ders bitene kadar bütün gözler mark'ın üzerindeydi, ona bakıyor ve birbirleriyle fısıldaşıyorlardı. sonunda zil çaldı ve öğrenciler dışarı çıkmaya başladı.
mark, diğerlerinden yukhei hakkında kötü kelimeler duymuştu. demek ki sadece onu yakından tanıyanlar yukhei'nin tatlı, arkadaş canlısı ve sevimli olduğunu biliyordu.
hızlıca başını iki yana salladı, yanan yanaklarını tokatladı. son zamanlarda, yukhei'den bahsederken kalbi yarışa çıkıyor gibiydi.
"mark? beni dinlemiyor muydun?"
yukhei'ye döndü, "dalmışım. ne oldu?"
"öğretmen bize kısa bir şarkı kaydetmemiz gerektiğini söyledi, haftaya kadar bitmiş olması lazım." mark'ın saçlarını karıştırdı ve yanaklarını sıktı. "derse daha çok dikkatini vermelisin mark."
jungwoo sırıtarak masalarına gelene kadar güldüler. "tahmin edin ne oldu? kendime küçük bir melez aldım ve inanın bana, verdiğim az miktara göre gayet iyi itaat ediyor."
yukhei, onu görünce yumruklarını sıktı. mark da sakinleşmesi için ellerini onunkinin üzerine koymuştu. "git başımızdan jungwoo, şimdi olmaz."
jungwoo başını salladı ve birilerine yanlarına gelmesi için işaret yaptı.
"bu donghyuck, ama biz ona haechan diyoruz. donghyuck biraz sıkıcı, öyle değil mi tatlım?"
şirin çocuk onu onayladı ve gözlerini diğer iki çocuğa çevirdi. ama mark'ı gördüğünde yüzündeki gülümseme solmuştu. "benim gitmem lazım," dedi ve hemen yanlarından kaçtı.
"hey mark, ne oldu? hayalet görmüş gibisin. yukhei, erkek arkadaşına bir baksan iyi olur, şoka uğramış gibi duruyor." ardından kahkaha atarak haechan ile oturdukları sıralarına gitti.
yukhei endişeyle mark'a döndü, "mark? iyi misin?"
"o çocuk, benim arkadaşım, hyuckie..." mark dolan gözlerini saklamak için yukhei'ye sıkıca sarıldı. "o beni bırakmıştı ve şimdi... şimdi geri dönmüş."
"mark, neler olduğunu güzelce anlatır mısın? anlayamıyorum."
"beni evcil hayvan dükkanında bıraktı ve gitti. 5 yıl tek başıma kaldım ve asla geri dönmedi, hyuckie benim en yakın arkadaşımdı."
yukhei'nin kırmızı kazağına iyice sarıldı ve ağlamaya devam etti, kuyruğunu mutlu olduğu zamanlardaki gibi sallamıyordu ve kulaklarını iki yana sarkıtmıştı. yukhei, mark'ı daha önce hiç bu kadar üzgün görmemişti.
onu kucağına çıkardı ve mark'ın kendisine bakmasını sağladı. ellerini yanaklarına koydu ve gülümseyerek gözyaşlarını sildi. "ağlama mark, sevimli gülüşünü görmek istiyorum."
mark'ın yumuşak kulaklarını gıdıkladı ve gülümsemesini sağladı. "gülümseyince çok güzel gözüküyorsun," dedi yukhei kısık bir sesle, mark'ın onu duymadığını sanmıştı.
ama mark onu duymuştu ve kalbi şimdi hiç olmadığı kadar hızlanmıştı. yukhei'ye sarılarak bu sefer de kızaran yanaklarını gizlemeye çalıştı. "teşekkür ederim."
yukhei onu tekrar yan tarafına oturtmadan önce fısıldadı. "hala sınıfta olduğumuzu unutma."
mark somurtmaya başlamıştı. "aptal sınıf," diye sızlandı, "ben sadece sarılmak istiyorum."
"evde sarılabiliriz... yani sen de istersen."
mark, istediğine dair hızla başını salladı ve ardından hangi şarkıyı seçip söyleyeceklerine dair konuşmaya başladılar.
donghyuck, en arkada oturmalarına rağmen, dışarı çıkarken ikilinin yanından geçti ve mark'ın sırasının altına küçük bir kağıt attı.
"o tarafta ne yapıyordun?" diye sordu jungwoo şüpheyle gözlerini kısarak.
haechan gergin biçimde güldü, "hiç, sadece oturmaktan uyuşan bacaklarım için dolaşıyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
last minute gift::lumark
Fanfictionailesi yukhei'ye bir doğum günü hediyesi verir. all rights belong to @SEOCLIPSE