Kavgalar

383 22 3
                                    

Eylül yoğun bakımın önüne gelmişti. Herkes oradaydı. Alinin yanına gitti. Eylülün o hali Alinin içini parçalıyordu. Kolunu Eylülün omzuna atıp kendine çekti. Eylül kafası Alinin göğsüne yaslandığı anda hıçkırarak ağlamaya başladı. Onun o halini gördükçe koridordaki herkes ağlıyordu. Ekin en az Eylül kadar kötüydü. Yere çökmüş öylece ağlıyordu. Güney bazen ona su veriyordu. Songülle meral birbirine sarılmış ağlıyorlardı. Güçlü durmaya çalışıyorlardı. Ama bazen oluyordu ki, tuttukları göz yaşları sel olup akıyordu. Aliyle Güney diğerlerine göre daha iyiydi. Onlar diğerlerine destek olmaya çalışıyordu.Eylülün annesi sakinleştiricilerle durabiliyordu. Odaya alınmıştı. Olanları duyan Yavuz yola çıkmıştı bile. Eylülün babası ise işlerinden dolayı hastaneye bile gelemez olmuştu.

Birden doktorların koşarak odaya girmesiyle herkes kendine gelmişti. Eylül hemen odanın camına bakmaya başladı. Eyleme kalp masajı yapıyorlardı. Nabzı atmıyordu. Kızlar cama vuruyordu. Ekin sessizce izliyordu sadece. Gğney ve Ali kızları sakinleştirmekle uğraşırken doktorlar durmuştu. Bütün doktorlar kafalarını olumsuz anlamda sallarken bir tanesi aleti hazırlamalarını söyledi. Eylemi hayata döndürmek için elinden geleni yaptı. Evet, Eylemin nabzı atıyordu. Ama...

3 ay sonra
Eylül yine simsiyah giyinmiş, çiçeğini eline almış şoförü bekliyordu. Arabaya binip önce Meralle Songülü aldılar sonra da Eylemin yanına gittiler. Arabadan inip yürümeye başladılar, merdivenleri ağır ağır çıktılar. 3 aydır yaptıkları gibi. Her adımda kalplerine bıçak saplanıyordu sanki. Yürüdüler, yürüdüler ve sonunda geldiler. Ekin yine orada oturuyordu. Eylemin başındadışarıda Güney onu izliyordu, kızların geldiğini görğnce onu da alıp kantine indi. Kızlar yine aynı hüzün ve çökmüşlükle girdiler odaya. Eylül Eylemin en sevdiği papatyaları baş ucuna koydu. Uyuduğu gün sayısı kadar papatya almıştı kardeşine tam 130 tane. Ali elindeki karneleri sırt çantasına koyup hastaneye gelmişti. Bugğn karneleri almaya o gitmişti. Odaya girince Eylül çıktı. Çok kötü gözüküyordu, gözleri şişmiş. Stres ve üzüntüden yüzünün belli bölgelerinde sivilceler çıkmıştı. Dudakları kurumuş, hiçbir şey yemediği için zayıflamıştı.
Ali:Eylül, bak biliyorum çok zor bir durum. Ama artık kendine gelmen lazım. Eylem seni böyle görse eve almazdı seni.
Eylül:Yapamıyorum Ali yapamıyorum.Kardeşim oradayken olmuyor.
Ali:Anlıyorum seni-
Eylül:Anlamıyorsun, hiçbir zaman da anlayamıycaksın.!
Ali:Ben mi anlamıycam. Ben! Kardeşi kollarında ölen ben mi anlamıycam Eylül!
Eylül:A-Ali ben öyle demek istememişt-
Ali:Boşver Eylül ya. Sen böylesin işte, bencilsin!
Eylül:Ben miyim bencil olan? Sevgilin burada kahrolurken evine gidip yatan bendim dimi
Ali:Bak Eylül sen buradayken giden herkesi yattı sanıyorsun ama ben senin kardeşine bunu yapanın peşindeyim aylardır. Baksana hemen sana değer vermediğimi, acının beni üzmediğini düşünmeye başlamışsın bile!
Eylül:Bana sesini yükseltip durma!
Ali:Yükselttiriyorsun ama!
Eylül:Ben aşırı bencilmişim gibi davranmayı kes artık!
Ali:Öylesin çünkü! O Ahmet denen şerefsizin kim olduğunu bile söyleöedin bana! Ben bunu Eylem bıçaklandıktan sonra öğreniyorum!Ben gidiyim o adamın peşine düşüyüm gece gözüme uyku girmesin sen yine benim rahatça uyuduğumu düşün tamam mı! Aynen böyle devam!
Eylüş:Ali bana bağırma dedim!
Songül:Ali Eylül noluyor?
Eylül:Bir şey yok, Ali beyin tripleri işte
Ali:Benim mi triplerim oldu şimdi
Eylül:Evet senin triplerin tabi. 3 ay boyunca kardeşimin yanındayım sana ilgi gösteremedim diye dimi bunlar.
Ali:Allah belamı versin ki ben öyle bir şey düşünmefim, günahımı alıyorsun.
Eylül:Yoksa bu 3 ayda "Bu yaşayan ölü bana iyi gelmez" diyip yeni sevgili mi yaptın?
Meral:Eylül?
Ali:Ne diyorsun ya sen! Ne diyorsun? Saçmalamayı kes artık Eylül, niliyorum kardeşin bu durumda diye üzgünsün ama sınırını aşıyorsun.

Koridorun sonundaki Gğneyi gören songğl hemen gelmesi için eliyle çağırır, Güney koşarak yanlarına gelir.
Ali:Ben seni aldatacak kadar şerefsiz miyim?
Eylül:Al-
Gğney:Ali kanka gel biz gidelim. Kantine inelim siz de sakinleşin.
Alinin kolundan tutup zorla da olsa kantine indirmişti Aliyi.
Yukardaysa Eylül sandalyeye oturup ağlamaya başladı.
O sırada içeri doktorlar girdi. Camdan baktıklarında Eylemin güzel yeşil gözleriyle karşılaştılar, Eylem uyanmıştı.

1 ay sonra.
Artık her şey normale dönmüştü. Eylem evde yatmaktan sıkılsa da Eylül ve Ekin onu bırakmıyordu. O gün Eylül ve Ali dışarı çıkacaklardı. Eylül hazırlanıp aşagı indi. Ve evin yakınlarındaki kafeye gitti. Masada otururken yanına bir çocuk geldi. Ve masaya oturdu.
Eylül:Pardon ama buraya sevgilim gelecek.
X:İyi o zaman o başka masaya geçer biz burada konuşuruz.
Eylül:Ne diyorsun ya sen? Bak sevgilim gelirse seni çok fena yapar git diyorum.
Derken Ali kafeye girdi. Eylülle çocuğu konuşurken görünce yanlarına gidip çocuğu yakasından tuttuğu gibi kaldırdı ve çocuğun oturduğu sandalyeye oturdu. Bu hareketten sonra çocuk korkup çıktı.
Ali:Asıldı mı sana?
Eylül:Yani sayılır.
Ali:Bu kadar kısa giyersen sarkarlar. Ben sana kıyafetten tasarruf etmeyeceksin demedim mi?
Eylül:Ali tamam ya bak ne gğzel bir şeyler içmeye geldik buraya. Huzurumuz kaçmasın canım lütfen.
Ali:Umarım kaçmaz
Garson gelince Eylül ayağa kalkıp garsona sarıldı, Ali sorar gözlerle bakarken Eylül Aliye garson çocukla daha önce tanıştıklarını hatta çok yakın arkadaş olduklarını söylemişti. Ali çocuğa çocuk süzen gözlerle Eylüle bakıyordu. Eylül o sırada menüyle ilgilendiği için fark etmemişti. Ali bir anda kalkıp garsona yumruk atınca ufak bir çığlık attı Eylül. Kafedeki herkes onlara bakıyordu. Eylül zor da olsa Aliyi kafeden çıkarmıştı. Parka oturduklarında konuşmaya başladı.
Eylül:Napıyorsun Ali sen! Napıyorsun? Niye vurdun ona?
Ali:Sana nasıl baktığını görmedin mi?
Eylül:Nasıl bakmış ya nasıl bakmış?
Ali:Öyle göz ucuyla süzmeler arkaşım ayağına yürümeler falan!
Eylül:Ali gerçekten saçmalıyorsun!
Ali:Saçmalamıyorum!
Eylül:Bak yine sesini yükseltiyorsun ve bu benim hiç hoşuma gitmiyor Ali!
Ali:Sen de yğkselttiriyorsun ama
Eylül:Ali aşkım bak sakin ol gel gidelim özür dile öocuktan güzelce bir şeyler yiyip içerlim lütfen
Ali:Hayatta özür dilemem ben o şerefsizden.!
Eylül:Ali benim için
Ali:senin için senin için! Ben nolucak Eylül sevgilisine sarkan adamdan özür dilemek ne demek ya!
Eylül:O bana sarkmıyordu
Ali:Sarkıyordu Eylül sarkıyordu işte neden hala inanmıyorsun ya
Eylül:Çünkü o benim arkadaşım!
Ali:Sevgiline inanmıyorsun yani
Eylül:İnanamıyorum
Ali:Peki tamam öyle olsun. Ben seni eve bırakıyım Eylül
Eylül:Gerek yok ben kendim giderim, günümü mahvettiğin için teşekkürler Ali Göktürk.

Her yerde Sen-BİTTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin