"13"

37 7 4
                                    


***

"Kanka çatlıcam artık şu kadını yoldan geçerken birisi kaçırsa da kimya derslerine girmesek diye dua ediyorum her gün." diye hayıflanıyor Mert. Piknik yaptığımız hafta sonundan bu zamana dört hafta yani bir ay kadar olmuştu. Okulların kapanmasına ise sadece üç gün vardı. Bı gıcık Safinaz ise hala ders işliyordu.

" Kanka bu karıyı kaçırsalar bile on dakka dolmadan geri bırakırlar aldıkları yere. Kim dayınır bu ince bu gıcık sese." diyorum. Mert kıkırdayıp "Lan bi an hayal ettim de" deyip devamını getirmeden hocaya dönüp gülmeye başlıyor. Hoca sessiz sınıftaki gülme sesini tabikide duyuyor ve "Mert komik bir şey varsa söyle de biz de gülelim." diyor.

Mert ayağa kalkıp "Hocam komik bir şey var ama söyleyemem." diyor. Mert'in ayağına yavaşca vurup "Mal mısın olum sen. " diye mırıldanıyorum. Hoca "Neymiş o  komik olan." diyor.

Şurda okulun kapanmasına üç gün kalmışken disiplin almayı ve belgeleri kaybetmeye niyetim olmadığından Mert i kurtarma operasyonumu başlatıyorum. Ayağa kalkıp "Hocam Mert arkadaşımızın biraz ateşi var da ondan böyle kendinde değil pek." diyorum.

Hoca "Belli zaten birşeyi var ama bence ateşi değil. Başka bir şeyi var arkadaşının." diyor. Dediğine sinir olmuş bir şekilde Mert e dönüyorum o da aynı şekilde bana bakıp " Hoca doğru söylüyor Ayda başka bir şeyim var benim." diyor ve sırıtıyor. Amacının hocayı gıcık etmek olduğunu belli eden bir göz kırpması ile bana bunu bildiriyor.

Hoca bize daha da sinir olmuşcasına "Bak sen bir de benimle dalga geçiyor çıkın çabuk sınıftan! Beyninizin yetmediği işlere karışıyorsunuzHem  dersimi bölüyorsunuz hem de hala konuşuyorsunuz sizi ahmaklar." diyor. Bu dediği tepemin tasını attırıyor Aslında bu kadının derdi başkaydı biliyordum ben bu cadının derdini. Okulda bir anket yapılmıştı ve ankette en tatlı en güzel öğretmen gibisinden şeyler vardı. Biz sınıfca hoca bizi birinci yazılılardan 48,49 ile bıraktığı için hocaya "en cırtlak öğretmen" ünvanını uydurmuştuk oda gıcıklığına üç haftadır bitmiş konuyu beşinci kez anlatıyordu. O ince, cırtlak sesine zorunlu tutuyordu. Kankimi daha fazla üzemeyeceğimi kendime itiraf edip hocaya çıkışıyorum.

"Hocam dersinizi böldüğümüz için özür dileriz ama ettiğiniz hakareti işitecek bir şey yapmadık. Okulun kapanmasına üç gün kaldı zaten hem de bize bu konuyu beşinci  kez anlattığınızı hatırlatmak isterim. Artık hepimiz ezbere biliyoruz. Siz ise sırf size küçük bir şaka yaptık diye onun hıncını bizden çıkartıyorsunuz.Ama bize de gına geldi artık çatlayacağız vallahi" diyorum.

Hoca ağzını tam açıp bir şey diyecekken Mert "Çıkıyoruz hocam."diyor ve kendi çantasını sırtına atıyor benimkini de eline alıp sınıftan çıkmam adına bakışlar atıyor. Arkasından ilerliyorum ve sınıftan çıkıyoruz.

Hiç konuşmadan arka bahçeye inip en uzaktaki banka oturuyoruz Mert çantaları önümüzdeki çimenlere atıp kollarını bankın arkasına yaslıyor ve rahat bir pozisyona geçiyor.

"Eee ne olcak şimdi." diye mırıldanıyor. Sonra cevap vermeme izin vermeyip "Kızım ben kendim kaşındım da sen ne diye ortaya attın kendini." diyor. Onun gibi kollarımı geriye atıp bacak bacak üstüne ayırıyorum ve "Biz neyiz Mert?" diyorum sorarcasına.

"Kardeşiz" diye mırıldanıyor. Gülümseyip "Hah işte o bakımdan sen bir bok yeyince mecburen ben de sana uymak zorunda kalıyorum kardeşim." diyorum ve sırıtmaya başlıyorum. Bana dönüp "İyi o zaman kardeşim akşama ikimizde sıçtık. Çünkü  senin ananı geçtim daha sen sizin üst kata çıkmadan benim anam ikimizde ebesini belleyecek. "diyor. Kafamı sallayıp" En azından sen sadece Güldan Teyzenin gazabına uğrayacaksın ben ise hem Güldan hem de Sevgi Sultanın gazabına uğrayacağım. "diyorum.

ANTİ PRENSES!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin