gördüğü rüyadan sonra, yukhei tekrar uykuya dalamadı. hatırladığı her şeyi tekrar düşünmeye başladı.
jungwoo gibi birisine nasıl inanabildiğini düşündü, tabii ya, iyi birisi gibi gözüküyordu. ama gerçek jungwoo'yu tanıdıkça, yukhei ona karşı olan saf duygularını kaybetmişti.
belki de jungwoo ile arasını düzeltmemeliydi, böylece etrafında dikkatini dağıtan birisi olmayacaktı.
yukhei yüzünü mark'a döndü ve battaniyeye sarılmış uyuyan çocuğu gördü. bir süre onu izledikten sonra yüzünün kızardığını hissetti ve başka yerlere bakmaya başladı.
ardından, bir kez daha ona baktı ve mark'ın kendisine yaklaştığını gördü.
mark ve yukhei'nin tenleri ikinci kez birbirine değdi ve yukhei öleceğini zannetti; kalbi çok hızlı atıyordu ve yüzünün yanmasını engelleyemiyordu. ardından mark kollarını yukhei'ye sardı ve ona daha çok yaklaştı.
yüzü mark'ın ile aynı hizadaydı, yukhei hemen gözlerini kapattı. mark da tatlı bir sesle mırıldanarak bir yastıkmış gibi yukhei'ye iyice sarıldı.
mark'ın aksine, tensel temaslar yukhei için yeni bir şeydi. jungwoo ile beraber olduğu zamanlar, jungwoo sadece onun dudaklarıyla ilgilenirdi, yukhei'nin bunu isteyip istemediğini düşünmezdi bile.
ve bunları tekrar düşününce aniden ağlamaya başladı.
her zaman, birileri tarafından sadece kullanıldığını hissetti ve üç yıldır içinde tuttuğu her şeyi ağlayarak boşaltmaya çalıştı.
"yukkie?"
yukhei hemen gözyaşlarını sildi ve biraz önce uyanan mark'ın gözlerine baktı. "neden ağlıyorsun?"
"çünkü beni sevmeyen birini hâlâ düşünecek kadar aptalım." yukhei yüzünü yastığa gömdü ve boğuk sesiyle konuştu.
mark'ın yüzü düştü ve yukhei'yi kaldırmaya çalıştı. "kendini aşağılamayı bırak. ben de kullanılmış, ihanete uğramış gibi hissetmenin ne olduğunu biliyorum. ama yukkie, her şeye rağmen şu an burada seninle birlikteyim, mutluyum ve gülümsüyorum."
yukhei aniden başını kaldırdı, mark'ın tekrar parıldayarak kendisine bakan gözlerini gördü ve gülümsedi. "bu kadar bilgili olduğunu bilmiyordum, markie."
yukhei ne dediğini hemen fark etti ve utanarak bakışlarını aşağı indirdi. mark, onun bu hareketine kıkırdadı ve tekrar göz göze gelebilmek için yukhei'nin kafasını yukarı kaldırdı, "çok tatlısın yukkie. bu ismi sevdim ama seninkine daha çok uyuyor."
yukhei'nin yüzü kıpkırmızı oldu, ama karanlıkta oldukları için şükrediyordu, ve sızlanarak konuşmaya başladı, "bana şirin demeye nasıl cüret edersin markie?"
mark kahkaha attı ve sıkıca yukhei'ye sarıldı. "sevimli olmayı bırak yukkie, yoksa ünvanımı çalacaksın."
ardından ikisi de yatağa yerleşti ve yukhei, mark'ın sarı ve yumuşak saçlarıyla oynamaya başladı.
"yukkie, ilk tanıştığımızda yaşadığımız şeyi unutabileceğimizi düşünüyorum. seninle arkadaş olmak istiyorum."
"tamam," dedi yukhei sessizce, "sanırım arkadaş olabiliriz."
söylediklerine cevap alamayınca mark'a baktı, çoktan küçük mırıltılar çıkarmaya başlamış ve uykuya dalmıştı.
"iyi geceler mark."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
last minute gift::lumark
Fanfictionailesi yukhei'ye bir doğum günü hediyesi verir. all rights belong to @SEOCLIPSE