"Galiba öldürmek istedikleri kişiyi biliyorum..."

119 10 0
                                    

"Bitir artık şunu Lea! Bana karşı koyamazsın!"

Kadının sözleri zihnine emir verir gibi delip geçerken Lea kalan son iradesini oğlanı öldürmemek için kullanıyordu.

Bir yolu olmalı, diye geçirdi içinden, her zaman bir yolu vardır.

Ash artık konuşmuyordu. Lea onu suçlayamazdı, oğlan son nefeslerini konuşmaya harcayamazdı. Lea peri güçleri olmadan bir kişiyi boğabilecek kadar güçlü olduğunun farkında değildi.

"Lütfen" diyebildi sınırlı iradesiyle, "Bana bunu yaptırma"

Kız konuşurken açılmayan ağzının arasından dişlerini sıkarak kadına döndü. Varis güçlerinin bile bu durumda kadının kontrolünün altında olması dayanılmaz bir durumdu.

Bir yolu olmalı, bir yolu olmalı diye tekrarladı saniyeler geçmek bilmezken. Gözü boş odada geziniyor fakat kullanabileceği hiçbir şey yoktu. Olsa bile Lea dilini bile zor hareket ettiriyordu.

"Pişman olacaksın" diyebildi son kez. Kafası hareket etmese bile kadının pis gülüşüne alev fışkıran gözlerle baktı.

Son bir çaresi kalmıştı aslında. Periler alemindeki her soylu ailenin olduğu gibi Vera ailesinin de varisi güçlerinden vazgeçerek içindeki ejderhayı bir seferliğine çıkarabilirdi. Ne yazık ki bunu şu an yaparsa Ash bir yana kalsın tüm otel havaya uçardı.

Çaresizdi. Umutsuzluğu vücudunun her santiminde hissediyordu. Elleri artık kontrol edemeyeceği bir sertlikle Ash'i boğmaya çalışırken bir gümbür koptu. Koridordan gelen gürültü onu rahatlatmalı mı yoksa daha mı korkutmalıydı bilemedi. Yanındaki kadın ve adam de endişelendiği zaman bir nebze gelenin Carmen veya Dimitri olabileceğini düşündü, fakat onların enerjisini hissedemiyordu.

Kapı kırılarak geriye savrulduğunda tam olarak adamın suratına çarparak onu birkaç saniyeliğine geriye fırlattı. Kadın ise göz açıp kapayıncaya kadar odanın diğer tarafına ilişmiş, ellerinden çıkan mor kıvılcımlarla tehditkâr görünmeye çalışıyordu.

Kadının Lea'nın üzerindeki etkisi sarsılmış olacaktı ki kız ellerini Ash'in boğazından çekebildi. Üzerinden kamyonet geçmişçesine yorgun hissediyordu. Bedeninin kontrol edilmesine engel olmaya çalışırken sandığından daha çok enerji harcamıştı.

Odadaki toz bulutu yavaşça incelmeye başladığında Lea kapının ardında duran siluete baktı. Uzunca boylu, sarışın ve yapılı vücuduyla o an son olarak beklediği kişi kapıda duruyordu. Oğlan toz bulutunun içinden tehditkâr bir biçimde kadının üzerine yürüdü. Kadın ona bir lanet savurmayı denedi fakat oğlanın ilahi derisinden sekip kayboldu.

Isaac, diye fısıldadı kız.

Oğlan kıza kısa bir bakış attı fakat yüzünde her zamanki sevecenliğinden iz yoktu. Aksine gözlerinde insanı sadece bakınca bile korkutan bir öfke vardı.

"İlahi kimseler tarafından suçlu bulundun Cadı" dedi Isaac'in sesine benzemeyen bir ses, yine de oğlanın ağzından çıkıyordu. Ses odada yankılanıp herkesin zihnine işledi.

"Cennet ateşiyle yok ol." dedi oldukça soğuk bir şekilde ve bir böcek öldürüyor gibi kadını saniyeler içinde bir kül yığınına çevirdi.

Lea oğlanı bu derece kızdıran şeyin ne olduğunu bilmiyordu fakat şu an odaklandığı şey Ash'in kollarındaki kelepçeleri çıkarmaktı.

"Tanrı aşkına birisi bana ne olduğunu anlatabilir mi?" dedi başka bir tanıdık ses, Lea arkasını döndüğünde bir sürprizle daha karşılaştı.

"William?" dedi şaşırarak, "Senin burada ne işin var peki?"

Oğlan tozun içinden çıktığında Lea Astrid'in elinde tuttuğu bebeği gördü. William'ın kucağında kalmış, ağlıyordu.

Doğaüstü Oda ArkadaşlarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin