Ağlıyordu.
İki saattir durmadan ağlıyordu ve neden ağladığını bilmiyordu.
Sadece ağlıyordu ve buna engel olamıyordu.Hayatı her zamanki gibi ilerlediği halde neden her geçen gün daha da kötüleşiyordu? Neden her dışarıya çıktığında insanların bakışlarından daha çok rahatsız oluyordu? Neden her şey yolundayken bile içten içe ölüyormuş gibi hissediyordu?
Bilmiyordu. Tek yaptığı battaniyesinin altında ağlayarak yeni antidepresanlarının prospektüslerini okumaktı. Çünkü hafif bir soğuk algınlığına yakalanmıştı. İlerlememesi için ilaç içmeliydi ama antidepresanlarla beraber alırsa yan etki yapıp yapmayacağından emin olamıyordu.
Birden kapısının çalındığını işitti. Önce yanlış duyuyor sandı fakat ses kendini tekrarlayınca kapıda sahiden birinin olduğuna inanmıştı.
Battaniyesini üstünden atıp kapıya koştu. Gözyaşlarını üstündeki siyah sweatshirtün kollarına sildi ve kapıyı açtı. Gördüğü kişi onu şaşırtmıştı.
"Minhyuk?"
"Rahatsız etmiyorum öyle değil mi? Gelmeden evvel haber vermedim ama."
"Sorun yok, işim yoktu."
Minhyuk bir süre üzgün gözlerle Kihyun'u süzdü. Ardından:
"İçeri geçebilir miyim?" dedi.
Kihyun hemen başıyla onaylayıp birkaç adım geri çekildi. Minhyuk içeri girdiğinde fark etti ki elinde siyah bir karton poşet vardı. Fazla takılmamaya çalışarak dudaklarını araladı:
"Şey... Eğer bir şeyler yapmaya geldiysen... Ben bugün biraz fazla yorgunum..."
"Bir şeyler yapmaya gelmedim."
"Peki... O zaman..?"
"Geldim çünkü seni merak ettim."
'Seni merak ettim.'
Gözlerinin yeniden dolduğunu hissedebiliyordu. Zaten daha önce de Minhyuk'un yanında ağlamıştı ama bu... Bu farklıydı...
Kafasını yere eğdi. Dudaklarını ıslatıp:
"Öyle mi?" dedi.
Minhyuk cevap vermedi. Gözü salondaki kahve masasında duran ilaçlara takılmıştı. Elindeki poşeti bir kenara bıraktı ve Kihyun'un kapı çalmadan önce oturduğu yere oturup ilaçların üstlerini okumaya başladı.
Ardından yeniden ayaklanıp Kihyun'un yüzünü avuçları arasına aldı.
"Kihyun. Kendine bir şeyler yapmayı planlamıyordun değil mi?"
Kihyun kıkırdadı.
"Ne gib-... Hayır, Minhyuk hayır. Yanlış anladın. Bunları bana doktorum verdi. İyi olayım diye, kendimi öldüreyim diye değil. Ayrıca kendimi öldürecek olsam neden prospektüs okumakla zaman kaybedeyim?"
"O zaman masanın üstünde neden bu kadar çok ilaç var?"
"İki tanesi yeni, diğerleri eskiler ve grip ilaçları. İçlerini okuyup karşılaşt-... Neden öyle bakıyorsun?"
Minhyuk gerçekten üzgün gözüküyordu. Ellerini Kihyun'un yüzünden çekmeye niyeti yok gibiydi.
"Sevgilinden ayrıldıktan sonra mı böyle oldu?"
"Ne? Hayır. Sence birkaç hafta içinde bu kadar ilaç değiştirmem mümkün mü? Bu uzun zamandır böyle. Sadece son zamanlarda biraz daha kötü hissediyorum ama merak etme. İyi olurum."
"İyi olurum diyorsun ama ağlıyorsun."
Gözlerinden akan yaşları ancak Minhyuk baş parmağıyla sildiğinde fark etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Victorious // Kihyuk
FanfictionHer şeyi unutmak istiyordu. Ama barmene dönüp hafif bir içki istedi. Çünkü biliyordu ki her şeyi unutacak kadar kendinden geçerse onu evine götürecek kimse yoktu.