İskele Bereketi

57 8 0
                                    

Hür olmayan bir iskele'nin bereketi olabilir miydi sizce ? Kralları biz ne kadar hürüz diyorsa da halkı isyan içindeydi. Her gün yeni yeni isyanlar , bankalarına yapılan soygunlar , zenginlere yapılan suikastlar... Bitmek bilmiyordu. Bunların haberleri bize gelmiyor mu sanıyorlardı. Gemi Savaşlarında ki başarımız ve Hornigold un yaptığı planları ortaya çıkarınca da Büyük Britanya nın hiçte büyüklüğü kalmamıştı. Şimdi sadece başkalarının özgürlüklerine saldırıp biz onları'da özgür yaptık diyeceklerdi. Bu sanki yeni bir yer keşfettiğinizde oradaki halkı hiçe sayıp burası bizim ve sizi özgürleştireceğiz demekti. Ama Tsunami Parçalayan onların hayallerini'de parçalayacaktı.

Hint Adalarında Crooked adası yakınlarındaydık . Size birazda bu adalardan bahsetmek istiyorum. Bu adalar kimi büyük olmak kimi küçük ve takım olmak üzere takım adalardır ve her birinde birbirinden doğal güzellikler var. Mağaralar, akarsular şelaleler , göller dağlar ve tepeler, geçitler hepsinde durup keşfetmeye çalışsak bu yıllar alırdı. Ama zaten bazı adaları İngilizler çoktan keşfedip askeri üs yapmıştı bile. Ama Bonavista Koyunu asla yapamayacaklardı. Beraberce güzellikle yaşamak varken neden savaş çıkarılır ki . Ama İngiltere ve ona benzer ülkeler durmak bilmiyordu ki. Dünya da ki ilk savaş gemilerini İngilizlerin yaptığını biliyor musunuz ? Kötü olmadan duramıyorlar. Ben bunları düşünürken gözcü'nün bağırdığını duydum. "Sancakta bir gemi vaaaar "!!!

Yatağımdan kalktım alabandayı geçip odalara biraz baktım. Tayfa sakindi sanki onlar gözcüyü duymamış gibiydiler kimileri zaten uyuyordu. Bazıları da kağıt oynuyorlardı. İlerlerken adamlara seslendim

"Hey hadi güverteye babam sizi görürse kızarmış istavritten beter eder" deyip merdivenden güverteye açılan kapağı açtım. Akşamın serinliği ve sakinliği yerini yağmura bırakmıştı . Babam kendi teleskopundan bakıyordu. Tayfa rükbelilere geçmişti bile. Serdümen uyarı ateşi verelim diyordu. Babamda dürbünü indirip
" Ne ateşi haarr bu Kaptan Sidd in bayrağı. Bayrakları tanıyamıyorsan oradan aşağı atla budala" dedi. Ben hafif tebessümle güverteye çıkıp babama selam verdim. Babamda başını sallayıp bana karşılık verdi.

"Hey bak evlat bu Kaptan Sidd in gemisi yanına gidip demir atacağız bir konuşup nereye gitmemiz gerektiğine karar vereceğiz tamam mı ? " dedi. Bende anlaşıldı dedim. Babamla artık korsan işlerinde daha iyiydik. Bu çok güzel birşeydi galiba onun tek varisi olduğumu anladı artık. Ama halen onun gibi olmam için çok uğraşmam gerekiyordu. Serdümen'in yanına gidip ilerde ki geminin yanında demir atacağız dedim ve yavaş yavaş bağırarak yelken kapama emri verdim. Ve tayfa demir attı. Bunlar rutin şeylerdi. Yapabiliyordum ama halen savaşta böyle bir gemiyi idare edemezdim. Belki Jackdaw ı ederdim.
Gemiye yanaştığımız anda Kenwey amca gevezeliğini yapmaya başlamıştı bile. Kenwey gemiden bağırdı.

"Şu şişe burunlu yunuslarla oynamayı bırakıp tam yelken açsanda biraz erken gelseydin Teach" dedi. Babam ise büyük annen bizi çaya davet etti ve 5 bardak içirmeden kaldırmadı dedi. Sonra Kaptan Sidd i gördük onada bir selam çakıp ahoy dedikten sonra babam kenwey amca ve o konuşmaya başladı. Ben yine Kaptan Sidd ile ilgili hayallere dalmıştım. Tayfaya doğru gittim. Ama onları duyabiliyordum. Babam hemen sordu

-Talih seninle olsun Kenwey haberler nedir ? Kenwey amca ise cevap verdi

-Büyük bir gizlilik olsa'da sanırsam birazcık ilerledik " dedi. Bunu deyince babam biraz sinirlendi ve detayları sordu. O sırada Sidd "Detayları öğrenmek istiyorsan Korulu Çamlar Adasına gel orada Yılan Gözünün Gözyaşı geçidi var. Oraya gir ve bir işaret fıseği çak orada tayfamdan adam olacak ve onun uskunasını takip edersen tapınağa ulaşacaksın" dedi.

Bunu der demez babam aniden gemiye doğru dönüp Pupa Yelken diye bağırdı. Bende hemen yardım edip halatları indirin yelkeni açın diye bağırdım. Kenwey amca ve Sidd galiba kestirmeden gideceklerdi. Hazırlık için tabii. Babama hemen Korulu Çamlar adasını ve Yılan Gözünün Gözyaşı geçidini sordum.

Babam ise havaya bakıp "bu havada şansımız var evlat" deyip geçidi ve adayı anlattı. Korulu Çamlar adası bataklığa benzer dar bir bölgede ki yılan şekline benzeyen bir adaymış. Ve efsaneye göre oraya giren küçük gemileri yutuyormuş. Babama "Tsunami Parçalayan büyük baba" dedim. Oda güldü ve son hız emrini verdi.

Gecenin karanlığında havanın soğuğunda Tsunami Parçalayan okyanusta gezintiye çıkan dev bir balina gibiydi. Ben akşam yolculuklarını daha çok seviyorum. Babamda öyle. Yolculuk bir saat sürmüştü tayfa ile sohbet ve biraz iş derken etrafı izlerken babamın yavaşlama emri ile kendimize geldik. İste evlat Korulu Çamlara geldik. Burası sanki bir kum saati şeklindeydi uzun bir dik kum saati gibi. Etrafında batık gemiler vardı. Dürbünden ileri baktığımda ise bir hisar gördüm.

"Baba kuzeyde Hisar var" diye uyaracaktım ki. Babam " O hisar bizim zaten biz Yılan Gözünün Gözyaşından geçerken bizi koruyacaklar dedi. Her zamanki Edward Teach diye düşündükten sonra Serdümene gidip sığ sulara gidiyoruz diye uyariyi verdim. Tsunami Parçalayan sığ sular için değildi. Serdümen gitgide çok yavaşladı ve dümeni sola kırdı. Ve tehlikeli bölgeye doğru girdik.

Babam pruva kısmında etrafa bakıyordu. Etrafta ticaret gemileri olmaya başlamıştı. Bu hayra alamet değildi. Babam dikkatli olmamızı söyledi çünkü bunlar kundak gemileri olabilirlerdi. Yavaş yavaş ilerlerken birinin bize doğru geldigini gördük. İşte bu kundak gemiydi. Hemen yeni silahı denedik. İsmini ejderha nefesi koyduğumuz alev silahını. Babam ve ben ateş diye gürledik. Ve pruva daki takip toplarının üzerinden alevler püskürdü sonrada zincirli gülleler. Sakin hava birden yok oldu ve fırtına çıktı. Babam dümene koştu.

Serdümen ve ben herkesin yerini alması için çabalıyorduk. O arada bazı halatlar boşverdi. Yagmurda koşup onlari bağladık. Babam ise ateş emirleri veriyordu. Gök gürültüsü ve şimşekler adete bir çığlık gibi yansıyordu. En kötüsü hortum bile çıkmıştı. Son kez "ateeeş" diye gürledikten sonra gözcü kancali ipten aşağı inip dev dalgaların geldiğini söyledi. Bu nasıl bir yılan gözyaşısıydı böyle. Hemen savaşı boşverip bağırıp emirler verip gemiyi dalgalara karşı dik şekile getirdik. Çünkü onları mahmuzla karşılamazsanız alabora olursunuz .

Dalgaları yarıp geçip manevralarla ada parçacıklarından kurtulup etrafımıza baktığımızda birsürü geminin batmakta olduğunu gördük .Ve hemen ardından uzaktan top sesleri yankılandı. Bu bizim kalemizdi. Uzaktan gelen gemileri vurmuştu. Bizde sadece tek bir havan topu ateşi açtık ve önümüz artık açıktı. Babam "Amatörler" dedi. Babam ise delirmişti. "Alışıyormuşun evlaaat " diye bağırdı ve tayfaya şarkı emri verdi.

Sonrasında ise tekrar haritaya bakıp ada parçacıklarının etrafından dolaşarak küçük bir boğaza geldik. Oradan geçite geçtiğimizde artık ilerisi okyanustu. Geçit çok dardı ve bu bir mağaraydı. Sarp kayalıklardan geçerken etraf çok sessizleşmişti. Sanki büyülü birşey bizi izliyordu. Babam kamarasına geçmişti. Birşey olursa beni çağır dedi. Bana bu kadar güvenmesi hoşuma gidiyordu. Ama içimde bir ses burayın mistik bir yer olduğunu işaret ediyordu. Çünkü içerisi dar gözüksede girince genişlemişti ve etrafta kayık, kazma araçları görmüştüm ve gölgeler.. Hayırlısı deyip geçidin sol çıkışına dümen kırdırdım. Ama sağ taraf sanki doğru gelmişti. Çok fazla gölge oyunu vardı burada. Ama harita burayı gosteriyordu. Babam yine günce ile ilgili birşeyler yapıyordu. Bende dümeni serdümene verip onun yanına gittim. Babam yine bir not yazıyordu belki anneme mektup belki de bir şifre deniyordur.

Babama bir selam verip konuşmaya başladık. "Baba geçide girmeden olanlar neydi ? Gerçek mi acaba yani Sokolovun Ruhu ? " Babam bir haar çekip
"Ahh evlat Davy Johnson yine rahat durmuyordur abartma boşver dedi.

Ben ise "baba biliyorsun o Davy Johnson değildi" dedim. Babam tam sinirlenecekken tayfadan biri geldi ve "Kaptan üstat Sidd in bahsettiği uskunayı gördük yanında Kenwey de var dedi.

Acilen güverteye çıktık ve Kenweyi Tsunami Parçalayan'da yürürken gördük. Ve hemen hiç boş durmayan ağzı konuşmaya başladı

"Ahhh dostum Teach biliyor musun Tanrı cidden korsanlara özgü bir ada yaratmış işte 1 km ötede kafatası adası. " dedi. Babam ve ben birbirimize baktık ve kafa salladık. O arada babam

"Hey Kenwey nedense sana ceza vermek istedim git filikaları temizle dedi"

Kenwey şaşkına dönmüşken tayfa ve bizler güldük. Ve kafatası adasına doğru ilerledik. Bakalım ne olacaktı. İskelenin bereketini koruyabilecek miydik ?

Korsan TalihiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin