Dudaklarımız ve tenlerimizin teması birbirinden ayrıldığında ikimizde birbirimizin gözlerine bakmaya başladık.
"B-ben seni s-seviyorum" dedim hala onun mükemmel gözlerinin içine bakarken.
Elini yine yüzüme tekrar kaydırarak okşadı ve bana Şevkatli bir şekilde sevgi gösterdi ya da ben öyle zanediyordum.
"Hadi bakalım kalk yoruldun bugün." Dedi birden elini yüzümden çekerek ayağa kalktı.
"Burada kal." Dedim ona yalvararak bakarak.
Biraz düşündü ve sonra bana dönerek kafasını salladı ve bana elini uzatarak kalkmama yardım etti ve beraber merdivenden çıkarak odama ulaştık.
Odamın ışığını açtım ve yatağa doğru ilerleyip yorganı açtım.
O ise üstünü çıkartıyordu. Tamam kabul etmek gerekirse heyecanlanmıştım. Onunla aynı yatakta olmak yetmiyormuş gibi bir de onun çıplak olması İçimi ürpertti. Fakat halimden memnundum.
Yorganın içine girdim ve onu beklemeye başladım. O ise ışığı kapatarak yanımdaki yerini aldı.
Sanırım heyecanlanmıştım ama heyecanlanmamak mümkün degildi!
Ne yapacağımı şaşırarak sakin olmaya çalıştım ve ona arkamı döndüm ki neden bu lanet hareketi yaptığımı bilmiyordum!
Ben ona arkama dönmüş bir vaziyette sıkıntıdan tırnaklarımı yerken bir an belimde bir el hissettim.
Aman Tanrım,aman tanrım bu bu onun eli!
İç sesim "tabikide onun eli salak" diye bana söylenirken ben,hala çok heyecanlıydım.
Nefesi boynuma değiyordu ve bu benim huylanmama sebep oluyordu.
"Beni bu kadar sevmen hoşuma gidiyor." Dedi dudakları kulağıma doğru fısıldarken.
"İyi geceler melek." Dedi ve elleri hala belimdeyken uykuya daldı.
Ben hala dediklerini hazmetmeye çalışırken o uykuya dalmıştı ne güzel!
Tanrım çok heyecanlıydım!
Tamam beni sevdiğini itiraf etmemiş olabilir ama bana "melek" demişti!
Bu da bir şeydi sonuçta.
Tamam Allison Sakinleş ve uyu yarın uzun bir gün olucak.
***
Sabah kendiliğimden gözlerimi açtığımda ilk işim saate bakmak oldu. Saat 11:25'ti. Bu saate kadar cidden uyumus muydum cidden?
Kendime gelmeye çalışırken gözlerimi ovuşturtum ve yanıma baktım.
Ve yoktu.
Evet gideceğini biliyordum kim tutabilirdi ki onu?
"Alli!"
Bu ses Ashley'nin sesiydi. Ne alaka?
"Hey! Naber?" Dedi ve elinde kahvaltı tepsisiyle odama girdi,tepsiyi kucağıma bıraktıktan sonra beni öpüp yatağın kenarına oturdu.
"İyi işte. Sen ne ara geldin?" Dedim meyve suyumdan bir yudum alarak.
"Aslında buraya geliyordum dün olanları Ryan'dan duydum ve ayrıca sabah Justin aradı. Sanırsam işi varmış aslında kendi kalıcakmış ama bebi çağırdı."
Elimde olmadan gülümserken Ashley'de gülümsemeye başladı.
"Demek dün beraber kaldınız." Dedi ve bana anlamlı bir şekilde bakmaya başladı.
"Bakma öyle bişey olmadı."
Ağzıma bir peynir atarak portakal suyumu içtim.
"Onu seviyor musun alli?" Gözlerimi ona sabitlerken düşündüm ash'e her zaman guvenmişimdir.
"Bana güvenebileceğini biliyorsundur herhalde." Dedi tek kaşını kaldırarak.
Ona tebessüm ettim. "Tabikii sana güveniyorum sadece ben onu galiba seviyorum,görünce heyecanlanıyorum ve kalbim hızlı atmaya başlıyor."
"Sen aşık olmuşsun bile Alli." Dedi bana gülümseyerek.
"Ama ona aşık olmaktan korkuyorum. Bana aşık olmamalısın dedi sanki mümkünmüş gibi." Yüzümü asarak ona baktım.
"Pes etme sen kararlı ve istikrarlı bir kızsın Alli." dedi yüzümü avcuna alarak.
"Okula gitmek ister misin?"
Olumsuz şekilde kafamı sallayarak nutellalı ekmeğimi bitirdim ve tekrar yattım.
"Sende gidebilirsin başımda beklemek zorunda değilsin." Dedim gülümseyerek.
"Hadi ordan tabikii de burda kalıcam hem akşam Ryan ve Justin tekrar gelcekmiş." Dedi gözlerindeki parlamayı gördüğümde ise kıkırdamaya başladım.
"Ne oldu ya?"
"Ryan diyince gözlerindeki parıldama çok hoş." Dedim daha çok gülerek.
"Ha ha çok komik."
"Canım ya." Dedim üstüne zıplayarak.
"Seni çok seviyorum ash."
"Bende seni minik fare." Dedi gülerek ve beraber aşağı indik bütün günü beraber geçirdik.
Ashley'le izlediğimiz film bittiğinde saat 7'yi gösteriyordu. Ben merakla Justin'in gelmesini bekliyordum.
Ve tam o sırada zil çaldı.
Şans.
Ash kapıyı açmaya gittiğinde bende yorganımla birlikte doğruldum.
Solana tüm edasıyla girerek elindeki poşeti ortadaki genis masanın üstüne koydu ve yanıma oturdu.
"Nasılsın?"
"İyiyim"
"Hey! Alli nasılsın?" Diye Ryan salona girdiğinde ona gülümsedim ve Justin'e verdiğim aynı cevabı verdim.
"Torbada ne var?" Diye sorudum Justin'e.
''Biraz mutfak alışverişi yaptım. Sabah dolap çok boştu. Sahi neden öyle."
"Dışardan söyleriz genelde."
***
Akşam çeşitli kutu oyunları oynarken saat artık 10 olmuştu. Uykum gelmeye başlamıştı. Ben ikide bir esnerken muhabbete pek katılmadım.
"Uykun mu geldi?." Diye sordu Justin ona olumlu cevap verdim.
"Pekala o zaman biz kalkalım." Dedi Ryan.
"Ashley ben Allison'la kalırım sen Ryan'la gidebilirsin."
Cidden mi! Bugün de mi benimle kalıcak yaşasın!
Ben kapıda Ryan ve Ashley'i uğurlarken Justin'de arkamdaydı.
Onlar gittiğinde heyecanla kapıyı kapatarak arkamı döndüm ve kapıya yaslanarak ona bütün duygularımı yansıtacak bir bakış attım.
"Bana öyle bakma."
"Niye?" Dedim alt dudağımı sarkıtarak.
Sessiz kaldı ve gözlerimle temasını sürdürdü ve bakışları dudaklarıma kaydı.
Aniden bana bir adım atarak dudaklarıma yapıştı.
Elleri belime götürerek okşadı ve benim ellerim ise onun omuzlarına gitti.
Dudaklarımız ahenkle dans ederken elleri daha aşağıya kayarak kalçamı avuçladı ve beni kucağına aldı.
Ellerim bu sefer yüzüne kaydı ve milim milim her yerini okşadı.
Dudaklarını dudaklarımdan iki saniyelik ayırdı ve konuştu.
"Çünkü bu yüzden." Dedi daha deminki sorumun cevabını verere ve tekrar dudaklarıma yapıştı.
İşte mutluluk buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Love (Justin Bieber Fanfiction)
Hayran Kurgu"Seni seviyorum." Yüzümü ona daha çok yaklaştırdım. Bende ne yaptığımı bilmiyordum ama onu arzuluyordum. İstiyordum. "Beni sevme." dedi duygusuz ve boş bakışlarıyla. "Ama neden?" kırgınlığım sesimden belliydi. "Fazla tehlikeliyim. Bunu göze alabili...