"Yazdığına göre caddenin sonuna vardığımda sağımda kalması gerekiyor... Karaoke barın yanında..."
Kihyun adrese son kez bakıp telefonunu cebine koydu. İki gün önce söz verdiği gibi Minhyuk'un dövmecisine gidiyordu.
İşler tıpkı tahminleri doğrultusunda yürümüştü. Changkyun'un kuzenine durumu bizzat kendisi açıkladığında kuzeni sinirlenmemişti ve bir gün onlarda kalmışlardı. Bu süre içerisinde Kihyun sürekli Minhyuk'la mesajlaşmıştı. Hatta bu yüzden Changkyun'dan azar bile işitmişti.
Ama mutluydu. Şimdiyse üstüne sevdiği kıyafetleri giymişti ve yüksek bir modla dövmeciye ilerliyordu.
Siyah saçlının önceki gün kendisine yolladığı adrese geldiğinde duraksadı. Saçını düzeltti ve kapıyı açar açmaz çalan zil sesiyle içeri girdi.
Çevreyi incelediğinde dükkanın çok da büyük olmadığını fark etti. Koyu renk ağırlıklı döşenmiş bu küçük dükkana gotik bir hava hakimdi.
"Yardımcı olabilir miyim?"
Kihyun duyduğu sesle sıçrayarak arkasına döndü. Uzun saçlı bir genç köşedeki kasanın arkasından kendisine bakıyordu.
"Ah... Ben... Şey... Lee M-Minhyuk burada mı?"
Yine bir yabancıyla karşılaşmanın paniğiyle doğru düzgün bir cümle kuramadığı için kendine sinirlenirken oğlan gülümsedi.
"Dışarı çıkmıştı, birazdan gelir. Sen Kihyun'sun değil mi?"
"Evet... Sen nereden-"
"Minhyuk bahsetmişti. Ben Hyungwon, Minhyuk'un arkadaşı."
Kihyun kasaya yaklaştı ve kendisine uzatılan eli sıkıp gülümsedi.
"Karşı yoldaki teknik serviste çalışan bir arkadaşımız var. Bu kadar erken geleceğini düşünmüyordu o yüzden vakit geçsin diye onunla sohbet etmeye gitti."
"Haber vermeliydim sanırım."
"Yok canım, sen şu masalardan birine otur. Ben şimdi dışarı çıkacaktım zaten. Gidip onu çağırırım."
"Pekala... Görüşürüz o halde."
"Görüşürüz."
Hyungwon hızla üstüne bir şeyler alıp dışarı fırladığında Kihyun rahatlamış hissediyordu. Minhyuk'u göremeyince gerildiğini itiraf etmeliydi ama arkadaşı da tıpkı onun gibi sıcakkanlı gözüküyordu.
Beklerken sıkılmamak için Hyungwon'un dediği gibi masalardan birine oturdu ve dövme kataloğunu kurcalamaya başladı.
Gerçekten güzel modeller vardı. Minimalist figürler daha çok hoşuna gitse de genel olarak gördüğü her modeli beğeniyordu.
Kısa bir süre sonra kapıdaki zil tekrar çalınca Kihyun hızla kafasını kaldırdı. Gelen kişi beklediği üzere Minhyuk'tu. Bakışları kesiştiğinde ikisi de büyükçe gülümsedi.
"Üzgünüm, çok bekletmedim değil mi?"
"Hayır. Az evvel gelmiştim ben de."
"Güzel o halde."
Minhyuk üstündeki ceketi çıkarıp karşısına oturduğunda Kihyun'un içinde garip bir heyecan vardı. Gerçi Minhyuk da pek farklı sayılmazdı.
"Dükkanı beğendin mi?"
"Evet, çok güzel bir yer. Her şey koyu renk ama içini kararmadı."
"Buna çok sevindim. Ama diğer iki arkadaşım duysa daha çok sevinirlerdi çünkü burayı döşerken onların zevki daha etkili oldu diyebilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Victorious // Kihyuk
FanfictionHer şeyi unutmak istiyordu. Ama barmene dönüp hafif bir içki istedi. Çünkü biliyordu ki her şeyi unutacak kadar kendinden geçerse onu evine götürecek kimse yoktu.