Hazır mısın?

590 31 4
                                    

Ergenliğe girdiğim dönemlerde, bazı zamanlar içimden hiçbir şey yapmak gelmiyordu. Böyle hissettiğim anlarda, bana dünyanın herhangi bir yerinde istediğim bir şekilde olma şansı verseler yine de odamda, yatağımda öylece yatmayı tercih ederdim. Zamanla bu daha sık olmaya başladı ve ben saatlerce düşünen, düşünceleriyle arkadaşlık kuran bir kıza dönüştüm.

Baş gösteren korku, iki gündür yaşadıklarım ve en önemlisi de Çağan Gürmen bana çok uzaktı. Gözlerindeki öfke, sert duruşu, insanı korkuya sürükleyen tavrı... Onunla ilgili her şey, sıradan hayatıma çok ama çok uzaktı. Ve şuan bana dünyanın başka bir yerinde olma şansı verseler, hiç tereddüt etmeden kabul ederdim. Ama burada, Çağan Erkan'ın yanındaydım.

"Al! " Elindeki son model telefonu bana uzattığında, ses tonundaki emire karşılık hemen telefonu aldım. "Dosyalar bölümünü aç ve ses kaydını dinle! " Anlamıyordum. Benden neden böyle saçma bir istiyordu? Birkaç saniye düşündüm. Zaten olup biten her şey saçmaydı.

Telefon çok pahalı bir şeye benziyordu ve garip bir ana ekranı vardı. Dosyalar kısmını bulmam zor olsa da sonunda buldum ve dediğini yaparak ses kaydını açtım.

"Merhaba, Gürmen." Ses kaydından gelen ses irkilmeme sebep olmuştu. Korku filmlerindeki psikopat katillerin tehdid konuşmalarındaki ses tonuna benziyordu. "Nasılsın diye sormak isterdim ama şuan çok iyi olduğunu düşünmüyorum. Malum, görüntüler senin pek seveceğin tarzdan değiller. "Kayıttaki kişi bu cümleyi söylerken, ona baktım. Kahverengi gözleri öfkeden büyümüş, büyük bir dikkatle yine gözleri gibi kahverengi olan yerdeki kuru toprağı izliyordu. "Bizde düşündük ki sen ve yanındaki o tatlı kız..." Tatlı kız diye benden mi bahsediyordu? Allah'ım ben neler yaşıyordum böyle? "İkiniz istediklerimizi yapmazsanız bu görüntüler Eskişehir Emniyet Müdürlüğünün yeni malzemeleri olurlar. Düşünmek için yarına kadar vaktin var. Sana biz ulaşacağız. Kendine ve tatlı kıza dikkat et. " Telefondan adice bir kahkaha yükseldi ve kayıt sona erdi.

Çağan -evet ona iç sesimde Çağan diye hitap etmeye başlamıştım- arabanın yanında duran boş teneke kutuya bir tekme atınca korkudan birkaç adım geriledim. Bu kaydı ilk kez dinlemediğine emindim. Ve şuan ki öfkesine bakılacak olursa, ilk dinlediğindeki halini düşünmek bile istemiyordum.

"Anlamıyorum." dedim korkak bir sesle. Yine sert bir tepki vermesinden korkuyordum. "Tüm bunlar ne demek?"

"On sekiz yaşını doldurdun değil mi?" diye sorduğunda şaşırdım. Konumuzla ne alakası vardı? Konuşmak istemediğimden, başımı evet anlamında salladım. Üç ay önce doldurmuştum. "O zaman eğer istediklerini yapmasak, hayatının geri kalanını hapishanede geçirmeye hazır ol küçük kız!"

Kanım donmuştu. Vücudumun bu kadar kalp çarpıntısına dayanabilecek gücü olduğunu düşünmüyordum. Başımın hafiften dönmesiyle bir kaç adım sendeledim ama hemen kendimi topladım. Korkuyordum. Hayatımda hiç korkmadığım kadar korkuyordum.

"Niye yapıyorlar bunu?" dedim yeniden gözlerimi nüfus eden gözyaşlarına aldırmadan." Bizden ne istiyorlar?" Manzaraya bakan gözlerini bana çevirdi ama hiç bir şey söylemedi. Neden susuyordu? Tüm bu olanlar zaten işkence gibiydi. Bir de onun bu tavırlarını çekemezdim.

"Senden değil benden istiyorlar." dedi bana asırlar gibi gelen bir süre sonra ama sesi sakindi. Meraklı bakışlarımı ona yöneltince konuşmaya devam etti." Ne istediklerini bilmiyorum ama dertleri benimle."

"Benimle ne alakaları var o zaman?"

"Cinayeti birlikte işlediğimizi düşünüyorlar." dediğinde kalbimin göğüs kafesimden çıkacakmış gibi attığını hissettim. "Ve bugüne kadar ben kimseyi işlerime ortak etmedim. Sen ilk kişisin. Yani onlar öyle sanıyorlar. Bu da, seni de hedef yapıyor." Anlamıyordum. Bu hayatımda duyduğum en saçma şeydi. O görüntüleri çekenler benim sonradan oraya geldiğimi görmemişler miydi?

TANIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin