"Ne oldu? Seni zorla hazırlayıp çıkarttım, şimdi geri döneceğim demek için aramadın umarım."
Kihyun otobüsten indiğinde derin bir nefes verdi. Arkadaşının sabahın köründe evine gelmesiyle apar topar hazırlanıp evden çıkmak zorunda kalmıştı ve şu an tanımadığı biriyle buluşmaya gidiyordu.
"Changkyun... İptal etsen olmaz mı?"
"Kihyun!"
"Gerçekten... Gitmek zorundaymışım gibi sabahın köründe beni uyandırıp hazırlanmamı sağladığına inanamıyorum."
"Bak sana gerçekten çok iyi birini buldum. Gitmezsen çok darılır. Hem ben iyi anlaşacağınıza eminim."
"Beni Seoyeon'la tanıştırırken de böyle söylemiştin..."
"Ama bu seferki farklı diyorum sana!"
"Ama-"
"Sus ve adamı bekletmeden ilerle!"
"Adamı mı?"
"Biseksüel oluşunu görmezden gelip sana hiç erkek ayarlamadığımı fark ettim."
"Bekle, onu nasıl tanıy-"
Telefonun aniden suratına kapatılmasıyla köpüren gri saçlı stresle dudağını ısırdı. Önceki akşam mesajlarına cevap vermemesi Changkyun'u yıldırır sanmıştı ama bu işleri daha da berbat etmişti.
Nasıl göründüğünü bilmediği, cinsiyetini bile saniyeler önce öğrendiği biriyle buluşmaya gidiyordu.
"Daha ekstrem bir faaliyet olamazdı." diye düşündü.
Changkyun'un buluşma mekanı olarak tarif ettiği kafeye girdiğinde ortamın oldukça tenha olduğunu fark etti. Gerçekten renkli, iç açıcı ve temiz bir mekandı. Burayı daha önce keşfetmiş olmayı dilerdi.
Kafenin içinde öylece dikilirken aniden birinin omzuna dokunduğunu hissetti. Kimin dokunduğuna bakmak için döndüğünde siyah saçlı, güler yüzlü, pek de uzun olmayan fakat kendisine kıyasla yapılı gözüken bir oğlanla göz göze gelmişti.
"Merhaba, sen Yoo Kihyun'sun değil mi?"
"E-evet. Ve sen de..?"
"Hoseok, Lee Hoseok. Memnun oldum."
Kendisine uzatılan eli ufak bir gülümsemeyle sıkan Kihyun dönüt olarak çok daha büyük bir gülümseme kazandığında başını istemsizce yere eğdi. Bu Hoseok'u kıkırdatmıştı.
"Köşeye bir yere oturalım mı?"
"Tabii."
Hoseok cam kenarında bir masaya kurulduğunda Kihyun da onu takip edip karşısına oturmuştu. Birkaç dakika boyunca konuşmadılar. Kihyun göz temasından bile kaçınıyordu.
"Changkyun utangaç olduğunu ve zor iletişim kurduğunu söylemişti."
"O boşboğaz bazen haklı olabiliyor."
"Benim için sorun değil. İstersen oturup sadece bu şekilde bakışabiliriz de."
Kihyun nihayet göz teması kurma cesaretini gösterebildiği sırada garsonun önlerine bir menü bırakmasıyla bu cesaret yeniden kırılmıştı.
Seoyeon'la ilk kez buluştuklarında böyle değildi. O zaman da psikolojik açıdan sağlıklı değildi ama tam anlamıyla olmasa da daha girişken, daha konuşkandı. Fakat zamanla insanların bakışlarından haddinden fazla rahatsız olmaya, sözlerinden korkmaya başlamıştı ki bu iyi bir şey değildi.
Ama kararlıydı. İyi olacaktı. Tek yapması gereken ilaçlarını aksatmadan kullanmak ve iyi olacağına inanmaktı.
Menüyü açıp kurcalarken onu tüm bu düşüncelerinden çekip çıkaran şey Hoseok'un sesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Victorious // Kihyuk
FanfictionHer şeyi unutmak istiyordu. Ama barmene dönüp hafif bir içki istedi. Çünkü biliyordu ki her şeyi unutacak kadar kendinden geçerse onu evine götürecek kimse yoktu.