1.0 (M)

1.5K 92 52
                                    

Kısa bir yolculuğun ardından Minhyuk'un dairesine vardıklarında yağmur çoktan başlamıştı. Cebinden anahtarını çıkaran siyah saçlı gülümseyerek:

"En azından çok ıslanmadık," dedi.

"Senin evine gitseydik sırılsıklam olurduk."

Kihyun yalnızca kafa salladı ve ıslak gri saçlarınu geriye atıp gülümsedi. Minhyuk'la ilerlerlerken yağmurun birden başlamasıyla Minhyuk onu kolundan tutup koşturmaya başlamıştı. O andan beri dakikalar önce ağladığını unutmuş gibiydi.

Kısa bir süre sonra Minhyuk kapıyı açtı ve içeri girdiler. Yağmurun kara bulutlarından dolayı içerisi pek ışık almıyordu.

"Dağınıklığımın şimdiden kusuruna bakma. Önceden planlamış olsak toparlardım."

"Sorun değil, dağınıklığı sadece kendimdeyken dert ederim."

Çok da uzun olmayan holü aştıklarında evin salonuna gelmişlerdi. Minhyuk ışıkları açtığında Kihyun'u oldukça renkli bir ortam karşılamıştı.

Kendisininkine oranla küçük olan televizyonun karşısında geniş, yeşil bir koltuk duruyordu ve koltuğun üstüne rastgele atılmış gibi duran renkli örtüler serilmişti. Toz mavi duvarlarda rengarenk çizimler vardı. Mutfak da şirin bir amerikan tipi mutfaktı.

"Şey... Sen bakın, ben birazdan geliyorum."

"Tamam..."

Minhyuk salona açılan iki kapıdan birine girdiğinde Kihyun salonda tek kalmıştı. İlk başta koltuğa oturmayı düşündü fakat üstü ıslak olduğundan vazgeçti.

Önce biraz duvardaki resimlere baktı. Oldukça parlak renkli boyalarla çeşit çeşit hayvan, minik gökkuşakları, soyut figürler ve Kihyun'un anlayamadığı pek çok şey çizilmişti.

Sonra gözü koltuğun hemen yanındaki sehpaya kaydı. Üstünde tatlı hayvan bibloları ve çerçevelenmiş bir resim vardı. Çerçeveyi eline alır almaz yüzünde kocaman bir gülümseme belirmişti.

Fotoğrafta küçük şirin bir bebek üzerindeki yeşil takımıyla göl kenarındaki bir taşa yaslanmış, şaşkın şaşkın kameraya bakıyordu.

Birden kapı açılma sesi işiten Kihyun kafasını kaldırdı ve odadan çıkan Minhyuk'a baktı. Üstüne öncekilere oranla çok daha rahat gözüken bir şeyler giymişti. Kihyun'la göz göze geldiklerinde o da gülümsedi.

"Fotoğraftaki sen misin?"

"Ah, evet. Küçük bir tırtıla benziyorum değil mi?"

"Çok tatlısın."

"Teşekkürler, keşke hep öyle kalsaydım."

"Hala tatlısın."

Minhyuk kızaran yüzünün fark edilmemesi için kafasını eğdi ve konuyu değiştirdi. Arkasındaki kapıyı işaret ederek:

"Üstün ıslak kalmasın, hasta olursun. Odamdaki dolaptan istediğini giyebilirsin."

Kihyun Minhyuk'a hak verdi ve Minhyuk'un işaret ettiği odaya girdi. Evet, odası da salon gibi renkliydi ve yatağının üstünde tıpkı salondaki koltukta olduğu gibi renkli örtüler vardı.

Dolabı açtı ve fazla kurcalamamak adına gördüğü ilk tişörtü aldı. Açık lila renkli ve oldukça büyük olan tişörtün ön tarafında Looney Tunes karakterleri vardı.

"Minhyuk! Bunu nereden aldın? Çok güzel!"

Kapının girişinde dikilen Minhyuk arkasını dönüp büyük bir hevesle elindeki tişörtü gösteren Kihyun'u görünce gülümsedi.

Victorious // KihyukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin