"Lee Minhyuk, zamanında çok aptal gördüm ama tacı sana veriyorum."
Minhyuk kahvesinden bir yudum daha alıp başını elleri arasına aldı. Her ne kadar reddetmek istese de Hyungwon'un haklı olduğu barizdi.
Önceki gün Kihyun Minhyuk'un evine geldiğinde hızla gelişen 'olaylar'dan sonra güzelce yemek yemiş ve biraz havadan sudan sohbet etmişlerdi. Yağmur durduktan sonra da Minhyuk Kihyun'u evine bırakmıştı.
Kendi evine döndüğünde başka şeylere odaklanmaya çalışmıştı ama düşünebildiği tek şey Kihyun'du. Onu hıçkıra hıçkıra ağlarken nasıl gülümsettiği, tişörtünün içinde ne kadar tatlı göründüğü, en kirli dakikalardan sonra bile gözlerinin nasıl samimiyetle parladığı...
Kabul etmeliydi ki farkına bile varamadan sırıksıklam aşık olmuştu. Ama ne yapması gerektiği hakkında hiçbir fikri yoktu.
Birinden tavsiye almasının şart olduğunu ve bu kişinin Hyungwon olması gerektiğini çok iyi biliyordu. Çünkü her ne kadar çoğu meselede acımasız eleştirilerde bulunmaktan çekinmese de Hyungwon, arkadaş gruplarında panik anlarında bile en düzgün düşünen insandı.
Bu yüzden ertesi gün dükkana gittiğinde yaptığı ilk şey başından geçen her şeyi, tüm hissettiklerini arkadaşlarına anlatmak olmuştu. Şimdi ise dükkanlarının bekleme masasında oturuyordu, karşısında kafasında soru işaretleriyle kendisine bakan bir Jooheon ve her an atağa hazır vaziyette bekleyen bir Hyungwon vardı.
"Ne yapayım Hyungwon?"
"Mesela... Bu kadar aptal olma?!"
"Cidden durum çok mu kötü?"
"Kötü çünkü seni defalarca kez çağırmasını beklemeden ilgilendiğini anladığın an ona çıkma teklif etmeliydin. Şimdi bildiğin fuckbuddy konumundasınız o yüzden işi çevirmekte zorlanacağını düşünmen çok normal."
"Aynen öyle..."
"Bana düşünmem için biraz zaman ver... Şimdi bir şey bulacağım."
Minhyuk ve Hyungwon'un düşünceli modunun aksine Jooheon bir hayli gevşekti. Minhyuk direkt olarak çıkma teklif etse negatif bir dönüt alacağını düşünmüyordu ve olayın neden bu kadar büyüdüğüne anlam veremiyordu. Tam ağzını açacaktı ki aniden duyduğu devrilme sesiyle ayaklandı, böylece düşünceli ikili yalnız kalmıştı.
"Buldum sanırım."
"Ne buldun?"
"Şimdi... Anlattığın kadarıyla ona sevgi göstermekten çekinmiyorsun ve ona karşı ne kadar sevgi dolu olduğunun farkında değil mi?"
"Evet... Sanırım ona değer verdiğimi fazlasıyla belli ediyorum."
"Güzel. O zaman sonraki aşama onun güvenini kazanman. Sevgi ve güvenin olduğu ortamda ilişkiler güzel gelişir ve sorunsuz ilerler."
"Aslında çok haklısın. Mesela... Ben ona güveniyorum. Çünkü görüştüğü kişiyle aralarında bir şey olmasa bile beni kullanıyormuş gibi hissedebileceğimi söyleyip bana her şeyi anlattı."
"O halde tek taraflı güven var. Bu güzel. Senin de onun güvenini kazandığına emin olmalıyız."
"O nasıl olacak?"
"Şu anlık tek doğru düzgün iletişiminiz yatakta oluyormuş... Yani..."
Minhyuk bir süre Hyungwon'un yüzüne bakıp yaptığı imayı anlamaya çalıştı. Anladığındaysa gözlerini kocaman açtı ve kafasını hızla sağa sola sallamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Victorious // Kihyuk
FanfictionHer şeyi unutmak istiyordu. Ama barmene dönüp hafif bir içki istedi. Çünkü biliyordu ki her şeyi unutacak kadar kendinden geçerse onu evine götürecek kimse yoktu.