Bir kaç saniye gibi geçen üç günden sonra Lea nihayet turnuva anahtarını almıştı. Bu anahtar onu ve arkadaşlarını turnuva alanına sihirle götürmek için tasarlanmıştı ve bir gün önce konseyden aldıkları izinle Lea'nın arkadaşları da turnuvada onu eşlik etme iznini almıştı. Zaten diğer perilerden aylarca veto yiyen Lea ise bu isteğiyle iyice hedef tahtasına dönmüştü.
Kafasındaki bu düşüncelerden sıyrılıp oturma odasında arkadaşlarını beklemeye koyuldu. Lea her şeyi sihirle halletmek için bundan daha iyi bir zaman olamayacağı için çanta bile hazırlamamıştı.
Aşağıya inen ilk kişi Carmen olmuştu. Hala saçlarıyla uğraşıyor, hacmini beğenmeyip büyü üstüne büyü yapıyordu.
"Yeni saç büyüleri öğrenmem lazım, bunlar çok demode oldu."
Lea güldü, nitekim cevap verecek bir şey bulamadı.
Ash büyükçe iki bavulu taşırken kan ter içinde kalmıştı, Lea'yı görünce biraz rahatlayıp bavulları bir kenara bıraktı.
"Gerçekten bu kadar eşya almamız gerekiyor muydu?" Ash mızmızlandı,
"Bizzat kraliçenin kendisi bizi davet etti, şüpheli bir şekilde. Bir kraliçenin önüne eşofmanla çıkmayı düşünmüyorsun değil mi Ash?"
Ash Carmen'e korku dolu gözlerle bakarken Carmen yineledi,
"DÜŞÜNMÜYORSUN DEĞİL Mİ ASH?"
Ash kafasını hayır anlamında sallarken Lea gülme krizine girdi.
"Gerçi evet, ben bile peri kraliçesiyle hiç tanışmadım, aslında saray dışından kimsenin tanıştığını düşünmüyorum."
"E o zaman, bizi çağırmasının bir nedeni olmalı değil mi?" diye sordu Ash,
"Bir kere de pozitif bir şey düşünün, ne dersiniz?"
Aşağıya inen Dimitri'ydi. Yanında her zaman taşıdığı siyah sırt çantasıyla gelmişti.
"Evet, hadi hazırsak gidelim" dedi Lea, gerginliğini saklamaya çalışıyordu. Herkes onayladıktan sonra anahtarı çıkardı.
"Herkes elini elimin üstüne koysun, yolculuk biraz ağır geçebilir."
Herkes biraz tereddütlü olsa da ellerini Lea'nın elinin üstüne koydular.
Bir kaç saniyelik bir sessizlikte sonra bedenleri büküldü, midelerine bir saniyelik korkunç bir ağrı saplandı fakat göz açıp kapayana kadar kendilerini bir odada buldular. Geleneksel bir şekilde dekore edilmiş, mum ışıkları ile aydınlatılan, hafif tütsü aromalı bir odaya geldiler.
Lea evlerine gideceklerini düşünmüştü fakat burasının malikane olmadığı açıkça belliydi. Merakla odanın kapısına yönelip kapıyı açmaya çalıştı fakat kilitliydi.
"Ne oluyor?" diye sordu merakla,
"Ne olacak, herhangi bir şeye dokunduğumuzda başımıza bir şey gelmediği oldu mu hiç?" dedi Carmen bıkkın bir şekilde. Çantasını bir kenara fırlatıp odada bağırmaya başladı.
"BU SEFER NE VAR? CANAVARLAR? ŞEYTANLAR? ESKİ SEVGİLİ FALAN? NE VARSA HEMEN GELSİN DE HALLEDELİM, İŞİMİZ VAR DA BİRAZ!"
Lea başına giren ağrıyla uğraşıyordu ki herkes zihninde oldukça tiz fakat rahatlatıcı bir ses duydu.
"Verdiğim rahatsızlıktan dolayı üzgünüm, genç periler."
Herkes sesin nereden geldiğini anlamaya çalışırken kadın tekrar konuştu,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğaüstü Oda Arkadaşlarım
FantasyPeriler aleminden kaçtıktan sonra sonunda normal bir hayat yaşama fırsatı bulan Leah, kazandığı üniversitenin öğrenci evindeki oda arkadaşlarının pek de normal olmadığını keşfettiğinde bu yılın oldukça farklı geçeceğini anlamıştır. Birbirlerinin doğ...