"Alo? Kihyun?"
Karşı taraf çağrısını yanıtladığında Kihyun otobüsten yeni inmiş ve evine doğru yürümeye başlamıştı. Bir süre sustu, ardından boğazını temizleyip yanıtladı.
"Merhaba... Rahatsız etmedim umarım?"
"Hayır, etmedin. Dizi izliyordum zaten. İşim falan yoktu."
"Ben de evime yürüyorum..."
"Sıkıca giyinmiştin değil mi?"
Gri saçlı hafifçe kıkırdadı. Dolu gözlerini görüşünü engelledikleri için hızlı hızlı kırpıyordu.
"Merak etme, üşümüyorum."
"Güzel, peki iyi misin?"
Sustu. Soruyu duymamış gibi devam etti.
"Uyuyacak mısın?"
"Hayır. Uykum yok."
"Bana gelebilir misin?"
"Ne?"
"Tekrarlamak istersen ara demiştin... Gelir misin?"
Karşı tarafta kısa süreli bir sessizlik oldu. Ama cevap gecikmemişti.
"Ge-gelirim, gelirim tabii."
"Adresimi tekrar atmalı mıyım?"
"En son navigasyonu senin evine gelirken kullanmıştım. Gerek yok."
"Pekala. Görüşürüz o halde."
"Görüşürüz."
Kihyun evine varalı yaklaşık yarım saat olmuştu ve oradan oraya koşuşturup duruyordu.
Kabul etmeliydi ki garip bir adamdı. Evine gecenin köründe sadece sevişmek için birini davet etmişti ama sırf bu yüzden her tarafı toparlıyordu.
Sade ve şık dekore edilmiş iki katlı bir evi vardı. Her oda abartıdan yoksun gözüküyor, ferah hissettiriyordu. Zaten yalnız yaşadığından ve Changkyun dışında neredeyse hiç misafiri olmadığından sadece kendine yetecek kadar eşyası vardı.
Yastıkların hepsinin koltukta düzgünce durduklarına emin olduktan sonra oturup derin bir nefes aldı. Kafasını kaldırıp televizyonunun üstüne asılı duran saate baktı.
00.09
Midesinin kasıldığını hissediyordu. Vücudunda tuhaf bir uyuşma hali vardı ama o an bunlara kafa yormak istemiyordu.
Tam bu sırada kapısı çalmıştı. Anlık bir istekle gömleğinin yakalarını düzeltti ve girişe yöneldi. Kapıyı açtığında kendisini karşılayan ilk şey siyah perçemlerin arkasından parlayan gözler ve minik, tanıdık bir gülümsemeydi.
"Merhaba."
"Merhaba Minhyuk..."
Kihyun bir süre kafasını kapı girişine yaslamış olan Minhyuk'u süzdü. Geçen gecekinden çok daha renkli giyinmişti. Üstünde yeşil bir tişört, altında açık renkli bir kot pantolon vardı.
"Şey... Girebilir miyim?"
"Ah, özür dilerim. Tabii."
Gri saçlı kapının girişinden çekildiğinde Minhyuk gülüşünü bozmadan içeri girdi ve üzerindeki ceketi çıkarıp askılığa astı.
Kihyun da kapıyı kapatıp içeri girdiğinde Minhyuk'un ellerini utangaç küçük bir çocuk gibi arkasında bağlayıp çevreye bakındığını gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Victorious // Kihyuk
FanfictionHer şeyi unutmak istiyordu. Ama barmene dönüp hafif bir içki istedi. Çünkü biliyordu ki her şeyi unutacak kadar kendinden geçerse onu evine götürecek kimse yoktu.