La Vie En Rose: Pembe bir hayat.
Playlist : La Vie En Rose-Daniela Andrade.
''Sevgi ona tutunduğunuz sürece asla ölmez, sizi terk etmez ve asla bitmez.
Sevgi sizi ölümsüz kılar...'' (If I Stay-Gayle Forman.)
Buğulu gözlerimi elimdeki kitaptan kaldırdım kitabın sayfalarını bir bir kapatırken. Elimdeki romanı şifonyerin üzerine koyarken hemen yanı başımdaki yatağa dönmüştüm yaşlı gözlerle.
''Söylesene Natsu? Sevgi bizi de ölümsüz kılar mı? Yoksa bizim sevgimiz seni bana getirmeye yetmeyecek mi? ''
Ciğerlerime çektiğim temiz hava soluk borumu yakıp geçerken sertçe yutkundum.
''Mia'nın Adam'a dönmesi gibi sende bana döner misin? '' Titrek parmaklarımı soğuk parmaklarının üzerine kenetledim.
''Sen asla kolay yolu seçmezsin değil mi? Günden güne yitirirken umutlarımı, herkesin yalan söylediğini bana kanıtlayıp uyanır mısın derin uykundan?''
Gözlerim, sesi artık zihnimin derin köşelerine işlemiş olan makineye kaydı çok kısa bir süre.
''O gözlerinin parlaklığını bahşeder misin yeniden bana?''
Kelimelerim boğazımda düğümlenirken titrek nefeslerim birer iç çekişlere döndü.
Açılan kapının sesiyle irkilip parmaklarımı çektim parmaklarının üzerinden. Odaya visit için giren doktorlardan bir belirti gelmezken sessizce beklediğim oturduğum beyaz koltukta.
'' Komanın 48. Günü. Hayati değerler stabil, nabız zayıf.'' Profesörün yanındaki intern bunları söylediğinde dolan gözlerimi bir çırpıda silmiştim.
48 gün.
Gözlerinin yeşili ile bulanmadığım 48 gün.
Ses tonunun kulaklarımı kazımadığı 48 gün.
Titrek bir nefes aldım doktor çıkarken odadan.
''Çok sürmedi mi Natsu? Daha ne kadar bekleteceksin beni? Daha ne kadar bekleteceksin sana dokunmak için deliren ellerimi? ''
Cevap gelmeyeceğini bilmek ama yinede konuşmak...
''Başını ağrıttım değil mi? Şimdi gidiyorum ama yarın yine geleceğim. Başka kitap getiririm ne dersin? Birlikte okuruz onu. Bu sefer aşk romanı getirmem eğer istersen. Sen yeraltı edebiyatı seversin değil mi? ''
Boğazıma doluşan hıçkırıklarımı bastırdım kapıdan gelen tıkırtılarla. Kapının pervazına yaslanmış buğulu gözlerle bana bakan Zeref'e gülümsemeye çalıştım.
Sarsak adımlarımla yanına yaklaştıdığımda kollarını sırtıma sarmış ve birkaç kere sıvazlamıştı. Her şey geçti dercesine.
Beni odadan çıkarıp kapıyı kapattığında siyah gözlerine çevirdim kızarmış kahvelerimi.
''Durumu nasıl?'' Sözleriyle kafamı onaylamaz bir şekilde salladım.
Derin bir nefes aldı dudaklarını açmadan önce. ''Lucy, Bu böyle devam edemez.''
Gözlerim şaşkınlıkla açılırken titrek parmaklarım dudaklarımın üstünü örtmüştü.
''48 gün oldu. Hala hiçbir belirti yok. Kalbi daha fazlasını kaldıramaz. Gittikçe nabzı düşüyor. Bu ona acı çektirmekten fazlası değil.''
Sertçe reddettim onu. ''Hayır. Hayır. Hayır. O çabalıyor. Biliyorum çabalıyor işte. Uyanacak Zeref. Uyanacağından eminim. ''
Soğuk parmakları omuzları kavrarken kaçırdığım gözlerimi gözlerine sabitledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEMESİS-Nalu
Fanficİntikam. Elinizdeki tek şeyin size bahşedilen bir yetenek olduğunu düşünün. O yetenek için savaşmanızı ve o yeteneğin sizi ayakta tuttuğunu... Sonra günün birinde zengin züppe birinin acımadan ve gözlerinizin önünde o mükemmel yeteneğinizi aldığın...