Gözlerimi odamın kapısının kırılırcasına sert vurulmasıyla aralamak zorunda kaldım. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama uykumu gerçekten hiç alamamıştım. Hem neden ve kim kapımı bu şekilde çalıyordu?
Ayaklarımı yataktan sarkıtıp terliklerimi ayağıma geçirdim ve ayağa kalktım. Tek elimle gözümü ovalarken kapıya doğru yürüdüm ve hâlâ alacaklı gibi çalınan kapıyı açtım.
Karşımda gördüğüm kişiler biraz şaşırmama neden olmuştu.
Sevgi, sahra, kuzenim Zilan , yağmur ve Dila yengem şu anda karşımda , heyecanlı gözlerle bana bakıyorlardı. Onları gördüğüm için şaşırmıştım. Özellikle Zilan ve Sahrayı görmek beni hem çok sasirtmis hemde mutlu etmişti.
Uyku mahmuru çıktığına emin olduğum sesimle
"Hoşgeldiniz, hoşgeldiniz de keşke biraz sakin gelseydiniz" dedim ve kenara çekilerek odama geçmelerine izin verdim.Zilan , sevgi, sahra yatağımın karşısındaki koltuğa, yağmur ve Dila yengemde yatağıma oturmuşlardı.
"Nasılsın Lavin? Olanları duyunca anca gelebildim biliyorsun urfadayım birde Burak'ın işleri derken gelemedim kusura bakma " dedi Zilan sona doğru üzgün çıkan bir sesle. Burak Zilan'ın eşiydi ve Urfa'da oturuyorlardı. Hem Zilan yeni gelin olmuştu ve hemen yanıma gelememesini normal karşılıyordum tabiiki.
Yüzümdeki gerçek tebessümle ona döndüm ve
"İyiyim canım. Ayrıca ne kusuruna bakacağım. İyi oldu geldiğin özledim seni" dedim. Evet gerçekten Zilan'ı çok seviyordum. Hemen yan tarafımızdaki konaktaydı evlenene kadar ve biz gerçekten çok yakındık. Onu özlemeye bile fırsat bulamamıştım yaşadığım şeylerden..."Lavin ya birden odana daldık falan ama ağabeyimle gelinlik almaya gitmişsiniz çok merak ettim nasıl birşey gelinliğin?"
Heyecanlı ve merakını cok net sesine yansıtan Sahraya gülümseyerek baktım. Aklıma dün gelince içten bir şekilde tebessüm ettim. Merak etmesi tabiiki normaldi. Ayrıca onunla Botan ağabeyimin bir düğünü olmamıştı ve sahra da gelinlik giyememişti...
"Önemli değil sahra. Evet gittik halletik ikisinide. Dolaba astım bekle çıkarıyorum hemen" dedim ve yerimden kalktım.
Dolaptan bindallı ve gelinliğimi çıkarıp, onlara gösterdiğimde herkes çok beğenmişti. Aslında gösterip göstermeme konusunda kararsızdım. Çünkü sahra her ne kadar gizlemek istese de şu anda hüzünle bakıyordu gelinliğime. Ama onları kırmak da ayıp olacağı için mecburen göstermiştim.
"Ya ben bayıldım bunlara! Ama birşeyi merak ediyorum ben. Ağabeyim nasıl izin verdi bu gelinliği almana?" Dedi sevgi merakli bir sesle.
Aklıma mirzanin hiç karismayip hangisini istersem alabileceğini söylemesi geldiğinde bende gülümseyip
"Nişanda aynı şeyi yapmıştı zaten biliyorsunuz. Düğünüde bana bırakmak istedi herhalde bilmem!" Dedim.Dila yengem söylediğime karşılık gozlerini irice açıp
"Ay seni gördümü Mirza gelinlikle?! Denedin mi bunu? Görmedi demi?!" Diye sordu telaşlı telaşlı.
Niye bu kadar telaş ettiğine anlam veremesemde"Yok yenge görmedi" dedim. Söylediğim şeyle rahatladigi, eskiye dönen yüz hatlarından belli oluyordu.
"Eee kızlar biz bugün Dila yengemle alışverişe çıkacağız kıyafet için. Malum düğüne 2-3 gün var hallolsun erkenden. Hep birlikte gitsek ya?" Dedi yağmur.
"Ay çok güzel olur ya bende kara kara düşünüyorum ne giyeceğim diye. Hadi hazırlanın çıkalım o zaman! Lavin biz çıkıyoruz sen giyin"
"Yok Zilan siz gidin. Beni delal anne konağa çağırdı işleri varmış benle. Hem daha kahvaltı bile yapmadım. İyi eğlenceler hepinize" söylediğim şeye başta ne kadar burun kıvırsalarda sonradan mecbur kabul ettiler. Daha sonra biraz daha sohbet ettik ve
Hepsi odamdan çıkıp direk alışverişe gittiler. Dün beni delal anne arayıp, yarın konağa gelmemi söylemişti. Nedenini sormak istedim fakat birşey demeden onaylayıp kapatmıştım. Aşağı inip bir kahvaltı yapacak ardından Mirzalarin konağına gidecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Buruk Tebessümü
RomanceBirbiriyle kesişen iki hayatın hikayesi... Berdel yüzünden birbirine mecbur kalmış iki insan... Ve birbirlerinin kalplerine her geçen gün kazındıklarını bilmeden geçirdikleri bir evlilik. Peki ya o iki kalp birbirinden nefret ettiklerini düşünürke...