbin ile fazla konuşmuyordu. Sürekli odasında kalıyor, dışarı çok az çıkıyordu.
Changbin dış kapının kapanma sesini duyduğunda kendini Felix'in yatağına bıraktı. O hareketinin Felix ile aralarını bozacağını biliyordu ama kendine engel olamamıştı.
Felix'in kokusunun sinmiş olduğu yatağa iyice gömülerek gözyaşlarının akmaması için gözlerini sıkıca kapattı. Bütün gece boyunca Felix'i izlediği için uykusuna yenik düşerek uykuya daldı.
✨✨✨
"Changbin hyung? Hyung? Uyan." Changbin yavaşça gözlerini açtığında başında bekleyen Felix'i gördü.
"Saat kaç?"
"Gece bir." Changbin doğrularak gözlerini ovuşturduğunda Felix üstündeki ceketi çıkarttı.
"Anladım. İyi geceler." Felix'e bakmadan odadan çıktı ve kendi odasına girdi Changbin. Yatağına uzandığında uykusunun kaçtığını fark etti. Telefonunu eline alarak Jisung'a mesaj atmaya karar verdi.
Binnie
Hey, JisungSungie🐿️
Hyung!
N'aberBinnie
Bugün Felix'in ruh hali nasıldı?Sungie🐿️
Ben de iyiyim hyung sorduğun için teşekkürlerBinnie
JisungSungie🐿️
Ben bugün Felix'i görmedim bile hyung
Ne bileyim ruh hali nasıldıBinnie
Ne demek görmedim
Sizinle buluşmadı mıSungie🐿️
Hayır
Biz bütün gün Minho hyung ile yalnızdıkBinnie
Anladım
Rahatsız ettiğim için kusura bakma Jisung
İyi gecelerSungie🐿️
Hyung
Siz iyi misiniz
Bir şey mi olduBinnie
İyiyiz
Bir sorun yok
EndişelenmeyinChangbin telefonu elinden bırakarak yüzünü sıvazladı. Felix ona yalan söylemişti. Minho ve Jisung ile buluşmaya gitmediyse kimin yanına gitmişti.
"Changbin hyung? Uyudun mu?" Changbin Felix'in sesini duyunca doğrularak boğazını temizledi.
"İçeri gel Felix." Felix yavaşça içeri girdi ve yatağın kenarına oturarak parmaklarıyla oynamaya başladı.
"Özür dilerim hyung. Sadece biraz senden uzak durmak istemiştim. Üzgünüm."
"Önemli değil." Felix başını kaldırıp Changbin'in gözlerine baktığında gözlerinin dolduğunu gördü.
"Hyung bir şey mi oldu? Yanlış bir şey mi yaptım? Neden ağlıyorsun?" Elini Changbin'in yüzündeki gözyaşlarını silmek için uzatmıştı ki Changbin kolunu tuttu.
"Bir şey olmadı. Endişelenmene gerek yok."
"Emin misin? Benim yapabileceğim bir şey var mı? İstediğin her şeyi yapabiliriz. Ne istersin?"
"Bana neden yalan söyledin Felix?" Söylemek istemediği cümle Changbin'in ağzından çıktığında Felix şok içinde ona bakmıştı.
"Ne yalanı hyung? Ben sana yalan söylemedim."
"Minho hyung ve Jisung ile buluşmamışsın. Onlar bütün gün yalnızmış. Nereye gittin sen Felix? Bu saate kadar neredeydin? Bana neden yalan söyledin? Tanrım sana olan duygularımı geçtim. Arkadaşın olarak da mı değerim yok gözünde?"
"Hayır, hayır hyung öyle değil ben-"
"Sen ne Felix? Biliyorum suçluyum. Biliyorum seni öpmemeliydim. Kendime engel olamadığım için bana yalan mı söyleyeceksin yani? Arkadaşlarına sürekli yalan mı söylüyorsun?"
"Hayır, hyung hayır." Felix gözlerinden yaşların boşalmasına engel olamamıştı. Changbin'in ellerini tutmaya çalıştı ama Changbin ondan uzaklaştı.
"O zaman ne Felix? Bugün nereye gittin? Bana neden yalan söyledin?"
"Hyunjin ile buluştum. Hyunjin'in yanındaydım. Ama yemin ederim bütün gün onun yanında değildim. Sadece, sadece birkaç saat. Dinlemek için. Başka hiçbir şey yapmadım hyung yemin ederim."
"Uyumaya git Felix." Changbin elleriyle yüzünü kapattığında Felix ona yaklaşmaya çalıştı. Elini omzuna koymak için uzatmıştı ki geri çekti.
"Hyung-"
"Sana sinirliyim evet. Ama Hyunjin ile buluştuğun için değil. Bana yalan söylediğin için. Yalan söylenilmesinden nefret ederim Felix." Devam etmeden önce derin bir nefes aldı Changbin. Ellerini yüzünden çekti ve Felix'in gözlerine baktı. "Lütfen uyumaya git."
"İyi geceler Changbin hyung." Felix sessizce odadan çıkıp kapıyı arkasından kapatarak kendi kaldığı odaya ilerledi. Her şeyi batırdığını hissederek yatağına uzandı ve sabah her şeyin daha iyi olmasını umarak gözlerini kapattı.
✨✨✨
Changbin o geceki konuşmadan sonra Felix'e karışmamaya başladı. Nereye gittiğini sorgulamıyordu, kiminle konuştuğunu sorgulamıyordu, ne zaman girip çıktığını sorgulamıyordu. Felix'e hiçbir şey sormuyordu.
Bir süre sonra Felix Changbin'in evinde kalmamaya başladı. Changbin yine de sormuyordu. İçi içini kemirse de Felix'e asla mesaj atmıyordu.
Changbin bir gün uyandığında mutfakta hazır duran kahvaltı masasını gördü ama Felix'i hiçbir yerde bulamadı. Tam o anda gözü masadaki kağıda ilişti. Kağıdı yavaşça eline aldı.
Olan ve olacak her şey için özür dilerim hyung.
Changbin kahvaltısını yaparken, mutfağı toplarken ve dışarıda yürürken bile Felix'in ne demek istediğini düşünmüştü. Olanlar için özür dilemesini anlıyordu. Ama olacak olanlar? O ne demekti?
Changbin sorularının cevabını akşam televizyon izlerken çalan kapının vereceğini tahmin edememişti. Ve kapıyı açtığında karşısında el ele tutuşan Hyunjin ve Felix'i görmeyi beklememişti. Kapıyı açtıktan sonra her şeyin bir kabus olmasını diledi Changbin. Ama kalbindeki acı kabus olamayacak kadar gerçekti.
Lütfen yorum yapın :(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Precious Sky
FanficFelix ömrünün sonuna kadar Hyunjin'i seveceğini düşünürdü. İlk ve son aşkının o olacağını. Felix'in bilmediği şey ise kaderin onun Hyunjin ile kalmasına izin vermeyeceğiydi. Hyunjin'in kuzeni Yeji'nin sevgilisi ise ilk görüşte Felix'e aşık olmuştu...