- six

651 70 23
                                    

"yongie, ne yiyeceğiz?" mark, büyük yemek masasının etrafındaki sandalyelerden birine çoktan yerleşmişti, hâlâ bir koluyla aslan peluşunu tutuyordu.

taeyong, dolaptan iki tane tabak çıkardı ve tavada kalan son krepi elindeki spatulayla tabağa koydu, krep kokusu bütün mutfağı doldurmuştu. tabaklardan birini mark'ın önüne koydu ve kendisi de başka bir sandalyeye oturdu.

"bunlar benim ev yapımı çikolatalı kreplerim," taeyong gülümseyerek masaya iki çatal ve iki bıçak yerleştirdi, "hadi dene."

mark, dikkatlice bir parça kesti ve ağzına attı. "yongie! bunun tadı muhteşem!"

küçük melez, tabağında bir kırıntı bile kalmayacak şekilde bütün krepleri yedi, ardından kalktı ve sıkıca taeyong'a sarıldı, "teşekkürler," dedi ve kıkırdadı.

taeyong küçük çocuğu kolları arasına aldı, "yukhei ile aranız nasıl? bana, seni doğum günü hediyesi olarak aldığını söylemişti. "

"sanırım, benden hoşlanmıyor. yukkie beni buraya getirmek istemedi, annesi ve babası onu zorladı. bana burada güzel bir oda bile hazırladılar."

taeyong, mark'ı istemediği için yukhei'ye kızmayı zihninin bir köşesine yazdı, ilk önce bu küçük çocukla ilgilenmeliydi. "o zaman gidelim ve bana odanın ne kadar güzel olduğunu göster."

"tamam, ama dikkatli ol, orada çirkin bir tavşan var," dedi mark fısıldayarak.

odaya girdiklerinde, tavşan oyuncağı kapının hemen önünde yatıyordu. mark, bir futbol topuymuş gibi oyuncağa vurdu ve odanın bir köşesine göndererek şirin bir gülümsemeyle arkasına döndü. "seni kurtardım yongie."

"beni bu korkutucu tavşandan kurtardığın için teşekkür ederim, tatlım."

"o çirkin bir tavşan. onu yakabilir miyiz?"

taeyong, mark'ın son dediğine güldü. mark'ı yatağa oturttu ve tavşan oyuncağını alarak şifonyerin arkasına sakladı, "gördün mü? yakmamıza gerek yok, ortadan kayboldu."

"tavşanları sevmiyorum. aslanlar daha iyidir, tıpkı bay aslan gibi!" gülerek aslan peluşuna sarıldı, "bay aslan daha havalı ve şirin. ama tavşanlar korkutucu."

taeyong yatağa, mark'ın yanına yattı ve aslana baktı. "havalı gözüküyor, ben de bakabilir miyim?"

mark, memnuniyetle aslanı taeyong'a verdi. taeyong tek eliyle oyuncağı yüzüne tutarak taklit yapmaya başladı. "rawr, ben bay aslanım ve seni o tavşandan korumak için buradayım."

mark mutlu bie şekilde ellerini çırptı ve şifonyeri gösterdi. "teşekkür ederim bay aslan! şifonyerin arkasına dikkat et. şeytani tavşan orada gizleniyor."

taeyong, elindeki aslanı hareket ettirerek şifonyerin üzerine koydu, "tamam, mark! şimdi ona yakından bakacağım."

biraz daha oynadıktan sonra taeyong, mark'ın yanına oturdu, "hey mark, dondurma almak ister misin? lucas gelmeden önce geri döneriz."

"lucas mı? adının yukhei olduğunu zannediyordum," diye sordu mark, kafası karışmıştı. "ve dondurma ne?"

taeyong elleriyle kalbini tuttu ve kendini yatağa attı, "sen-" ardından kötü bir şey söylememek için hemen ağzını kapattı ve ayağa kalktı, "kesinlikle dondurma alıyoruz."

mark başını salladı ve yataktan kalktı, "peki, dondurma nerede?"

"bizim müthiş süpermarketimizde!"

"süpermarket?"

taeyong, mark'ın elini sıkıca tuttu, "sen hiç dışarı çıkmıyor musun?"

mark kafasını iki yana salladı, "bu benim ilk çıkışım." kedi kulakları aşağı doğru eğildi ve kuyruğu hareket etmeyi bıraktı, "daha önce hiç dışarı çıkmadım, yani yukkie beni alana kadar."

taeyong, saçlarını karıştırdı ve gülümsedi, "yukhei'den seni daha fazla dışarı çıkarmasını isteyeceğim. ilk önce, beraber dondurmaları denemeliyiz."

"ah evet, haydi süpermarkete gidelim!" mark, gideceği yerin kendi adıyla neredeyse aynı olduğunu anlayınca gülümsedi.

taeyong iç çekti, "bu çocuğa ne yapıyorsun yukhei"

last minute gift::lumarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin