- fifteen

466 41 18
                                        

mark, matematik sınıfında tek başına otururken, biraz önce bulduğu kağıda ve üzerinde yazılanlara bakıyordu.

"donghyuck'un numarası mı!? siz ikiniz yeniden arkadaş olmaya başlayabilirsiniz."

mark kağıtta yazan numarayı telefonuna kaydetti. "ya artık benden hoşlanmıyorsa?"

yukhei, mark'ı omuzlarından tutatrak kendisine çevirdi ve göz göze gelmelerini sağladı, "güven bana, seni herkes sever."

mark, yukhei'nin dediklerini hatırladı ve kimse ona bakmıyorken telefonunu çıkararak mesaj yazdı.

markie
hyuckie?
benim, mark lee

gelecek mesajı beklerken parmaklarını endişeyle masaya vuruyordu. sonunda mesaj gelip telefonu titrediğinde heyecanlanmıştı.

hyuckie
kağıdımı almışsın :)
sevindim

markie
hyuckie
sana daha önce
sormak istedim ama
yanında jungwoo vardı.
yıllar önce neler oldu?
neden benim için geri
gelmedin?
söz vermiştin :(

hyuckie
çok, çok üzgünüm
o işler biraz karışık
sen onları boşver
nasılda şimdi
tekrar beraberiz,
umarım tekrar yakın oluruz
ayrıca seni yukhei
ile gördüm, siz ikiniz
çıkıyor musunuz?

markie
AHSKSKSHRH
haYIR
biz arkadaşız

hyuckie
gerçekten mi?
ama ondan hoşlanıyorsun
ve onun da senden
hoşlandığına yemin
edebilirim

markie
hayır öyle değil.
ama evet onu seviyorum
oH
HAYIR
bekle
yani arkadaş olarak
A R K A D A Ş

hyuckie
AKKEJEJE
panik oldun :)
bunu yakında konuşuruz
yüz yüze

markie
aynı eski zamanlardaki
gibi :D

hyuckie
evvet
aynı eski zamanlardaki
gibi, yakında tekrar
konuşuruz

markie
tamaaam
görüşürüz hyuck

hyuckie
güle güle markie

mark telefonunu bıraktı ve öğretmenin hâlâ aynı soruyu çözdüğünü gördü, o da soruyu defterine geçirmeye başladı.

ardından yanına döndü ve yanında oturan kişiye baktı. kahverengi saçları ve kendisininki gibi siyah gözleri vardı.

"sen yukhei ile çıkan çocuksun, değil mi?"

mark kafasını hızla iki yana salladı, "hayır, biz sadece arkadaşız."

çocuk gülümsedi ve elini uzattı. "ben huang renjun. eğer istersen, arkadaş olabiliriz."

mark'ın gözleri parladı ve hemen renjun'in elini sıktı. "bilmiyorsan eğer, ben de mark lee!"

"ben ve arkadaşlarımla beraber oturabilirsin. kötü biri gibi gözükmüyorsun."

"teşekkürler! peki, arkaadaşlarının kim olduğunu sorabilir miyim?"

renjun telefonunu çıkardı ve altı çocuğun bulunduğu bir fotoğrafı açtı. "buradaki benim, bu da jeno, jaemin jisung, chenle ve bu da donghyuck."

"donghyuck'u tanıyor musun?"

renjun onu onayladı, "evet ve seninle konuşmak istediğini söyledi. siz ikiniz birbirinizi önceden de tanıyormuşsunuz."

mark güldü ve başını salladı, "evet, tanışıyoruz."

-

yukhei, dersten çıkmış ve mark'ın sınıfının önünde onu beklemeye başlamıştı. mark sınıftan çıkınca kapıda bekleyen yukhei'yi gördü ve kollarını açtı.

"yukkie! dersler bitti. şimdi sarılabiliriz, değil mi?"

yukhei küçük bir baş sallamasıyla onu onayladı ve mark hemen kollarını karşısındaki çocuğa sardı.

birkaç saniye sonra ise geri çekildi, "artık eve gidelim mi?"

yukhei elini tuttu ve beraber çıkışa doğru gittiler fakat, birkaç metre arkalarında onları şüpheyle izleyen renjun'i fark etmemişlerdi. "onların çıkmadıklarını sanıyordum," diye mırıldandı ve birini aramak için telefonunu çıkardı.

"hyuck, buluşabilir miyiz?"

"tamam, nerede olduğumu biliyorsun, kun'un kafesindeyim."

renjun çantasını sıkıca kavradı ve arkadaşının bahsettiği küçük kafeye doğru ilerledi.

kısa sürede kafeye varıp içeri girdiğinde, onun kabarık kahverengi saçlarını hemen fark etmişti.

"hey renjun, ne hakkında konuşmak istiyordun?"

"arkadaş olmamı istediğin çocuk. bana yukhei ile çıkmadıklarını söylemişti ama onlar-"

"aslında, çıkmıyorlar." sözü donghyuck tarafından kesilmişti. "gerçeği ondan öğrendim, mark yukhei'yi seviyor. ayrıca, gördüğüm kadarıyla yukhei de ona karşı bir şeyler hissediyor. "

"tamam, şimdi anladım. ee, senin erkek arkadaşınla aran nasıl?"

donghyuck gözlerini devirdi, "bunu neden yaptığımı biliyorsun. birkaç ay sonra parayı alıp ondan ayrılacağım."

renjun, donghyuck'a hüzünlü gözlerle baktı. "bizim hakkımızda yalan söylemekten nefret ediyorum, yardım için bizden birine bir şey sormadığına da inanamıyorum. bana sahiptin hyuck, ama gidip o çocuğu seçtin."

donghyuck etrafa baktı. kimsenin onlara bakmadığına emin olduktan sonra renjun'e eğildi ve yanaklarından tutarak ona küçük bir öpücük verdi.

"sana işlerin bildiğinden daha karmaşık olduğunu söylemiştim."

"yine de bana söyleyebilirsin. neden bu kadar gizli olduğunu anlamıyorum. ayrıca bana güvendiğini ve bunları aştığımızı düşünüyordum."

donghyuck'un başka bir şey söylemesine izin vermeden ayağa kalktı. "lütfen her zaman senin için burada olduğumu hatırla hyuck, bizi özledim," dedi ve kafeden ayrıldı.

donghyuck, kafasını masaya yasladı. "seni seviyorum jun, ama işler içinden çıkamayacağım bir hale geldi."

***
küçük bir not düşmek istiyorum, burada hyuck'un işler karmaşık derken ne kastettiğini ve erkek arkadaşının kim olduğunu bilmiyorum. yazan kişi kalan bölümlerde de bununla ilgili bir şey açıklamamış ve hatırladığım kadarıyla önceki bölümlerde de bir şey yoktu. yani, bu bölümde neler döndüğünü öğrenemeyeceğiz :(

last minute gift::lumarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin