Güzel Aslı... Asil Aslı... Aşkı için ölümlerden ölüm beğenen Aslı...
1. Gün
Gece yediği dayakla bayılan Aslı sabah gözlerini büyük bir acıyla açtı. Vücudunun her yeri her zerresi ağrıyordu. En çok neresi ağrıyor onu bile tam kestiremiyordu. Bütün gece hayvan pisliklerinin bulunduğu bir ahırda uyumuş ve burnunda çok kötü bir kokuyla ayılmıştı sabah. Yerinden doğrulması bile yarım saat sürmüştü Aslı'nın. Zaten tam da doğrulabildiği söylenemezdi. Aldığı nefes bile ağır geliyordu. Asil nasıl bir nefretle vurduysa bikaç kaburgasının kırıldığını hissediyordu Aslı.
Üstü başı pislik içinde kalmıştı ama bu en son umursayacağı şeydi şu anda. Kafasındaki ve göğsündeki ağrının şiddetinden midesi bulanıyordu artık. Aradan ne kadar zaman geçtiğini çok hatırlamasa da midesi artık iflas etmiş olduğu yere kusmaya başlamıştı. Bu durum onu bir süre rahatlatmış ve halsizlikten oracıkta uyuyakalmıştı.
Gece
Aslı gene burnunda rezalet bir kokuyla uyandı. Hem hayvan pislikleri hem de kendi kusmuğunun içinde kaldığını anlayınca sesli bi şekilde ağlamaya başladı artık. Kalbi bu kadar acıya dayanamıyordu.
Havanın yavaş yavaş karardığını hissediyordu. Ve korkusu gitgide çoğalıyordu. Herşeye bu rezalet kokuya, dayanılmaz acıya tahammül ederdi ama karanlık onun en büyük kabusuydu. Çocukluğundan beri hiç karanlıkta uyumamıştı. Herzaman odasında bir gece lambası dururdu. Ama şu anda bilmediği bu yerde hem yanlız hem karanlıktaydı. Büyük ihtimalle kırılan kaburgaları yüzünden yerinden bile kalkamamış kustuğu yerden sürünerek biraz uzaklaşabilmişti sadece. Bacağında oluşan bir şiŞlik vardı ayrıca. Büyük ihtimalle yarası enfeksiyon kapmıştı. Bu durumda ona hiç yardımcı olmuyordu.
Gecenin ilerleyen saatlerinde karanlık ve sessizlik çıldırtacak boyuta ulaşmıştı. Ağlaması biraz durduğunda bir ses geldi kulağına. Korku iliklerine işliyordu. Bulunduğu yer bir aHırdı ve içerde bir fare sesi vardı. Artık takati kalmayan Aslı çığlık çığlığa bağırdı. Yardım çağrısı feryada dönüştü.. sesini duyan olmadı güzel Aslı'nın.. bir süre sonra tekrar farenin sesi geldiğinde artık korkudan bayılmak üzereydi Aslı. Fareyi göremiyor ama sesini duydukça tüm bedeni korkuyla kaplanıyordu.
Ve bir çığlık. Yeri göğü inleten bir çığlık. Eğer yakınlarda bir tane bile köy olsa ordaki insanlar onun bu çığlığını duyarlardı. Ama yoktu.
Allahım hangi büyük günahı işledim ben. Nasıl bir imtihandır bu. Dayanamıyorum artık diye inliyordu. Allahım ya içimden bu sevdayı al ya da bu canımı al. Dayanamıyorum. Diye yakardı saatlerce. Sonrasında hıçkırıkları sakinleşti. Çünkü bedeni titremeye başlamıştı. Geçen yarım saatin ardından zangır zangır titriyordu. Enfeksiyonlu bacağı tamamen şişmiş ve ateşi yükselmişti.
2. Gece
Aslı uyandığında şırıl şırıl akan bir derenin kenarında oturuyordu. Yanında 6 7 yaşlarında bir kız çocuğu vardı. Çocuğun üzerinde bembeyaz bir elbise ve elinde kıpkırmızı bir top vardı. Aslı çocuğa dönüp gülümsedi. Çocuk Aslı'ya "Niye benimle oynamıyorsun"diyordu üzgünce. Aslı sevkatle yerinden kalkıp çocuğa doğru giderken çocuk topu yere bırakıp koşarak uzaklaştı. Aslı da çocuğun arkasından koşuyordu bir anda yüksek ağaçların bulunduğu bir ormana girdi. Ağaçlar öyle yüksek ve sıktı ki etraf biranda karardı karardı. Aslı artık çocuğu göremiyordu. Önünü bile göremeyecek kadar karardı etraf. Aslı yine nefessiz kalarak uyandı. Gene aynı ahırda buldu kendini. Aynı kabusu 3. Görüşüydü bu.
3. Gece
Artık aklı ona oyunlar bile oynamaz olmuştu. Gözlerini açtığında boş boş bakar olmuştu. Şimdi ne karanlık ne vücudundaki acılar ne etrafındaki canlılar ne Asil hiç bir şey onu korkutmuyordu. Hiç bir şey ona hiç bir şey hissettirmiyordu. Beyni belki de hayatta kalabilmek için tüm algılarını iptal etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelin Hanım
Ficção GeralGüzel Aslı... asil Aslı... Karahan konağının kıymetlisi Aslı ...artık gelin değil kuma Aslı... Asil Ağa'nın kuması Aslı. Canı cayır cayır yansada elindeki son fırsatı değerlendirmek için herseyi göze alan ama yaşayacaklarının çeyreğini bile aklına...