- two

1K 84 56
                                    

yukhei, çocuğun gözlerini açması için hafifçe yanaklarına vurdu. çocuk mırıldanarak gözlerini açtı, karşısında yukhei'yi görünce hemen ondan uzaklaştı.

bu sırada, yukhei yanındaki battaniyeyi aldı ve hiçbir şey giymeyen çocuğun etrafına sardı. çocuk sadece yüzü açıkta kalacak şekilde battaniyeye iyice sarıldı. "lütfen bana zarar verme."

"neden sana zarar vereyim ki?" yukhei, çocuğun başının üzerindeki beyaz kulakları açığa çıkarmak için battaniyeyi biraz aşağı çekti.

yukhei, çocuğun büyüleyici yüzünü görünce durdu. çocuk çok tatlıydı. çok, çok tatlı. kabarık sarı saçları ve büyük gözleri vardı. yukhei çocuğun daha fazla çıplak kalmasını istemediği için dolabından bir kapüşonlu aldı ve çocuğa fırlattı.

ayrıca giymesi için birkaç çeşit iç çamaşırı da verdi, sonuçta çocuğun küçük vücuduna hangisinin uyacağını bilemezdi. çocuk giyinmeyi bitirdi ve yukhei'ye baktı, "sen benim sahibim misin?"

yukhei omuz silkti ve ayağa kalktı, "ailem bana hediye olarak bir kedi aldı. fakat sen tam olarak bir kedi değil gibisin."

yukhei ile beraber oğlan da ayağa kalktı, oğlan kendisine göre kısaydı. "b-ben bir kediyim ve aynı zamanda bir insanım."

yukhei durumu tam olarak anlayamamıştı. yani, kedisi aslında küçük bir çocuk muydu? bu, beklediği hediye olmadığı için biraz hayal kırıklığına uğramıştı ama ondan kurtulamayacağını da biliyordu. o küçük bir çocuğa benziyordu.

"herneyse, sen burada kal. benim yapmam gereken bir şey var," dedi ve odadan çıkmak için kapıyı araladı.

"bekle!" kısa çocuk bağırarak onu durdurdu ve yukhei'ye doğru yürüdü, "adımı öğrenmek istemiyor musun?"

yukhei tekrar omuz silkti, "bilmeme gerek yok. ama ben istemesem de söyleyeceksin, değil mi?"

çocuk kafa salladı ve sevimli bir şekilde gülümsedi, "benim adım mark!"

"yukhei," dedi ve kapıyı çocuğun suratına kapattı. çocuğa karşı bu kadar kaba olmak zorunda değildi, ama ebeveynleri kendisine bundan daha iyi bir hediye bulabilirdi.

-

"anne, seninle şu küçük hediyeniz hakkında konuşmalıyım," dedi yukhei.

annesi başını okuduğu kitaptan kaldırdı ve oğluna gülümsedi. "yoksa evcil hayvanını sevmedin mi?"

yukhei başını iki yana salladı, "bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum, ama bu kediyi nereden bulduysan onlardan mark hakkında daha fazla bilgi iste."

annesi bu mark denilen kişinin kim olduğunu soracaktı fakat yukhei hemen ortadan kaybolmuştu. oğluna seslenmek yerine, internet sitesinde bulduğu telefon numarasından evcil hayvan dükkanını aradı.

"moony'nin evcil hayvan dükkanı, nasıl yardımcı olabilirim?"

"merhaba, oğlum sizden mark hakkında daha fazla bilgi almamı istedi."

satıcı konuşmadan önce derin bir nefes aldı, "oğlunuza 'melez'leri araştırması gerektiğini söyleyin, çünkü yavru kediniz sıradan bir kedi değil. oğlunuzun çoktan bunu öğrendiğine eminim."

"sıradan değil derken, ne demek istediniz?"

"sadece melez hayvanları araştırın. o zaman her şey daha mantıklı gelecek."

arama bitti, yukhei'nin annesi satıcının söylediği kelimeleri arattığında çıkan sonuçlara göz gezdirdi.

"melezler mi?"

yukhei de annesinin arkasında çıkan arama sonuçlarına bakıyordu. "onu geri bırakmayacağım, ama senden bir şey istiyorum anne."

"nedir, tatlım?"

yukhei gülümsedi ve annesinin yanına oturdu. "yeni bir daire alabilir miyim?"

annesi, oğlunun masum bakışlarını görünce iç çekti ve konuşmaya başladı, "tek bir şartla yukhei,"

yukhei heyecanla annesinin şartını bekledi, kendisine sunulacak her şeyi kabul etmeye hazırdı.

"melezi de yanına alacaksın, çünkü seni tanıyorum ve sen giderken o zavallı şeyi burada bırakmayı düşünüyorsun."

yukhei göz devirdi, "peki tamam, onu da götüreceğim," dedi ve annesiyle beraber yeni dairesi için planlamalar yapmaya başladı.

last minute gift::lumarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin