Hissetmek bilmektende ötedir ! 💔

99 19 37
                                    

Aynı hafta içinde Hazal ve Cihan'ın nikahları kıyılmış Efruze ve Miraç'da sözlenmiş ti. Efruze arkadaşlarıyla buluşmak üzere evden çıkarken annesinin dikkatini çekmiş olmalı ki:
- Kızım yüzüğünü takmamışsın yine unuttun Dur ben getireyim.
Efruze Başını yukarı dikip gözlerini yumdu mırıldanırcasına:
- Evet yüzük.... lanet olası yüzük
Evet sözlendim.o akşamı Hatırlıyorum da tam anlamı ile kabus gibiydi. Annem babam abinin mutluluğu dedi Başka bir şey demediler. Hele babam.... ben herkese karşı son Kozum babamı seçtim ayaklarına kapandım "ne olur engel ol" diye ama ne fayda.. ilk kez babam abimi tercih etti bana karşı.o gece sesim kısıldı ağlamaktan. parmağıma yüzük takılırken Ayakta Zor duruyordum. O da yani Miraç da mutsuzdu. Zaten bir tek biz mutsuzduk herkesin keyfi yerindeydi. Hâlâ da öyle. birbirimize zamanla alışacaksınız da söylüyorlar.... bilemiyorum belki de kaderimdir..böyle alelade bir kararada Kader denir mi onu da bilmiyorum. Boyun Eğdim Bildiğim tek şey bu. O geceden beri pek toparlayamadım kendimi. Uykum haram, Oldu sonra zehir. Ders de vermiyorum artık keyfim yok şu sıralar. Günler sonra ilk kez çıkıyorum dışarı arkadaşlarım eve kadar gelse de odamdan çıkmadım. Mutsuz olduğumu bilmesini istemiyorum kimsenin. Bu evliliğe rızasız adım atmaktan ziyade başka sorunlar da var. Günler oldu ama nişanlımdan haberim. yok onun da benden. galiba ailelerimizin zamanla alışırsınız sözü havada kalacak.

Biliyorum ben, biz mutlu olamayacağız. Daha doğrusu bilmiyorum hissediyorum. Hissetmek bilmekten Ötedir. Öyle işte hissediyorum. Biz mutsuzuz ve bu hep böyle gidecek gibi. Yine "biz" dedim ortada "Biz" yok ki "o" ve "ben" var "Biz" yokuz.
Ah Naime teyze bana ve oğluna reva gördüğün tüm olanları. Yazık ettin hepimize. Ne vardı bende bu kadar? kızının mutluluğuna karşı oğlunun mutsuz kalmasına sebep oldun!
Günlerdir sormuyoruz birbirimizi. Bir haberiz birbirimizden. Aslında Kulağıma bir şeyler geliyor kuzenlerim den. Nişanlım çok rahat biriymiş,  sorumsuzluğun tek iyiymiş, Geceler Boyu dışardaymış, eve gitmezmiş. Tabii bunlar kulak ardı etmem gereken şeyler. Bunları duymak istemiyorum. Bunlar beni üzüyor. Benim ayıbımmış  gibi insanlara karşı mahçup oluyorum.
"Nişanlın" diyorlar ya kendimden bir parça gibi hissediyorum. Kötüleyen herkese karşı savunmak geliyor içimden ama ne diyeceğimi bilemiyorum. O öyle biri değil de diyemiyorum. Evet öyle biri Sanane de diyemiyorum. Çünkü tanımıyorum onu.
Ben duyduklarımı duymamazlıktan Gelirken annem sevgili damadına konuşturmuyor kimseye. Allah'tan Annem toparlıyor hemen. Böylelikle Kendimden bir parça gibi hissetmem uzun sürmüyor, hemencik atabiliyorum onu içimden.
......
- O Efruze Hanım Şükür kavuşturana Hoşgeldin.
- Hoş buldum canım, nasılsınız neler yapıyorsunuz?
- Asıl sen anlat nasılsın Neler yapıyorsun?
- Hiç aynı herşey işte.
Efruze tatsız bir ifade ile otururken Zehra Seslendi:
- Ne alırsın kuzum Aç mısın yoksa Kahve söyleyeyim mi?
- Evet kahve kafi
Meltem merakımdan çatlayacak:
- Ee anlatsana neler yapıyorsunuz Nişanlınla? O mu getirdi seni buraya buralarda mı?
- Kendim geldim Meltem'cim:)
- Ayol niye onunla gelmedin tanıştırdık. zaten nişanına da davet etmedin çok kırıldım.
- Aileler arasında olacak diye karar verdiler düşünemedim kusura bakma.
- Baktım vallahi Zehra'ya haber vermissin ama.
Efruze diyecek bir şey bulamadı. Zehra girdi söze toparladı hemen:
- Ben tesadüfen gitmiştim.
Meltem omuz silkti:
- Neyse Düğüne geliriz...
- Tabii canım beklerim.
- Düğüne davet et kesin yoksa bu kez küserim.
- Ederim canım ne demek.
Meltem yerinde duramıyor Efruze'yi huzursuz edecek belli:
- Ay fotoğraflarınızı gösterdi Zehra maşallahı var enişte beyin. Ay kız sen nasıl üzgün çıkmışsın öyle. Görende zoru ki evleniyorsun sanır. Bulmuşsun Artist gibi çocuğu. şimdiden üzülme bu kadar düğüne sakla biraz. Sahi düğün ne zaman nerede olacak?
Zehra Efruze'ye fırsat vermeden:
- Cehennemin dibinde Meltem geleceksin değil mi? Ay biraz sus kızı darlama Yahu!
- Aman iyi be ne haliniz varsa görün... Derin bekliyor beni zaten ben kalkayım.
- Güle güle canım çok bile kaldın...
Meltem Zehra'ya kin dolu bir bakış atıp çıkarken kafeden, Efruze katıla katıla gülüyor:
- Ay ne fenasın sen ya kızı bozdun.
- Ne yapayım ya çen çen susmuyor hiç. Boş ver onu, sen nasıl oldun? Iyisin değil mi? toparlanmış gördüm seni.
-Bilmem ....galiba iyiyim.
-Iyi ol canım anlayabiliyorum seni fakat zamanla alışırsınız birbirinize.
- Zamanla mı? Ne zaman peki Zehra hangi zaman? 3 Gün 5 ay 7 yıl ne zaman Alışırız? Annemler gibi başlama sende.herkes tutturmuş zamanla zamanla hangi zaman bu...? Şuraya kafamı dağıtmak için geldim, sinirlerim bozuldu. Ben gidiyorum!
Diye Efruze fırladı yerinden. Içi dolmuştu dolmasına da yersiz çatmıştı Zehra'ya..... Zehra tek kelime edemedi alınmıyor kırılmıyor aksine hak veriyordu onaa..
Bir insanı sevip değer vermekten ziyade içini bilmek ne güzel bir şey. Tanıdığın için, içini bildiğin için, kızmıyor, Gönül koymuyorsun. Efruze ve Zehra nın arkadaşlığı tam anlamı ile böyle. Bu yüzden Gönül koymuyor Efruze'ye.
Efruze dışarı atmıştı kendini. Zehra kafenin ücretini ödedi için biraz geç çıkıp takıldı arkadaşının peşine, biraz gerideydi. Efruze sıra halinde dükkanların önünden kalabalıkların arasından hızlı adımlarla ilerlerken hala söyleniyor:
- zamanla zamanla Başka kelime yok.. sanki mecburiyetim vardı bu evliliğe. nesi zamanla Neden Alışmak Zorundayım, zamanla düzelecek olan ne?
Söylenerek koşar adımlarla ilerlerken bir anda tosladı biraz Şaşkın Biraz mahçup:
- Afedersiniz bayım. diyebildi otobüs durağında bekleyen birine çarptığını fark etti, gencin alttan almaya niyeti yoktu:
- Önüne baksana biraz dikkatli ol!
- Haklısınız...özür dilerim.
Genç yere düşen bir takım eşyalarını alırken Efruze özür dileyerek uzaklaşıyordu ki Bu kez de gencin yere düşen kalemine bastı:
- Ayyy afedersiniz Lütfen kusura bakmayın.
Genç lakayıt bir tavırla:
- Kızım Şaşkın mısın sen önüne bak biraz dikkatli ol!
- Kusura bakmayın lütfen Gerçekten görmedim.
- Hâlâ kusura bakma diyor.
Bu esnada Zehra geldi. Efruze hâlâ özür diliyor çarptı şahsın yere dağılan eşyalarını toparlıyordu. Efruze Nezaket de davransa da genç hala söyleniyor:
- Şu hale bak ya yolda yürümesini bilmiyor musun sen gelip çarptın telefon direği miyim ben ?
Zehra biraz Öfkeli:
- Neyse uzatmayalım.
- Oldu başka bak kırılmış bu kalem ders notlarım uçtu gitti otobüsle kaçtı zaten şunu yüzünden!
Genç sözlerini ödev vermiyor ardı ardına şikayet yağdırıyordu. Efruze büyük bir hata etmiş gibi suçlandı fakat sabrı taştı artık:
- Eeee yeter be İstemeden oldu işte bilerek yapmadım ya.
- Şuna bak ya hem suçlu hem güçlü bir de bağırıyor
- İstemeden oldu diyorum özür diliyorum hâlâ söylemiyorsun!
Genç bir anda öfke patlaması yaşadı "Kes sesini be" diyerek Efruze'nin üzerine yürüdü. Etraftakiler müdahil olmaya çalışsa da genç sokağa inletiyordu. Bıraksalar Efruze'yi parçalayacaktı O bağırdıkça Efruze'de bağırıyordu:
-Sen kimsin de benim üstüme yürüyorsun be ! Adi herif seni .. terbiyesiz..
Zehra Efruze'yi çekiştiriyor aynı zamanda o da söyleniyordu. Duraktaki insanlar genci tutuyordu. Tam anlamıyla kargaşaya dönüştü ortalık. Birden nara Nidasına  yakın bir ses herkesi susturdu. Sesin sahibi kalabalığın arasından koşar adımlarla gencin karşısına dikilip yakasından tuttuğu gibi ortaya çekti:
- Yeter lan yeter uzatma hadiiiii
Genç biraz korktu belli etmedi:
- Sen kimsin lan Çekil Git İşine
- Oğlum Uzatma dedim sana sen çek git işine Deli etme lan Adamı.
Kalabalık dağılmaya başladı. genç Bu kez Uslu tavırlarla yolunu alırken Efruze'nin elleri yüzünde şaşkınlığını gizlemeye çalışıyordu. Zehra'da bir hayli şaşkın. Gelen Miraç yaka paça gönderdi. gencin arkasından Kısa bir süre baktıktan sonra Efruze'ye yöneldi Belli ki öfkeliydi hâlâ:
- Sen niye uzaklaşmıyorsun buradan? hâlâ  laf dalaşı yapıyorsun?
Efruze cevap veremedi, hâlâ şaşkındı. şaşkınlığın Üstüne bir de mahçup oldu. nereden görmüştü Miraç ? neden gelip dahil olmuştu. Efruze'yi korumuş muydu yani Kimi korurdu insan sahiplendiğini !
Efruze'yi sahipleniyor muydu yani? gözlerini bir anda Miraç'ın parmaklarında gezdirdi. Yüzüğü  yok!!!
Düş kırıklığı yaşadı kısa biran. Efruze bunları düşünürken Miraç bir kafa hareketi ile:
- Gelin benimle. araba az ilerde ben bırakayım sizi
Bulundukları durağın çaprazındaki kafede oturan arkadaşlarına gidiyor olduğunu haber verdi Miraç.
Şimdi anlaşıldı her şey demek o kafedeydi haliyle tartışmaya bu şekilde şahit oldu.
Miraç bir iki adım atmışken Efruze yerinde sabit başı önünde:
- Sana zahmet olmasın Biz gideriz.
- Zahmet olmaz Gelin
- Yoo yoo Hem bizim işlerimiz var değil mi Zehra ?
Zehra bu fırsatı kaçıramazdı:
- Yoo ne işi ....benim bir işim yok ...Senin de yok.. Size gidelim Leman teyzeciğim Çay yapar Biz de kitap kurcalarız.
Efruze sinir oldu ısrarla :
- Sana söylemedim ama benim işlerim var onları halleder döneriz.
Zehra hiç oralı olmadı:
- Ne işin var ya hadi gidelim Enişte bey bıraksın bizi..
Miraç "Sen ne diyorsun" dercesine Zehra'ya bakınca Zehra biraz haylaz:
- Size enişte diyebilir miyiiiiiim ?  bunca yıllık arkadaşımın müstakbel nişanlısı oluyorsunuz sonuçta.
Zehra kıkırdıyor , Miraç başını sağa sola büküp duruyor. Efruze Zehra'yı kendisi ile gelmeye ikna etmeye çalışan gözlerle bakıyordu. Miraç da ısrarla:
- Hadi gidelim...gelecek misiiiniz?
Zehra hemen Efruze'nin koluna girip:
- geliyoruz enişteciğim dedi.
Efruze idam sehpasına doğru yürüyordu sanki. Zehra çekiştiriyor du bir taraftan. Miraç bir adım önde olduğu için Zehra'ya kızğınlığını dile getiremedi Efruze.
Miraç şoför koltuğuna geçti Zehra yan koltuğunu kapısını Efruze için  aralayarak Arkaya geçip oturdu. Efruze arabadan bir adım geride bekliyordu. Miraç Bir müddet ona baktıktan sonra arabadan inip yanına geldi Efruze konuşmasına fırsat vermeden kekeleyerek:
-işss... eee ... şeyy ..işlerim vardıda ..işlerim var işte..
Miraç iyice yanaşarak belinden kavradı,  gözlerini gözlerine dikti, kararlı bir ses tonuyla:
- Eve gidiyoruz !

MektumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin