1714'ün Ağustos ayında Kroken denilen adada bir hamakta yatıyorduk. Tahminimce öğlen sularıydı ve bu yabancının çağrısına nedense uymuştuk. Kroken kablumbağaların adası anlamina geliyordu. İşe bakın ki adanın şekli kaplumbağaya benziyordu. Güneyin'de kabuğa benzer bir gölet vardı. Ve kuzeyinde ise kaplumbağa'nın kafa ve ellerine benzeyen şekiller vardı. Gölet'in içinde ise sanki gizli bir tapınak varmış gibi hissettim. Ama bana göre gizemli değilde mazlum ve iyilik sever insanlara benziyorlardı. Ayrıca şimdi ise çaresizlerdi. Ama buna rağmen misafirseverlerdi. Kroken sakinleri bize bir içecek vermişlerdi. Başta onu zehir sansak bile içince çok güzel olduğunu anladık. Keşke hayat hep böyle geçseydi ama yanınızda babam gibi biri varsa hayatınız hep aksiyon olurdu.
Ben hamaktayken bile o Tsunami Parçalayanın onarımı için limanda bir şeyler konuşuyordu ve bağırıyordu. İntikam istiyordu ama bu ada sakinlerininde intikam istedigini öğrendik. Çünkü bu kabile'nin yanlızca topraklarına saldırmakla kalmamış birde mabetlerini yakmışlar. Tamam babam'da yakıp yıkmıştı ama mabetleri yıktığını falan duymamıştım. Bunları yapanın saygı duyduğu ya da inandıkları birşey yok mudur ha ? Mesela bizim Nassau'nun toprakları bereketlidir. Bu yüzden sükrediyoruz ama tabiki büyük devletlere göre fakiriz. Büyük devletler zengin olduğu halde halen başkalarının topraklarında gözleri. Biz buraya mecburuz ama onlar değil.
Neyse babamın yanına gittiğimde babam bir kadınla konuşyordu. Adı Kaptan Sidd'miş. Tüylü bir şapka takıyordu mavi gözleri kızıl saçları vardı.Ve çok narin bir yüzü... Yüzüne bakınca keskin zeki dolu bakışlarını görebiliyordunuz. Sanki ruhunuzu okuyormuş gibi. Aynı zamanda vücud dilini çok iyi kullanmayı biliyordu. Kadın kahverengi pantolon altına siyah çizme giymişti. Beyaz gömleğinin üzerinde ki mavi renkli kahverengi düğmeli ceket ise çok havalı duruyordu. Babam onunla hemen meşhur konuşmalarını yapmaya başlamıştı.
"Bakın Kaptan Sidd" diyecekken geğirdi. Kadın buna güldü ama babam aldırış etmeden devam etti. Bu kaba bile olsa kadının babamın karizmasından etkilendiği belliydi. Babam devam etti.
"Bakın Kaptan Sidd miydi adınız Kidd miydi ? Bilmem ama barış diyerek geldiniz ama zaten benim sizinle bir sorunum yoktu belki halkınıza konuşmayı ögretmemişsinizdir. Ona barış değil ittifak denir. Ama söyleyin bana sizle neden ittifak yapayım ki ?
Bunun üzerine babam herşeyi batıracak sanmıştım ama bu sadece bir stratejiydi. Kaptan Sidd ise öyle bir hamle yaptı ki babam yine altın tabancalarına davranmıştı. Çünkü bu güzel kadın cebinden Kraliyet armasını çıkartmıştı. Bu sefer dalga geçme sırası bu güzel kadına geçmişti.
"Ne oldu büyük korsan kaptan Teach korktunuz mu ?" ve küçümseyici sesiyle 'Ama ben bir bayanım sadece' diyerek elindeki bıçağı elmasını yiyen tayfaya fırlattı. Elma adamın elinden uçtu Sidd ise sadece güldü ve gemisine gidiyordu. Eğer istiyorsan benimle Havana'da buluş orada sana ben varken birşey yapamazlar dedi.
Babam ise bu sefer cidden sinirlendi ve bağırdı "Bana kimse birsey yapamaz zaten be" Haaaarr hay bin lanet" diye de ekledi. Ben babama bakıyordum bana dönüp "Ne var git yelkenleri hazırla serdümene söyle yola çıkıyoruz" dedi. Ben içimden sevinç çığlıkları atıyordum çünkü gene bir maceraya çıkıyorduk. Peki benim aklıma takılanlar ne olacaktı ? Kraliyet'in armasını takan bir kadın Kraliyet gemileri tarafından bombalanır mıydı ? Yoksa sadece Kraliyet'te gizli adamları mı vardı. Babama söylediğim zaman babam gizli adamları seçmişti.
Havana meselesi nereden çıkmıştı peki. Yoksa İngilizlerin bir sonraki durağı Havana mıydı ?
Köylüler bizi selamladı ve hafif kapalı bir havada Havanaya doğru ilerledik. Limandan arkamıza baktığımızda Kaptan Sidd bizi selamlıyordu. Babam serdümen ile toplantı yapmaya gitti. Ben ise manzaraya bakmaya dalmıştım. Ben buralari çok sevmiştim kim bilir bu ada takımlarında daha neler neler vardi ? Ama babam sevmiyordu o sadece görevlere odaklanıyor. Gençliğinde yapmıştır kim bilir ?
Ve zaten o Kenwey in işiydi. Kenwey genç atik ve yakışıklı bir denizciydi. En azından babama nazaran. Babam'da karizma var sakallarını kesse deniz kızları ona şarkılar besteler ama kesmiyor. Bu arada Kenwey demişken ilerden top sesleri duyduk. Sonra da Jackdaw'ın pruvasını gördük Pruva'da ki takip toplarından zincirli gülleleri attık. Bunlar sadece gemiyi bir nevi sersemletmek içindi ama buna rağmen İspanyol gemisi battı. Ve Jackdaw hemen bordalama iplerini attı. Bizim tayfa tüfekler ile destek verirken Kenwey ve ekibi halatlarda gemiye doğru sallanıyordu bile. Beş dakikalık bir savaştan sonra gemi ele geçirilecekti.
Ben halen hayran hayran bakıyordum. O arada mürettebat babama haber vermiş olacak ki babam birden yanıma geldi "öyle bakma evlat birgün sende yapacaksın" dedi. Vay be çok sevinmiştim.
Kenwey de zayıf olduğu halde çok güçlüydü. Korsan Kaptanı kıyafeti çalmıştı mavi,kahverengi ve beyazdı. Kapuşon takıyordu savaşırken düşmanlar yüzünü görmüyordu. Çok kıvraktı ve iki tane güçlü Fransız yargı kılıçları vardı.
Hançerleri oku , gizli suikastçı bıçağı birde tek tabancası vardı. Babam bir ara ona Kenwey hatırlatta sana kılıf yapmayı öğreteyim demişti. Üç tane altın tabancasını gösterirken.Borda edilen gemi teslim oldu ve babamda ipten sallanarak diğer gemiye atladı. Borda nasıl yapılır size anlatayım. Gemi toplar ile etkisizleştirildikten sonra gemiye şeytan çarmıhı atılır. Ve halatlar ile çekilerek etkisizleştirilmiş gemiye doğru yanaşılır. Ondan sonra ise cesur yürekler ve yetenekli eller konuşur. Borda yapıldığında kendimi tutamayıp güldüm. Çünkü babam ile Kenwey konuşmaya başlamıştı bile. Babam şöyle dedi ;
"Kenwey seni kunduz açgözlü hergele batık gemiden umduğunu bulamadın mı ?"
Kenwey ise gülerek "Ahh köpekbalığından başka birşey yoktu dost. Kıçımızı zor kurtardık ama bu gemicikte 3000 real olduğunu duydum " dedi.
Babamda güldü ve oradaki bir tayfaya haaarladı adam korktu ve babam güldü.
Ve şöyle dedi "Tamam işini bitirdiğinde Havanaya gel çok işimiz var"Ve bana bakarak "Evlat dümeni çevir rotamiz havana" Tayfa gene çığlıklara boğuldu ve ben altın fildişili dümeni çevirdim.
Bakalım şimdi ne olacaktı ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korsan Talihi
Historical FictionYıllardan 1714 'tür. Bahamaların en önemli toprağı olan Nassau'nun güzel kıyıları korsanların elindeydi. Daha doğrusu tek bir korsan'ın elindeydi. Meşhur Kaptan Edward Teach. Namı diğer Karasakal. Refah ve özgürlük içinde yaşarlarken bir gün Bonovi...