yukhei, arabasını dekor için küçük çiçeklerin ve sarmaşıkların kullanıldığı bir binanın önüne park etti. içeri girdiğinde, muhteşem bir kahve kokusu burun deliklerini doldurdu.
"lucas!"
içeri girer girmez, birisi etrafına kollarını sardı. "jungwoo, seni özledim. son zamanlarda buluşamadık."
jungwoo ona şirin bir gülümseme verdi, "sorun değil lucas, zaten birbirimizi okulda görüyoruz."
"biliyorsun woo, bu buluşmakla aynı şey değil. hadi bir şeyler içelim." lucas, jungwoo'yu kasaya sürükledi, bir kahve ve bir sıcak çikolata sipariş etti.
kasiyer gülümseyerek bardaklarını onlara uzattı. "işte en sevdiğim çift! bir süredir buraya gelmiyordunuz."
yukhei, kahve bardağını jungwoo'ya verdi ve kendi sıcak çikolata bardağını aldı, "stresli işlerim vardı, anne."
kasiyer güldü ve yukhei'nin kafasına vurdu. "bana anne dememeni söylemiştim."
yukhei çikolatasından bir yudum aldı, "seni seviyorum anne. ve ekstra şekerlemeler için teşekkür ederim kun," dedi ve jungwoo ile bir masaya yerleştiler.
"ee, nelerle meşguldün?" jungwoo birkaç paket şeker alarak kahvesine ekledi.
yukhei sıcak çikolatasına bakarak konuşmaya başladı, "çoktan bir ev arkadaşım var. biliyorum, yeni daireme seninle taşınmak için söz vermiştim, ama başka olaylar oldu ve işler karmaşıklaştı."
jungwoo, dördüncü şekeri de kahvesine ekledi ve paketini kenara attı. "bu yüzden, birlikte kalamayacağız?"
yukhei sessiz kaldı ve sıcak çikolatasından başka bir yudum aldı, jungwoo'nun gözlerine bakmaya cesaret edemedi.
"ev arkadaşın erkek mi?"
yukhei sadece başını sallayarak onayladı. diğeri, elinde kahvesiyle ayağa kalktı. "işler çözüldüğünde benimle konuşursun."
jungwoo kafeden ayrıldı, yukhei arkasından bağırarak koştu fakat çocuk çoktan kafeden uzaklaşmıştı.
kun geldi ve yukhei'ye sarıldı, "demek en iyi çiftler bile kavga edebiliyormuş. her ne olduysa, bir an önce aranızı düzeltin," dedi siparişleri almaya geri dönmeden önce.
ardından yukhei sandalyesine oturdu ve sıcak çikolatasını içmeye devam etti. yalnız bir şekilde.
-
"süpermarket burası mı?"
taeyong, kaybolmaması için mark'ın elini tuttu. küçük çocuk meraklı gözlerle etrafı inceliyordu, içeri girerken ağaçta gördüğü sincaba bile nefesini tutarak bakmıştı.
sonsuz yiyecek koridorunu gören mark'ın nefesi kesildi. kedi mamasından başka yiyecekler de olduğunu kim bilebilirdi ki?
taeyong, onu her şeyin buzdolapları içinde olduğu bir yere götürdü, burada çeşitli tatlarda ve rengarenk kutularda dondurmalar vardı.
mark, heyecanla zıplamaya başladı, "yongie, hangisini alıyoruz?"
taeyong dondurmaların aromalarına bakarken mark'ın elini bırakmıştı. "mark, neden bütün aromaları okuyup, kulağa en iyi hangisi geliyorsa onu almıyorsun?"
mark ellerini cama koyarak ilginç bir dondurma aramaya başladı. "karpuzlu? güzel midir sence?"
taeyong dolabın kapağını açtı ve bir kutu karpuzlu dondurmayı kaptı. "deneyip onun ne olduğunu anlamak istemez misin?"
mark mutlu bir şekilde başını salladı ve ikili ödeme yapmak için kasaya doğru yürüdü. kasiyeri gördüğü anda taeyong'un arkasına saklandı, "yongie bak, tavşan bana zarar vermek için bir insana dönüşmüş."
taeyong, mark'ın gösterdiği kişiye baktı ve gülümsedi, "hey doyoung!"
doyoung, taeyong'un arkasında saklanan ve kıkırdayan çocuğa baktı, "bu sevimli çocuk neden bana tavşan diyor?"
"o mark, tavşanları hiç sevmiyor," dedi ve ücreti ödemek için cüzdanını çıkardı.
ödemeyi yaptıktan sonra, doyoung dondurmayı bir poşete koyarak sahibine teslim etti. "onu yine getir, tamam mı?"
taeyong onu onayladı ve mark'ın saçlarını karıştırdı, "elbette, bu tatlı oğlanı herkese göstermeliyim."
doyoung mağazadan çıkarlarken onlara el salladı, "bu tavşan garip, ama evdeki kadar kötü değil," dedi mark
"onu tanıdıkça çok iyi birisi olduğunu anlayacaksın. şimdi, dondurmanın erimemesi için acele edelim mi?"
mark güldü ve emniyet kemerini taktı. "evet, çabuk gidelim!"
![](https://img.wattpad.com/cover/196511915-288-k93827.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
last minute gift::lumark
Fanfictionailesi yukhei'ye bir doğum günü hediyesi verir. all rights belong to @SEOCLIPSE