last minute gift::lumark

- sixteen

günler çok çabuk geçmiş ve mark'ın doğum gününe yirmi dört saatten az bir süre kalmıştı.

yukhei, ne yapacağını bilmediği için panik olmuştu. hatta onu sakinleştirmesi için taeyong'u bile çağırmıştı. "tae, doğum günü neredeyse gelmek üzere ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. yardım et!" 

taeyong kahkaha attı ve sakinleşmesi için yukhei'nin kafasına vurdu. "neden bir parti düzenlemiyoruz? mark birkaç arkadaş edindi demiştin, hem onları da çağırabiliriz."

"peki ona ne hediye vereceğim?" diye sordu yukhei. taeyong ise aklına gelen şeyle sırıtarak baktı, "bence tam zamanı yukhei, yani jungwoo ile arandakiler tamamen bittiyse."

yukhei yavaşça kafasını salladı, "ama biz tanışalı daha birkaç ay oldu. ya çok hızlı olduğunu düşünürse? benden hoşlanmıyor bile olabi-"

"sadece ona sor, tamam mı?" diyerek sözünü kesti taeyong, "bu kadar panik olmana gerek yok."

daha yukhei bir şey söyleyemeden taeyong onu odasından çıkardı ve mark'ın kapıdının önüne getirdi.

"yap şunu."

yukhei, mark'ın kapısını çalarken stresten ağlamak üzereydi. kapıyı birkaç kez tıklattı ve gıcırdamasın diye yavaşça açtı. mark kapıya baktı ve yukhei'yi görünce gülümsedi.

"yukkie, bir sorun mu var?"

"hayır, sadece, benimle dışarıya, bir randevuya çıkmak ister misin diye soracaktım."

mark kıkırdadı. "eğer bu bir şaka değilse, tabii." yukhei hızla kafasını salladı, "hayır, değil! her neyse, yarın çıkalım mı?"

mark onu başını sallayarak onayladı ve ardından esnedi. "ben uyuyacağım,  iyi geceler yukkie." yukhei, mark'ın saçlarını karıştırdı ve onu yatağına yatırdı. "sana da iyi geceler mark," dedi ve odadan çıkarak kapıyı arkasından kapadı.

yukhei, sırıtarak ve koşarak odasında bekleyen taeyong'un yanına gitti. "kabul etti mi?"

"evet!" diye sevinçle bağırdı yukhei.

taeyong gülerek yukhei'nin saçlarını karıştırdı. "çok çabuk büyüdün, ilk gerçek randevuna bile çıkıyorsun," diyerek sahte gözyaşlarını sildi.

yukhei, taeyong'un oyunculuğuna güldü. "hey, bugün benimle kalabilir misin? galiba uykum kaçtı."

taeyong gözlerini devirdi, "hayır koca adam, bugün seninle işim bitti."