Finifugal:Latinceden türemiş bir sözcük. Sonlardan kaçmak, herhangi bir şeyin sonlanmasından nefret etmek anlamına geliyor.
Kulaklarıma dolan telefonumun melodisi ile huzursuzca kıpırdandım ve kolları arasında uyuduğum bedene daha da sokuldum.
Telefon tekrar çalmaya başladığında mayışmış hareketlerle yatağın içine parmaklarımı gezdirdim. Parmaklarım arasına gelen soğuk metali kulağıma götürdüm.
''Efendim?'' Uyuşuk sesime nazaran karşı taraftan çok sevinçli bir ses gelmişti.
''Juvia nerede olduğunuzu merak ediyor? Bir haftadır aramadın Juvia'yı. En son İtalya'da geziyordunuz. Hala orada mısınız? Nasıl güzel mi? Hemen Juvia'ya anlat.''
Mayışmış gözlerimi hafifçe araladım.
''Juvia saat daha sabahın dördü.''
Karşı taraftan bir oflama sesi geldi. ''Juvia yine saat farkını unuttu.''
Hafifçe gülümsedim ve gözlerimi camdan olan bungalova çevirdim. Her tarafının tam olması ve etrafımızı saran bembeyaz karlara rağmen içerisi sıcacıktı. Gökyüzünde dans eden kuzey ışıklarında gezdirdim gözlerimi.
''Finlandiyadayız.''
Karşı taraftan bir çığlık geldi. ''Aman tarım. Juvia inanamıyor. Işıkları gördünüz mü? Güzeller mi? Soğuk mu orası?''
Hızla konuşmasına gülümsedim. ''Şu anda onlara bakıyorum. Çok güzeller.''
''Juvia kıskandı. Juvia kapatıyor. Kendine iyi bak . Öptümmm.'' Civil çivil gelen sesi kesildiğinde telefonu yataktan aşağı bıraktım ve bana doğru dönmüş bir biçimde uyuyan Natsu'ya takıldı gözlerim. Dudakları büzülmüş, kaşları hafifçe çatılmıştı. Kolları arasındaki yerimi aldım ve yanağına küçük bir buse kondurdum.
Kolları hızla belimi sardı ve mayışık bir şekilde sordu. ''Yine mi Juvia?''
''Hıhım.'' Sessizce onayladım onu. Sarı saçlarıma öpücük kondururken gülümsedi.
''Bir daha uyurken ararsa açma.'' Sözlerine güldüm. Kıskanç.
Kendimi tekrar uykunun kollarına attığımda yüzümdeki gülümseme silinmemişti.
......
Burnuma değen bir şey ile hafifçe huylanıp burnumu kaşıdım. Bir şey burnuma değiyordu ve çok rahatsız ediciydi. Hala geçmeyen kaşıntıyla somurtuk bir şekilde gözlerimi araladım.
Natsu sarı saçlarımdan bir tutamı parmakları arasına almış burnumu gıdıklıyordu. Çattığım kaşlarıma gülümsedi ve burnuma bir öpücük kondurdu. Üzerimdeki bedenini yanıma attı ve kollarını bana sardı.
''Günaydın güzelim.''
Yatakta hafifçe gerinerek cevapladım. ''Günaydınn.''
''Hayatım? Balım? Natsum? Yakışıklım?'' Ard arda sıraladığı ve duymak istediği kelimeleri içeren cümleye kıkırdadım.
''Günaydın Natsu.'' Zümrütleri kısılırken elini kalbine koydu ve hafifçe doğrulduğu yatağa kendini geri bıraktı.
''Kalbimi kırıyorsun Luce.''
Kıkırdamalarım eşliğinde hafifçe doğruldum ve ekledim. ''Hangi kalbini?'' Çıplak göğsünün üzerine bir öpücük kondurdum ve geri çekildim. ''Bunu mu?''
Şaşkın bakışları alaylı bir sırıtmaya döndü ve yapmacık bir şekilde huysuzlandı.
''Aslında tam orası değil. Biraz daha aşağısı.Bir daha mı denesen?'' Yanaklarını hafifçe sıktım ve yataktan kalktım. ''Uyanık mısın sen?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEMESİS-Nalu
Fanficİntikam. Elinizdeki tek şeyin size bahşedilen bir yetenek olduğunu düşünün. O yetenek için savaşmanızı ve o yeteneğin sizi ayakta tuttuğunu... Sonra günün birinde zengin züppe birinin acımadan ve gözlerinizin önünde o mükemmel yeteneğinizi aldığın...