Savaş ile konuştuktan sonra sınıflarından çıktım. Savaş'ta yanımda yürüyordu. Okulun daha bitmesine o kadar çok vardı ki. Aklıma gelen şeyle hemen durdum, Savaş'ta durdu hemen yanımda. Ona doğru döndüm "Madem bitiriceğiz beni okula sen götür. Hem şimdi öğle yemeği, sana okulda tost ısmarlarım. Hiç giremediğin Boranlar kolejine girersin" dediğim şey üzerine biraz düşündü. Sonra tebessümle "zaten seni okula götürecektim ama okula girmek bu konuda kararsızım. Sonuçta okul benim düşmanlarımla dolu" parmağımı sallayarak "o okulda kılına bile dokunamazlar. O okul benim Savaş" Savaş bir anda kahkah attı. "bunu normalde erkekler söyler ama madem öyle diyosun" dedi. Elinden tuttum. Yaptığım hareket karşısında hayrete uğramıştı, kulağıma yaklaşıp "buda oyunun bir parçası mı?" dedi bende onun kulağına yaklaşıp. "öyle olmasını istiyorsan evet oyunun bir parçası" dedim.
Herkez bize şaşkın şaşkın bakarken biz umursamayarak okulun bahçesine çıktık. Tam okuldan çıkarken durdum ve güvenliğe doğru döndüm. "bundan sonra umarım benimle uğraşmazsın bay güvenlik" güvenlik morarırken Savaş'ta ona dönüp "Bi sorun mu yaşattın." Güvenlik kekeleyerek "ş,şey iimzaa almamm lazımdı da". Savaş kaşlarını çatarak "bu kız bu okula geldiğinde sadece yolundan çekil imza gerekmez"dedi. Arabasına yürüyüp arabasına bindik. "araba senin galiba" evet anlamında başını salladı. Güzel ,kırmızı bir spor arabaydı , aslına bakarsanız eğer bir gün araba alacak olsam tam hayallerimin arabasıydı. "Kumsal"dedi bi anda, beklemiyordum daha doğrusu sesiz bir araba yolculuğu olacak zanediyordum. "efedim" dedim ona bakarak, o ise bir bana bir yola bakarak konuşmasına devam etti "sevgili oyunu oynamanın güzel bir fikir olduğunu düşünüyorum ama bu sana zarar getirebilir" düşünüyo gibi yaptım daha sonrada tam gözlerinin içine bakıp "umrumda değil" dedim. Aslına bakarsanız buraya istemeden gelmemiştim, aksine istemiştim buraya gelmek çünkü doğduğum yere hep gelmek istiyordum. Şimdide doğduğum yerden zarar görmek üzerdi beni , ama ne olursa olsun o Ateş beye yerini bildirmek istiyorum. Kumsal Boran'nı tanımalı. Araba yolculumuzun sadece tek konuşması buydu, tamda düşündüğüm gibi sesiz bir yolculuk olmuştu. Bütün yol dinlediğimiz şarkı haricinde tabi.
Bizim okula geldiğimizde herkez öğle yemeğine gidiyordu. Daha doğrusu yeni okuldan çıkıyorlardı mükemmel zamanlama, Savaş arabadan inince herkez ona baktı. Arabanın içinden benim çıkacağımı kimse tahmin etmediğinden herkez ona bakıyordu. Kapımı açıp elini uzattı, eli tutarak indim. Gözlüğümü taktım, çantamıda güzelce omzuma geçirince elimi tuttu. Okula girerken herkez bize bakıyordu. Bazı kızlar Savaş'şı yicek gibi bakarken, erkekler ise heran dalmaya hazır gibiydiler. Tam okulun bahçesinin yarısına gelmişken Ateş,Efe ve yanında bilmediğim iki erkekle birlikte okuldan gülerek çıkıyorlardı. Bizi görünce yüzleri bir anda ciddileşti.Efe koşarak yanımıza geldi, ellerimeze vurarak ayırdı sonrada bir anda bağırdı "Kumsal kafayı mı yedin bu çoçuk bizim düşmanımız, sen bilmiyordun herhalde hemen ayrıl ondan" ona gülerek baktım Savaş'ın elini tutarak havaya kaldırdım konuşma sırası bendeydi "Gördüğün gibi Efe çıkıyoruz biz" kahkah atmaya başladı. "Çıkıyorsanız okulun dışında çıkın, bu okula o giremez" kahkah atma sırası bana geçti sonrada bir anda ciddileşip "Neden paşanız öyle mi istiyor?, o duysun ki bu okul benim istediğimi sokarım istemediğimi sokmam" arkasında duran Ateş' e bakarak söylemiştim. son kelimemi. Aşağı indi ve Efe'ye dokundu Efe sinirli sinirli arabasına doğru yürüdü. Ateş yüzüme doğru eğildi ve "Bu okul senin olsa bile burda ki herkez bana itaat eder kuzenin bile görmüyormusun? Sen bu savaş'a başlamadan kaybettin" oda savaş kelimesini Savaş'a bakarak söylemişti. "Savaş bu okula istediği zaman girecek, bir kişide dokunursa, buna sen ve Efe'de dahil kapının önünde bulur kendini duydun mu?" bağırarak söylemiştim. okuldakiler ilk defa Ateş'e karşı çıkan birini görünce çok şarşırmışa benziyorlardı. Ateş benden soğumuş gibi baktı. "Seni bir Boran zanetmiştim ama sen Boranlardan olamazsın" on gülerek baktım "ben hiç bir zaman Boran olmadım Ateş. benim hakkımda duydukların çok yanlış" kulağına yaklaşıp söylemiştim, sonrada Savaş'ı elinden tutarak kantine doğru sürükledim.
Kandinde oturduk, ona tost ısmarlayacağımı söylesemde kendi gidip bize tost almıştı. "Savaş sen neden bizimkiler ile kavgalısın, sana neden düşman gibi bakıyorlar." Dediğimde bir anda öksürmeye başladı. Sonrada ondan cevap beklediğimi anlayınca konuşmaya başladı. "Ateş'ler eskiden acayip zengindi" nasıl zengindi şuanda zengin değiller mi? Hemen atıldım "şuan da zengin değiller mi?" temessüm ederek güldü sonra konuşmasına devam etti. "şimdide zenginler ama eskiden Boranlardan da zenginlerdi. İşte o zengin oldukları dönem ben onunla çok yakın arkadaştım hatta Efe'den bile yakındım. Sonra babam onlarla ortak oldu, ozamanlar biz çok mutluyduk onunla birlikte şirketi yürütecektik. Sonra öğrendim ki babam aslında onları dolandırmış." Durdu ve derin bir nefes aldı. Elindeki tostu masaya bıraktı. Sonra devam etti " ben bilmiyordum Kumsal, gerçekten bilmiyordum." Ona destek verebilmek için omzunu sıvazladım. "sonra Ateş benim ona yakın olma sebebimin babam olduğunu düşündü ve beni ozamanden beri düşmanı saydı. Hatta kız kardeşimi bile öldürttüler ama ben hiç bir zaman onda suç bulmadım hep ailesi yaptığını düşündüm. Sonra karşıma geçti ve baban bunun bedelini ödemeliydi dedi" gözleri dolmuştu, benimde gözlerim dolmuştu hikayemiz azda olsa benziyordu. Babalarımız gibi olduğumuzu zanediyordu herkez ama biz onlar gibi olamadık hiç bir zaman " biliyomusun hiç bir zaman Boran olmadım. Babam beni küçükken yurtdışına bir gönderdi, bi dahada beni almadı ordan ,bir kez bile görmedi beni. Anneler merhametli derler ya benim annemde bir gram merhabet yok, babam ölüm haberini bile vermediler bana, annem her gün git burdan diye başımın etinide yiyor mesala" gözlerim çoktan dolmuşu. Bu konuları düşünmek bile canımı acıtıyordu. "neden burdasın peki" dedi bana bakarak. "burda olmamı istememelerinin bir sebebi olmalı onu bulmalıyım" dediğim sırada bana sarmaştı,bende ona karşılık verdim, ilk defa arkadaşım vardı, evet arkadaşlarım var ama benimle zenginim diye yakın olduklarını düşünüyorum.
Birden biri bizi ayırdı. Gördüğüm kişi bana gerçektenten nefretle bakıyordu. "Napıyosun kızım sen"dedi Efe, ondan hışımla kolumu çektim. "Sanane Efe, SA-NA-NE" kolumu çok acıtmıştı. "Kızım, amcam rahat uyuyamıcak senin yüzünden" ne demişti o, bi saniye Ahmet Boran'dan mı basetti hemde bana, gözlerim kıpkırmızı olmuştu bile çoktan "Ahmet Boran benim babam değil Efe, duydun mu? O adam benim babam olamaz, o beni hiç istemedi baksana ölümüne bilee çağırmadılar beni" gözlerimden akan yaşı sildim "Evde zaten sürekli istenmiyorum. Ben Boran ailesine hiçbir zaman ait olamadım." Gözüm hiç birşey görmüyordu içim oldukça acıyordu. "Özür di..." şışhh diye sözünü kestim, sonrada devam ettim. "Efe, ailen hep yanındaydı değil mi? Benim öyle değildi. Ben ufacıkken yanlız kaldım, şımarık , küstah , kendini beğenmiş huylarımın hepsi kendimi korumak için, aile sevgisi görmedim Efe ben. Nefret sürekli bu duyguyla yıkandım her gece her sabah ben efe, o yüzden şimdi böyle güçlü ve korkusuzum , o yüzden şimdi bu kadar cesurum" dedim ve hızla okuldan çıkmaya başladım. Arkamdan gelen seslere aldırış etmedim. Hızlı hızlı yürüyordum, bir anda düştüm ve ağlamam daha şiddetlendi, o an tek isteyim ölmekti. Ahmet Boran yerine keşke ben ölseydim. Önümde duran iki çift ayağın sahibine baktım.
BÖLÜM SONU
5.BÖLÜM YAKINDA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMSAL
Teen FictionBen kim miyim? Size kendimi tanıtayım. Ailenin ne demek olduğunu bilmeyen , hayatı boyunca yalnız olan , kendini dışlanmış hisseden , başkalarının gözünde Boranların lafta PRENSES'i , "babasının kızı" diye hitap edilen , kimsenin takmadığı alamadığı...