"Ne yapıyorsunuz siz burada?"
William'ın kendilerini hatırlamasına şaşıran ikili öylece kalakaldı.
"Sen..." dedi Lea sessizce, "Sen bizi hatırlıyor musun?"
William kafası karışmış gibi bir ifade takındı. "Garip bir şeyler oldu, ben de anlamadım. Sizin kim olduğunuzu biliyorum ama son dört beş haftayı düşündükçe başıma korkunç bir ağrı giriyor."
"Konsey bundan hiç mutlu olmayacak." dedi Dimitri.
"İlk defa hafızasını silemedikleri birisini görüyorum." dedi Lea ne yapacaklarını düşünürken.
"Bir saniye bir saniye, konsey ne? Kim kimin hafızasını siliyor? Siz neredeydiniz bu kadar zaman boyunca?"
Lea William'ın sorularının daha tehlikeli bir hal almasını beklemeden elini havada daire şeklinde gezdirip parmağını şıklattı.
William olduğu yerde dona kaldı. Dimitri Lea'nın güçlerinin gittikçe daha komplike bir hal aldığını gördükçe daha da hayran kalıyordu.
"Carmen ve Ash'e haber verelim, en azından ne yapacağımıza karar verene kadar burada kalmanın ve konseyin bizi sürmemesinin bir yolunu bulmamız lazım."
Dimitri kafasını sallayıp vampir hızıyla bodrumdan ayrıldı. Lea olduğu yerde donakalmış zavallı William'a bakıyordu. İşaret ve orta parmağını oğlanın sağ şakağına yerleştirdi. Gözlerini kapadı ve William'ın hatırlarına ulaşmaya çalıştı.
William'ın hatırları çok bulanıktı. Dörtlü ortadan kaybolduğunda bebek ile ne yapacağını bilememiş, tanrıya şükür ki kimseyle konuşmamıştı. Daha sonra anılarının arasında konsey kıyafetlerinden tanıdığı iki kişi belirdi. Konsey geldiğinde bebek uyuyordu ve gelenler onu fark etmedi. Konseyin sihrinden sonra oğlan biraz sarhoş gibi hissetmiş nitekim hafızası silinmemişti.
Dimitri diğerlerini alıp geri döndüğünde Lea William'ın başından ellerini çekti. "Hafızası silinmemiş, ne yapacağız?"
"Neden böyle bir şey oldu? Lütfen bana William'ın da ölümlü olmadığını söylemeyin. Bu kampüste bir tane daha yaratığa katlanamam."
Lea yapması gereken şeyin farkındaydı, nitekim buna cesareti yoktu.
Hepsi ne yapacaklarını düşünürken bulundukları bodrum sallanmaya başladı. İlk başta deprem olduğunu düşündüler, ardından odanın içi yeni açmaya başlayan gül kokusuna boğuldu, neredeyse bir çiçek tarlasında olduklarına yemin edebilirlerdi. Bir ışık huzmesi parladı ve karşılarında pek de yabancı olmadıkları bir siluet ile karşılaştılar.
Perilerin kraliçesi.
Lea istemsizce saygı duruşuna geçti. Diğerleri olayı anlamaya çalışıyordu. Kraliçe normalde göründüğünden daha sakin görünüyordu. Hatta yüzünde belirgin bir mutluluk vardı.
"Leanna, seninle özel olarak konuşabilir miyim?"
Kraliçenin ses tonu hepsinin zihninde yankılanırken Lea arkadaşlarına bir bakış attı. Hepsi kafalarıyla onaylayıp odadan ayrıldıklarında genç peri biraz korku biraz da hayranlık içindeydi.
"Turnuvada olanlar adına özür dilerim, bir yanlış anlaşılmaydı."
Elbisesinin bodrumun zeminine süründüğünde kirlenen kısmına kaydı gözleri kraliçenin, derin bir nefes alıp devam etti.
"Turnuvadaki performansın göz alıcıydı. Daha önce kimse karşısında olan rakipleri korumaya tenezzül etmemişti. Elbette bir perinin yapacağı bir şey değildi fakat senin zaten bu kriterlere uymadığın aşikar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğaüstü Oda Arkadaşlarım
FantasyPeriler aleminden kaçtıktan sonra sonunda normal bir hayat yaşama fırsatı bulan Leah, kazandığı üniversitenin öğrenci evindeki oda arkadaşlarının pek de normal olmadığını keşfettiğinde bu yılın oldukça farklı geçeceğini anlamıştır. Birbirlerinin doğ...