Hatırlıyorum

781 41 32
                                    

Gelmeyeceğim!" diye bağırdığımda ses tonumun yüksekliği beni rahatsız etse de aldırmadan odama girdim ve gürültülü bir şekilde kapımı kapattım.

Salı günü Ege'nin Ankara'da maçı vardı ve annemler benim de onlarla birlikte gelmemi istiyorlardı. Bu zamana kadar Ege'nin şehir dışında birçok maçı olmuştu ve biz her maç zamanı bu kavgayı yapıyorduk. Ben ortamın sıkıcılığından dolayı gitmek istemiyordum ancak sevgili ailem gelmem için çok fazla ısrar ediyorlardı. Kaldı ki zaten ben maça gitmek istesem bile gidemezdim çünkü o gün dünden beri içimdeki tedirginliğin en büyük sebebi olan parti vardı. Sıkıntılı ruh halimin ağırlığı bedenime fazla geldiğinden kendimi dağınık olan yatağıma attım ve hayatımı yorumlamaya başladım.

Hayatımda en çok iletişimde olduğum beş insanının da, benden farklı farklı istekleri vardı. Babama göre basketbol oynayıp, efsane antrenör Murat Kaya'nın kızı olmaya yakışır bir oyuncu olmalıydım.

Anneme göre derslerim harika olmalı, üniversite sınavını dereceyle kazanıp Ankara Hacettepe Üniversitesi'nde okumalı ve doktor olmalıydım.

Ege'yle durumlar biraz farklıydı. Ergenliğe girmesiyle bir süre sorun doğmuştu. Sadece beni değil tüm ev halkını etkilese de en çok benimle uğraşır olmuştu ve bazen gerçekten sabrımı zorluyordu.

Melisa'ya göre tüm sosyal paylaşım sitelerinde hesabım olmalı, değişik efektlerle çektiğim selfieleri o sitelerde paylaşmalıydım.

Nisan'a göre büyük bir hayranlıkla okuduğu kitapları ben de okumalıydım hatta onun kadar olmasa da bu kitaplardaki karakterlere hayranlık duymalı, onlarla arkadaşlık kurmalıydım.

Ama onların kafasında oluşan bu hayali Elizya'ların hiçbiri ben değildim.

Spor yapmak kesinlikle hoşuma giderdi. Hele müzik eşliğinde koşmak... Ama basketbol oynamayı sevmiyordum. Ayrıca her ne kadar kız erkek eşitliğini her zaman savunsam da, basketbol oyunun bir kıza yakıştığını düşünmüyordum.

Tıp okumayı istemiyordum. Üniversite sınavında çok başarılı olmak benim için önemli falan değildi. Normal bir üniversitede, normal bir bölüm benim için idealdi. Ayrıca Ankara'da değil hep hayranlık duyduğum İstanbul'da okumak istiyordum.

Ege'ye hiç girmiyordum bile çünkü artık ben bile benden ne istediğini anlayamıyordum.

Melisa ve Nisan'ın benim için uygun gördükleri ilgi alanları da hiç ilgimi çekmiyordu. Yani ben önüme sunulan beş farklı Elizya'dan herhangi biri değildim. Ya da onlardan oluşan bir karışım...Basit bir kızdım ben. Sakin, sessiz ve hissettiklerini içinde canlandıran... Tabii ki de hayatımın en ortasındaki geçici olmasını umduğum karanlığı ve bu karanlığın başrol oyuncusu Çağan Gürmen'i saymazsak.

Biraz önce saydığım o beş kişiden bile daha fazla etkiliyordu beni. Kişisel olarak olmasa da Çağan'ın isteklerinin üzerimdeki ağırlığı gerçekten çok fazlaydı. Çağan'ın varlığı aklımı doldurduğunda, dün olanlar da yavaş yavaş düşüncelerime karışmaya başladılar. Yine hiç anlayamadığım bir sebepten dolayı çok kızgındı ancak ardından sadece 'korkuyorum' diye mırıldanmam bana sarılmasına neden olmuştu. Sarılmak... Gerçekten çok garip bir şeydi, sözlük anlamı birinin bedenini kollarınla sarmak olan bir hareket, beni nasıl bu kadar rahat hissettirebiliyordu?

Karman çorman olmuş zihnimin bulduğu cevap çok açık ve netti. Bu zamana kadar şiddetli bir korku hiç kapımı çalmamıştı ve son günlerde gölgem gibi beni takip eden korku güven duygumun azalmasına neden oluyordu. Dün de büyük bir duygu değişimi yaşamıştım ve birinin yanımda olması güvende hissetmemi sağlamıştı. Yani dün bedenlerimizin birbirine yakın olduğu dakikalarda Çağan'ın bana sarılmasının hoşuma gitmesinin Çağan'la hiçbir ilgisi yoktu, sadece o an birine ihtiyacım vardı ve Çağan bu ihtiyacımı karşılamıştı. Ben Çağan dolu düşüncelerle boğuşurken beyaz tahta kapım iki kez tıklandı ve annemin ince sesi sessiz odamı doldurdu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 23, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TANIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin