🌌 - 10

429 40 21
                                    

"Changbin hyung? Gelebilir miyim?"

"Bir şeye mi ihtiyacın vardı?"

"Hayır. Sadece... Konuşabilir miyiz diyecektim." Felix kapıyı arkasından hafifçe kapatarak odaya girdiğinde Changbin kafasını telefondan kaldırmamakta ısırarcıydı.

"Olmaz."

"Hyung lütfen. Ben ne yapacağımı bilmiyorum ve gerçekten şu an biriyle-"

"Olmaz dedim Felix. Meşgulüm."

"Hyunjin mesaj attı." Changbin kafasını telefondan kaldırıp Felix'e baktığında Felix dudaklarını birbirine bastırdı. "Özür dilerim. Çıkıyorum."

"Buraya gel." Telefonu elinden bırakıp Felix için yer açtı. Felix hala ona bakarken hafifçe gülümsedi. "Gel hadi. Sarılmaya ihtiyacın var."

Felix yavaşça yanına yaklaşarak yatağa oturduğunda Changbin kollarını Felix'in omzuna sardı.

"Rahat mısın?" Felix kollarını Changbin'in beline sarıp başını göğsüne yerleştirirken onayladığını belirten bir şeyler mırıldandı.

"Çillerin çok güzel Felix. Onları saklamanı istemiyorum." Felix başını kaldırdığında Changbin ile göz göze geldi. "Meleklerin özenle yüzüne yerleştirdiği yıldızlar."

"Hyunjin böyle düşünmezdi." Changbin bakışlarını Felix'in yüzünden çekmezken Felix dolan gözlerini saklamak için başını geri eğdi. "Onlar yokken daha kusursuz olduğumu düşünürdü."

"Saçmalık. Onlar seni gördüğümde dikkatimi çeken ilk şeydi. Güneş yüzüne vururken onların nasıl parladığının farkında mısın sen?"

"Yapma hyung."

"Neyi yapmayayım?" Felix kendini Changbin'in tutuşundan kurtardıktan sonra doğruldu.

"Benim hakkımda böyle şeyler düşünmeyi kes. Lütfen."

"Yapamam." Burukça gülümsedi Changbin devam etmeden önce. "Seni seviyorum. Senin hakkında böyle şeyler düşünmeyi kesemem."

Aralarındaki sessizlik sinir bozucu olmaya başladığında Changbin kalkıp Felix'in karşısına geçti. Felix'in bakışları kucağındaki ellerindeydi. Changbin bir eliyle ellerini tutarken diğer eliyle çenesini tutarak göz göze gelmelerini sağladı.

"Özür dilerim. Yaşadığın şeyler seni yeterince yoruyor. Üstüne gitmemem lazımdı. Hiç olmamış gibi yapalım tamam mı? Ben sana olan duygularımla ilgili hiçbir şey söylememişim gibi. Böyle olursa rahat olur musun?"

Felix hafifçe başını salladığında Changbin gülümseyerek Felix'in yüzündeki gözyaşlarını sildi. Bir süre daha gözlerine baktıktan sonra yataktan kalkarak dolabına yöneldi.

"Burada mı uyumak istersin, misafir odasında mı?"

"Sana sarılarak uyuyacaksam burada." Changbin elindeki pijama takımıyla Felix'e döndüğünde onun gülümsediğini gördü.

"Emin misin? Az önce-"

"Hiç olmamış gibi yapacağız dedin. Şu an onu yapıyorum. Ve Avusturalya'dayken sana sarılarak uyuduğumda çok rahat uyumuştum. Neden tekrar olmasın?"

"Sen benim ölümüme sebep olacaksın."

"Bir şey mi dedin hyung?"

"Hayır," pijama takımını Felix'in kucağına bıraktı ve devam etti. "Hyunjin'in attığı mesajları göstereceksen burada uyuyabilirsin."

"Tamam hyung. Üstümü değiştirip telefonumu alayım. Geliyorum."

Felix odadan çıktığında Changbin odayı biraz toparlamaya karar verdi. Hala her tarafta kıyafet vardı. Elindeki kıyafetleri askıya asıp dolaba yerleştirmişti ki kapı açıldı. Felix ona bol gelen tişörtle içeri girdiğinde Changbin gülmesini tutamamıştı.

"Hyung!"

"Aman tanrım çok tatlı görünüyorsun!"

"Hayır anlamıyorum sen benden kısasın. Bu neden bende bol durdu?"

"Birincisi küçük çocuk. Aramızdaki boy farkı çok az. İkincisi ben yapılıyım sen ise küçücüksün. Üçüncüsü sen küçüksün."

"Sen de sinir bozucusun hyung. Bir an önce bak şu mesajlara uyumak istiyorum." Felix telefonu Changbin'e verdikten sonra yatağa oturdu ve örtüyü üstüne çekti.

Changbin telefonu alıp Hyunjin'in attığı mesajları okurken Felix sesini çıkartmadı. Bütün mesajları okumayı bitirdikten sonra telefonu tamamen kapatarak yastığın yanına yerleştirdi.

"Yani Hyunjin o kadınla yıllardır beraber. Ailesinin zoruyla olmuş bir şey. Ondan kaçıp Avustralya'ya geliyor. Seninle tanışıyor. Sana aşık oluyor. Ama sana o kadından hiç bahsetmiyor. Doğru mu anlamışım?"

"Evet. Ne düşünüyorsun? Onu affetmeli miyim?"

Changbin ağzından histerik bir gülüş çıkmasına engel olamadı. "Bunu bana mı soruyorsun? Gerçekten mi? Tamam. Özür dilerim. Olmamış gibi yapıyoruz."

"Şimdi söyle. Ne yapmalıyım?"

"Hyunjin'in seni sevdiğini biliyorum. Sana aşık olduğunu görmeyecek kadar kör değilim. Eğer kadının varlığını ve böyle bir şeyin olduğunu senden saklamamış olsaydı affet derdim. Ama yine de sana kalmış. İkinci bir şans vermek istiyorsan devam et." Felix başını sallarken kollarını Changbin'in beline sardı.

"Teşekkür ederim hyung. Şimdi uyuyalım lütfen."

"Sen ne istersen o küçük çocuk." Changbin yatağa yatarken Felix'in omzuna vurmasıyla ağzından ufak bir çığlık kaçtı. Gülümseyerek kollarını Felix'e sardıktan sonra kulağına şarkı mırıldanmaya başladı.

"Sesin çok güzel hyung."

"İyi geceler Lixie." Felix'in yanağını öptükten sonra kalkıp odasının ışığını kapattı ve yatağa, Felix'in kollarına, geri döndü.

✨✨✨

"Aman tanrım! Hyung şuna bak! Minicik!" Felix ağacın gölgesinde yatan köpeğe doğru koşarken Changbin arkasından gülümsemişti.

"Dondurman ereyecek Felix, buraya gel!"

"Bir daha alırız! Şu an köpek seviyorum!" Changbin elinde erimeye başlayan dondurmalarla öylece dururken Felix köpekle oynamakla meşguldü.

Köpek Felix'i arkasında bırakarak caddenin karşısına geçtiğinde Felix dudaklarını büzerek Changbin'e doğru yürüdü.

"Yenisini almaya gidelim mi?" Changbin kaşlarını kaldırarak gülümsedi Felix başını sallarken. Elindeki dondurmaları çöpe attıktan sonra kolunu Felix'in omzuna attı ve dondurma alacakları yere doğru ilerlemeye başladı.

Ödemeyi yaptıktan sonra dondurmalarla yürümeye başlayan ikili bir süre sonra kendilerine oturacak bir yer bulunca durdular.

Changbin dondurmasını bitirmiş, iki yanına yerleştirdiği ellerine yaslanarak Felix'i izliyordu. Felix aniden ona dönünce gülümsedi.

"Küçük çocuk gibisin Lix." Changbin baş parmağıyla Felix'in dudağında kalan dondurmayı silerken durakladı. "Özür dilerim." Bu iki kelime, dudaklarıyla Felix'in dudaklarını kapatmadan önce Changbin'in ağzından çıkan son şeydi.

💖💖💖

Precious SkyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin