2

22.5K 673 30
                                    

Asil üniversite eğitimini tamamlayıp topraklarına geri dönmüştü. Adetleri bilirdi.  Şanına yakışır bir hanımağa gelmeliydi konağa. Annesi Şerife sultan çoktan araştırmalara başlamıştı. Kendi ailesi tarafından bir kız beğenirdi aslında nice zamandır.

         Gülce yörenin en güzel kızlarından biriydi. Akıllı konuşkan gözü açık bir kızdı. Liseyi yeni bitirmiş ancak yaşından çok daha olgun bir kızdı. Uzaktan da Şerife sultana akraba olurdu.

           Oğluna açtı fikrini. Asil daha önce elbette görmüştü kızı aile düğünlerinde. Kız konuşmak için bikaç kere girişimde bile bulunmuştu genç ağa ile ama çok önemsememişti adam. "Neyse kısmet bu güneymiş" diye geçirdi aklından.

            Şaşalı istemeler nişanlar  düğünler yapılmış kırk gün olmasada hatrı sayılır eğlenceler düzenlenmişti bu evlilik için.

             Tabiki Aslı'nın da herşeyden haberi oluyordu. Konu komşu aylarca bu düğünü konuşmuştu. Kalbi cehenneme düşercesine yanıyordu Güzel Aslı'nın. 

            O yıl dayanamadı şehir dışında bir üniversite yazıp gitti soluk alamadığı bu şehirden. Tam 4 yıl çok kısa ziyaretlerde bulundu yanlızca. Zaman herşeye ilaçtı ama Aslı'ya zehir gibi geldi onca yıl. 
         
             Geri döndüğünde içindeki yangın biraz soğumuştu yada o öyle umuyordu. Ama gelen herbir  dünür ile bu yangının asla geçmeyeceğini anlıyordu Aslı. Kimseleri beğenmiyor sevemiyordu. Babası da çok zorlamıyordu  ama artık 25 yaşında ve o topraklara göre evde kalmış bir kız haline geliyordu hızla.

           Kapıdan dönen her görücü bir laf çıkartıyordu. Herkes bir kusur uyduruyordu Aslı için. Çirkin yakıştırmalar ailesinin bile kendi kulağına kadar geliyordu. Çok umursamıyordu Aslı ama ailesi üzüldükçe kahroluyordu içten içe. Ayrıca küçük kız kardeşleri de artık evlenme yaşındaydı. Ve  Aslı onlar içinde engeldi artık.

            Aslı bunları yaşarken Asil de bunca yıl içinde gücü kudreti herşeye yeten ama çocuğu olmayan bir ağa olarak konuşuluyordu.

            Asil ve karısı onca yıldır uğraşmalarına rağmen evliliği bir çocukla taçlandıramamışlardı ve bu durum kadını çok aksi huysuz ve çekilmez bir kadın hâline getirmişti. Konaktaki tüm görevlileri canlarından bezdiriyor ona bir tek kocası iyi geliyordu. 

            Asil in annesi Şerife sultan artık dedikoduları sineye çekemez hale geliyordu. Kafasında sürekli kuma konusunu evirip çeviriyordu. Bu konuyu birkaç sefer oğluna açsa da oğlu asla sözünü dahi ettirmemişti. Ancak artık daha fazla olur yanı kalmamıştı. Eşi Salim Ağayı da yanına alarak oğluyla konuşacaktı akşam oğlu eve geldiğinde.

           Asil eve girdiğinde avluda karısı gene bir hizmetçi kıza hayatı dar ediyordu. Artık sıkılmıştı bu tartışmalardan şükür ki karısı kendine çok yansıtmıyordu bu çirkin yüzünü.  Hizmetçi kız Asil'i görünce hemen toparlandı yanına gitti hızlı adımlarla .

"Ağam hanımsultan seni çağırır. Beyağamla çalışma odasındalar. " der. Asil ve karısı birbirlerine bakıp ters giden bir şeyler olduğunu anlarlar. Gülce hemen birlikte gitmeyi teklif eder ama Asil elbette izin vermez. 
 
         Vakit kaybetmeden yukarı çıktığında annesi ve babasını çalışma odasındaki kanepede  oturmuş kahve içerlerken bulur. Kapıda onlara ve bitmeyen  aşklarına gıpta ile bakar. Çünkü eşi Gülce ile ilk zamanlar bile  böyle bir yakınlığı yakalayamamışlardı. Evet muazzam bir gece hayatları olmuştu hep ama günlük hayatlarında böyle bir ağız tadını yakalayamamışlardı. 

      İlk annesi görür oğlunu ve hemen söze girer.

" Gel oğul babanla konuşacaklarımız var senle. " 
"Buyur ana hayırdır?"
"Baban ve ben artık ağamızdan bir evlat bekleriz. Tüm aşiret bekler."
"Anam durumu biliyorsun. Kaç kez konuştuk. Yetmedi mi ; bir de babamı karıştırmışsın bu işe"
"Annen ağamızdan bekleriz dedi oğul senden demedi ki. Benim tek oğlum sen değilsin. Kardeşin Enes var. Onun düğünü de yakındır bilirsin. Düğünle birlikte  ağalığı da ona devredersin. Böylece ağamızdan bir evladımız olur bizimde. Ne dersin oğul soyumız mu kurusun. Bu mudur  istediğin."

        Asil ilk kez ne yapacağını ne diyeceğini kestiremez. Öfkesi anlatılmayacak kadar korkunçtur. Sessiz kalır bir süre düşünür ellerini kafasının arasına alarak.

        Biliyordu ki artık kuma getirmekten kaçış kalmamıştı. Ailesi bu yüzden böyle zorluyordu onu. Kafasını kaldırdı ve gözlerindeki ateş artık hem annesini hem de babasını yakıyordu. Teker teker hiç acele etmeden seçti cümlelerini.

         "Ben sizi anladım. En kıymet verdiğimle sınıyorsunuz beni. Ama bu işten siz zararlı çıkacaksınız. Kuma mı dersiniz. Peki gelsin. Ama tek bir gün yüzü görmeyecek bu evde O kadın. Siz beni yakıyorsunuz bu gün ben de onu yakacağım. Tez bitsin bu iş daha da bir sözüm yoktur üstüne."

          

Gelin HanımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin