Babam mükemmel bir planla ve hırsla Kaleyi ele geçirip o bölgede ki Kraliyet gemilerini infilak etmişti. Hatta sırf oradan geçiyor diye bazı gemileri batırmıştı. Bir kaleye daha kara bayrağını çekmişti. Edward Teach ölümden bile korkmayan birisiydi ona bir gemi verin yapamayacağı şey yoktu. Bu haberi duyan Charles Vane ve İngiliz Kraliyet donanması ise geri çekilip af çıkarma yasası verdiler. Kraliyete dönüp donanmaya katılan korsanları affedeceklerdi. Babamda şöyle dedi
"Affınızı kıçınıza sokun benim affedilecek birşeyim yok hayatımı yaşıyorum ben be"
Kale'de keyif süren Kenwey ise ona katılarak
"Hayat yaşamak için vardır dost" deyip gülmeye başlıyorlardı.Babam orayı kendine üs yapıp biraz geliştirmişti. Kendini yeniden kaptırıyor gibiydi. Ama ona sıradan geliyordu sadece korsanlıkta sıradan bir gün daha diyordu. Ama hep korsan olamazdı. Babam eve Nassau ya dönünce annem ona tavır aldı. Ama babam daha beter kızdı kendimizi güvence altına almalıyız diyordu haklıydı. Günler sonra bir ulak gemisi geldi. Kenwey amca kendi başına hazine aramaya gitti. Karayiplerde batan bir ticaret gemisi varmış dalış çanı alıp oraya gidecekmiş. Babam ilgilenmedi ama işe yarar birşey bulursan bizede getir dedi. Mesela ilaç gibi..
Çünkü bu aralar hastalıklar artmıştı ve devletlerin yardım edeceğini sanmıyorum. Ama biz yine mutlu mesut yaşarken ve bu zaferlerin etkisiyle huzurla yaşayacağız derken Ulak gemisi olayı patladı, çok konuşuluyordu. İçindekileri daha önce hiç buralarda görmemiştik. Gemiden inen kız elçi "Barış barış " diyordu. Babam hemen "Barış isteyenleri çok gördük" dedi. Mağduruz dediler ve Kroken adasına gelirseniz görürsünüz deyip gittiler. Etraftakiler bırakın şunları hadi tavernaya balıkta tuttuk mahsüllerde var diyorlardı. Ama babam düşüncelere dalmıştı bile.
Akşam olunca cidden bütün Nassau çok eğlendik. Bu tatlı rüzgarların altında tavernalarda yemek yedik , şarkılar ve sohbetler . Burası bize yetiyordu ama babamın aklına birşey takılmıştı. O yemedi içmedi ve Kenwey amcaya bir mektup yollamış. 'Batık gemi nasıl gitti herneyse bulduğun ile Kroken adasına gel 'diye. Yani anlaşılan bize yine yol görünecekti. Babam bu sefer izin vermedi ama ben yinede zorla gittim annem ile vedalaşıp ertesi sabah Tsunami Parçalayan ile bu sefer batı Hint okyanusuna doğru yol alacaktık.
Sabah oldu vedalaşıp yavaş yavaş gemiye gidiyorduk . Babam köylülerle birşey konuştu ve nihayet gemiye bindi. Pusulasına baktı ve "Tüm yelkenler fora" emri verdi. Ardından ben tayfaya yardım etmek için güverteye atladım. O halen "hızlı hızlı" diyordu. Bu iş hemen bitsin istiyordu galiba.
Bakalım yolda bizi ne karşılayacaktı.
Denize açıldıktan sonra dümeni serdümene bırakmıştık. Babam ve ben bir şeyler yeyip içiyorduk. Yola çıkalı iki saat olmuştu bugün akşam çok güzeldi. Şarkılar söyleniyor rüzgar tatlı tatlı esiyordu. Babam sana bir şey göstereceğim demişti. Biraz sonra "Alama Kürek" dedik ve gemi yavaş yavaş ruzgarın azalması ile durdu. Babam ile tam oturup bir şey konuşacaktık ki yukarıdan bir ses duyuldu "Belirsiz gelen atışşş"
Yukarı çıktığımızda tahtalar havada uçuşuyordu top sesleri yankılanıyordu. Geminin küçük bir bölümü yanmıştı. Ne oluyor diye sorduğumuzda babam biliyordum dedi ve dümene geçti. Yelkenli iplerini gerin , topları yükleyin hazırlan hazırlaan ! Sen üst güverteye çık tüfeği al sen ortada kal gibisinden emirler veriyordu. Ağır hasar alıyorduk.
Babam ihanete uğradığımızı düşünüyordu ama aslında öyle bir şey değildi. Bunlar beyaz bayraklı gemiydi. Yani hangi donanmadan olduğu belli değil. Ama kimin emri idi belliydi Charles Vane ve adamlarının. Ve tam ateş edecektik ki bir fedai gemi bize koçbaşı yaptı. Bildiğiniz içinde yanan fıçıların olduğu bir gemiydi. Mahmuzu ile Tsunami Parçalayan'ın sancak tarafına vurdu. Vurduğu anda geminin ön tarafı patladı.
Hepimiz dağılmıştık. Kendime geldiğimde etraf karışmıştı ve koçbaşı yüzünden tam kendimize gelemeden birkaç gemi atışı duyduk. Yeniden bize ateş açıldı sandık ama etrafa baktığımızda bir büyük gemi ve arkasında üç tane geminin olduğunu gördük. Koçbaşı bizden çekilince içindeki adamları öldürmek kaldı.
Babam çok uzun ve iriydi bir vurduğu bir daha kalkamıyordu. Ve cüssesine rağmen hızlıydı. İlk kez babamı savaşırken görmüştüm ve aynı zamanda korkmuştum. Ama korkulacak birşeyin olmadığını babamın üç kişiyi on saniyede öldürdüğünde anladım. İlk gelen saldırıyı kılıcı ile durdurdu sağdaki adama ise elinin tersiyle ters tokat attı o arada kılıcını çekti diğer eliyle adamı deşti. Şöyle dedi "Haha çift kılıç avantajı" Boşta kalan eliyle arkasında olanı görmediği halde ters bir hamle vurarak onun karnını deşti ve sonuncuyu ise koşarken ayağına tekme attı , adam dizini tutup diz çöktüğü anda kafasını tutup boğazını kesti. Ardından meşhur üçlü tabancalarını çıkarttı ve koçbaşının olduğu yere seri olarak üç kere ateş etti. Her atışta ayrı bir hareket. Daha sonra koşmaya başlayıp kaya gibi omuzuyla bir kaç adama vurdu onları gemiden düşürdü. Tam o sırada babamın arkasından iki adam geldi. Babamı tuttular ve ellerini hareketsiz bırakmaya çalıştılar. Ama babam resmen gürleyip iki kolunda ki adamları havaya kaldırdı ve denize doğru attı. Vay Canına ! Adamların arkasından bağırdı "Bu öküzü yıkabileceğinizi mi sandınız ha "
Bu arada etrafında kıyamet kopuyordu. Kimin kime vurduğu belli değil sadece kılıç ve patlama sesleri. Nasıl yapabiliyorlardı böyle ?
Koçbaşının oradaki fıçı çakmaklı tabancanın ateşi ile tutuşmuştu ve sonunda patladı. Gemi bizden sarsıntı ile ayrıldı. Ayrıldığı anda babam "ateeeeşşş " diye bağırdı. Beş cm lik mesafeden yirmi bir top gümledi. Çok yakın olduğu için bizde savrulduk. Tabii ki de gemide ki herkes güverteye savaşmaya gelmemişti. Onların hepsinin bir zamanı vardır. Onların sayesinde diğer gemi batmıştı. Yardıma gelen gemiler ise beyaz bayraklıyı kaçırmış ve bizim yanımıza gelmişlerdi. Yanımızda ki gemi tam okyanusu boyladığında yanımızda durup bize bakarak
"Yardım İster Misiniz ? " dediler. Bunlar Nassau ya gelenlerdi. Babam ve ben bir süre bakıştık ve bize Kroken adasının yolunun düştüğünü anladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korsan Talihi
HistoryczneYıllardan 1714 'tür. Bahamaların en önemli toprağı olan Nassau'nun güzel kıyıları korsanların elindeydi. Daha doğrusu tek bir korsan'ın elindeydi. Meşhur Kaptan Edward Teach. Namı diğer Karasakal. Refah ve özgürlük içinde yaşarlarken bir gün Bonovi...