Bir Kadın Ne Kadar Zeki İse

81 8 0
                                    

Kaptan Sidd asıl adı Mary Read. Korsanlığa adım atacağı daha küçükken belliymiş. Çünkü babası korsanmış ama maalesef devlet korsanları tarafından öldürülmüş. Devlet korsanları hukümet adına çalışan denizleri adlarıyla kirleten onursuz insanlardır demişti babam. Bir kukla gibidirler, savaşmak ve yaşamak için bir idealleri yoktur. Herneyse babası öldürülünce annesi ile evden eve hizmetçi olarak çalışmaya başlamışlar.

Ama bu onun tarzı değildi. İçinde bir yerden gelen o erkeksiliği atamıyormuş. Babasının yokluğunda ise onları koruyacak kollayacak birileri olmadığı için gittikleri heryerden kovulmuşlar. Sidd ise o gün anlamış. İnsanlar seni anlamıyorsa onları kullanacaksın. Sidd kız ve kimsesiz diye heryerden kovulunca oda erkek kılığına girmiş ve bir gemide tayfa olarak işe başlamış. Babasını öldüren korsandan intikam'da almak isteyen Sidd tayfanın aralarına kaynadıktan sonra giderek korsanlığa alışmış ve gemide Kaptan'a birden süpriz yaparak kamarada başbaşa kaldıklarında kız olduğunu açıklamış. Ve dişiliğini kullanıp kaptanı kendi gemisinden attırmış.

Tabi bunlar böyle hemen olmamış yavaş yavaş. Ve sonra ise o gemiyle şimdiki kullandığı Aquilla gemisini ele geçirmiş. Yani kimin gemisi ? Babasını öldüren Devlet Korsanının. Hatta üç saat süren savaşın ve bordanın sonunda Sidd adamın kafasını koparıp geminin pruvasına asmış ve karayiplerde öyle dolaşmış. Bazı kişiler bu yüzden Sidd'den korkar. Ama o bir kız kaptan deyip onu tiye alanlarda olmuş. Yani İngiltere gibi. Ama tabii Sidd işbirliği gücünü kullanarak büyük devletlerin korumasını her seferinde alabilmiş. Şimdi ise Fransa ile işbirliği yapıyorduk.

Kaptan Sidd karşımda kırmızı bandanasından sarkan hafif uzun saçları ,gözündeki siyah boya ,küçük burnu ve çok güzel bir şekilli çene ile karşımda duruyordu. Kahverengi kostüm takımıyla Fransız elçisine birşey anlatıyordu. Zayıf ince vucüduyla bir yılan gibiydi , utanmasam ona aşık olacaktım. Saçları gariptir ki hafif kızıl ve siyahtı boyu çok uzun değildi ama kısada değildi.

Birden babamın bağırtısıyla kendime geldim. Ses mağaranın içinde yankılanmıştı. Evet halen bu mağaraların içerisindeydik. Fransız gemileri bölgeyi abluka altına almıştı ve içeride bizle görüşüyorlardı. Albay Cornwey denilen adam hazineyi tuzak olarak kullanalım demişti. Yani Akdeniz kıyılarına gidip bir köle taciri gemisini çalıp içini bu hazineler ile dolduracaktık. Hazineleri doldurduktan sonra oradaki İngiliz kalesinin oraya çekecektik yemimizi. Etrafta gemide hazine olduğunu yayacaktık. Yanımıza bir ulak alıp altınlar ile yakaladığımız Ben Hornigold'un tayfasını İngiltereye teslim edecektik. Babam ise bu planı sevmeyip "Geleceklerini nereden biliyorsunuz ? " demişti. Kaptan Sidd ise zekice düşünerek " Hem Akdeniz sularında tehlike çok büyüktür birsürü ülkenin durak noktası " dedi. Ama Kenwey olaya dahil olarak " Köle Taciri gemileri Akdeniz'den başka bir yere gitmez. Çünkü köleleri Afrikaya satıyorlar" demişti. Serdümeni bir afrikalıydı ve bu işleri iyi bilirdi.

Babam ise fark edilirsek ticaret rolü oynarız demişti. Fransızlar ise hazinede ki İngilizlere ait planları alıp planları bir ulak gemisi ile İngiltereye yollamaya hazırlanıyordu. Yani devamını isityorsanız Akdenize inin mesajı verilecekti. Bunun üzerine bizim rotamız Akdenize doğru çizilmişti. Birgün mağaralarda dinlendikten sonra sabah yola çıktık.

Kaptan Sidd Kenwey amca ve biz denizlerin üç silahşörleri gibiydik. Biraz ilerlediğimizde gemi savaşlarının olduğunu gördük. Farklı milletler birbirlerinin ganimetlerini çalma peşindeydiler. Bu hep rast gelinebilecek birşeydi. Ganimet ganimettir. Akdeniz Atlas okyanusu gibi değildi. İki saatlik yolun ardından Cebeli Tarık'tan girdiğimiz anda sanki imkanların kokusunu almıştım. Güzel bir iklim, güzel bir ticaret yolu ve güzel kullanılacak üsler ya da daha fazlası. Fazla büyük gemiler yoktu. Sadece Osmanlı denilen bir imparatorluğun fırkateynleri vardı. Her tarafta köle taciri gemilerini arıyorduk. Kenwey batıya Sidd doğuya gidiyordu. Biz ise Afrikaya doğru ilerliyorduk. Plan şuydu bir köle taciri gemisi bordalayacaktik ama batırmayacaktık . Sonra onu İngiltere açıklarına çekecektik ve içine Kraliyetin hazinesini ve planları koyacaktık.

Eğer bir İngiliz kalyonu ya da gemisi (Şahsen Hornigold un filosu olacağına adım gibi eminim) Onu bordalarsa işte o zaman Kraliyet hazinesi su yüzüne çıkacaktı. Ingiltere bizim hazinemizin bu gemide ne işi var ve neden onu bordaladınız diyerek soruşturma başlatacak ve biz de herseyi anlatacağız. Hornigold kendini savunamayacak ve Fransa gibi ülkeler Ingiltereye karşı savaşacaktı.

Hava sakindi ama sıcaktı. Sıcak, t-shirtlerimizi uzerimize yapıştırıyordu. Dalga bile olmayan denizde yelken açmıştık ki aniden birşey oldu. Babafingo da ki gözcü bağırdı. " Gemi göründü" Babam bir tahtayı bıçağı ile yontuyordu. Ben güvertede oturyordum. Gözcüyü duyunca hemen doğrulduk ve dürbünden baktık. Orta büyüklükte ki bir gemi Trablusgarb'a doğru gidiyordu. Babam bağırmaya başlamıştı "Adamlar toplara bana herşeyi verin ama batırmayın fazla zarar vereni yelkenlere bağlarım hadi hadi" diye bağırıyordu.

Pruva kısmına koştum gemiye baktım. Gemi birazcık hızlıydı. Hızını alçatmamız için geminin kürek kısmına vurmamız gerekiyordu. Babama koştum

"Zincirli gülleleri kürek kısmına vuralım. Bu gemi bir köle gemisi. Kesin kölelere kürek çektiriyorlardır" . Dedim. Babamda benim kafamı okşayarak "Böylelikle yavaşlarlar" dedi. Babam ile ben "ikaz atışı ateş " dedik. Pruvadan birbirine bağlanmış üç adet zincirli gülle geminin direklerine çarptı. Bunun üzerine köle gemisi kıç tarafından bize iki adet top atışı yaptı. Bu gemimizi biraz gıdıkladı. Babam full yelken dedi. Gemiye doğru bir kabus gibi hızla ilerlerken tayfa şarkı söylemeye başladı.

"Şimdi teslim olun biz denizci olmaya mecburuz ,şimdi teslim olun tüm denizler adına. Bize tüm limanlar mübah olmaya başladığında dicekler ki onlardan korkuyoruz anladınız mı ha biz yelken açarız kadar yolun sonuna hazır mısınız elimizde yem olmayaa "

Ve top sesleri başlamıştı. Topların gümlemesiyle sanki gemide kayma oluyordu. Gülleler özel yapımdı. Ve iki atışla bu köle gemisi su almaya başlamıştı. Gemiye şeytan çarmıhı ve halatları attığımızda karşılık bile veremediler. Ama Kaptan sanki yürek yemişti gemilerine çıktığımızda Kaptan bize çakmaklı tabancasını doğrultmuştu. Diğer tayfa ve köleler kesinlikle korkmuştu. Kölelerin bazıları serbest kaldı bazıları Tsunami parçalayan tayfası oldu. Silah çeken Kaptana ise babam yanına kadar sokuldu ve onun bildiğiniz saçını okşayıp " Her şey geçti sakin ol dedi. Sonrada tabii bayıltıp arkasından güldü. Köle gemisini Serdümen aldı ve Sidd ile Kenwey ile buluşacağımız noktaya getirdi. Üstat Sidd "Gemiyi sizin bulmanıza neden şasırmadım acaba ?" Diye sorunca Kenwey amca "Onda korsan talihi var " dedi. Babam güldü ve "Ahoy sana Kenwey şimdi git ve o korsan talihin ile yem ol bakalım köle gemisi ile Rodos açıklarında balık falan avlarsın artık" dedi. Kenwey ise "Bu olta gibi parmaklarla herşey mübah dost " dedi.

Ve aniden Kaptan Sidd bizim gemimize gelerek birşey konuşmak istediğini söyledi. Bakalım plan güzelce ilerliyecek miydi ve acaba Kaptan Sidd ne konuşacaktı ?

Korsan TalihiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin