Lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayın 🖤Hayat bazen bize öyle acılar veriyordu ki, daha acıyı çekmeden, başında "ben buna dayanamam" diyebiliyorduk. Bu hayatta bir insanı korkutan belirli kavramlar da olabiliyordu. Mesela kimisini yükseklik korkuturdu. Ya da karanlık. Ya da ne bileyim? herhangi bir hayvan. Ama şüphesiz herkesin korktuğu birşey vardı ve bundan tüm herkes korkardı. 'Sevdiklerini Kaybetmek'. Ya da kaybetmenin eşiğinden dönmek.
Mirza tam 4 gündür yoğun bakım ünitesinin önünde bu korkuyu tüm benliğiyle hissediyordu. Öyle hissediyordu ki, hayatında hiçbir korkudan, hiçbir olaydan bu kadar korkmamıştı. Daha öncelerinde lavin'i sevmekten korkuyordu. O kıza tutulmaktan ve birdaha düzelememekten korkuyordu. Bu korkusu başına gelmişti fakat bu Mirza için başa gelen en güzel korkuydu. Daha sonra Lavin'in kendisini sevmemesinden korkmuştu. Sevdiği kadının kalbinde yer edinememekten, tüm kalbine sahip olan kadının benliğinde olamamaktan ölesiye korkmuştu ve çok şükür ki bu korktuğu başına gelmemişti. Şimdi öyle bir korku yaşıyordu ki, daha önce hissettiği, korktuğu, ya da korktuğunu sandığı herşeyi yok sayacak kadar büyük bir korkuydu hissettiği. Ve bunun başına gelmesinden herşeyden daha fazla korkuyor, telaşlanıyordu.
Bu telaşını tamamen içinde hissediyordu. Ne kimseyle konuşuyor, ne de herhangi birşeye, birine tepki veriyordu. Lavin yoksa Mirza da yoktu. Sevdiği kadın ve daha yeni cinsiyetini öğrenecekleri bebeği şu anda içerdeki odada ölümle cebelleşiyordu. Ne için? Kanı beş para etmez bir şerefsiz için. Mirza o an Lavin kendini önüne atıp kollarına düştüğünde tüm dünyayla bağlantısını kesmişti. Lavin'in vurulduğunu idrak etmişti fakat ne tepki verebiliyordu, ne de hareket edebiliyordu. O an kulakları ne Lavin'in annesi Fatma Hanım'ın feryatlarını, ne de diğerlerinin Lavin'in adını haykırmasını duymuştu. Duyduğu tek şey 2 kelimeydi. 'Mirza bebeğimiz.'
O cümleden sonra herşey daha fazla netlik kazanmıştı ve kollarına yığılan kadının son 2 kelimesi Mirza için şoktan sıyrılma sesiydi. Mirza yere oturup lavin'i dikkatlice kucağına aldı. Kucağına aldıktan sonra , poyrazın açtığı arabaya doğru temkinli adımlarla ilerledi. Ağzını açmak istiyordu, çığlık atmak, ne bileyim Lavin'in adını haykırmak, ve o an hissettiği korkuyu içinden atmak istiyordu ama o kadar beyni donmuştu ki dilini yutmuş gibi sadece hareket edebiliyordu.
Lavinle arka koltuğa geçip oturduğunda kardeşinin son hız şoför koltuğuna geçmesini izledi. Çalışan araba sarsılmamaya özen göstererek son hız yola koyuldu. Mirza Lavin'in yüzünü kolları arasına almış okşuyordu. Şu anda elleri o kadar çok titriyordu ki hiçbir tepki vermeyen karısının yüzü bile Mirzanın eli yüzünden titriyordu. Minicik karısının bembeyaz elbisesi kanlar içinde kalmış kucağında yatıyordu. Mirzanın gözlerinden kendi kendine akan yaslar Lavin'in yüzünü ıslatıyordu. Kendi kendine mırıldanıyordu fakat mırıldandığı her cümle ettiği en büyük duaydı.
"Hiçbirşey olmayacak. Hiçbirşey olmayacak. Sadece gözlerini açacaksın bebeğimizin iyi olup olmadığına bakıp eve geri döneceğiz. Bak beni bırakamazsınız tamam mı? Olmaz. Olmaz. Hiçbirşey olmayacak."
Kafasını sallayarak gözünden akan yaşlarla Lavin'in saçlarını okşuyordu. Araba ani frenle hastanenin önünde durduğunda poyraz son hız arabadan çıkıp doktor ve hemşireleri çağırdı. Sanki Mirzanın vermesi gereken tüm tepkileri poyraz veriyordu. Herkes Mirzanın bağırıp çağırmasını beklerken, Mirza o kadar sessiz ve donmuştu ki kimse birşey diyemiyordu.
Lavin'i kucağından almaya kalktıklarında yaş dolu gözlerini kapıyı açan doktora çevirdi.
"Beyefendi bir an önce ameliyata almamız gerek. Poyraz beyin anlattığına göre kurşun sırtında ve hanımefendi hamile. Bir an önce amileyata almamız gerek. Lütfen işimizi yapmamıza engel olmayın."
![](https://img.wattpad.com/cover/191900461-288-k391383.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Buruk Tebessümü
RomanceBirbiriyle kesişen iki hayatın hikayesi... Berdel yüzünden birbirine mecbur kalmış iki insan... Ve birbirlerinin kalplerine her geçen gün kazındıklarını bilmeden geçirdikleri bir evlilik. Peki ya o iki kalp birbirinden nefret ettiklerini düşünürke...