20.08.19
"Sevgili Günlük,
Eğer soracak olursan kendimi sana yazdığımdam beri daha az çaresiz, yalnız ve mutsuz hissediyorum. Bir şey anladım ben günlük gerçi sana yazdığım her gün farklı bir şey anlıyorum. Bugün sana 'ev' kavramından bahsetmek istiyorum. Sence ev nedir sevgili günlük? Ev, sadece beyaz dört duvar, içinde odalar ve tepesinde bir çatı olan nesne midir? Ben cevap vereyim sevgili günlük hayır değildir. Ev, gökyüzü gibi olmalıdır yani rahat, huzurlu, sanki bulutların üstündeymişsin gibi. Eğer böyle hissetirmiyorsa zaten bir terslik var demektir. Ev, yüreğimizdir, hayata karşı kuşandığımız zırh, gözyaşlarımızı sakladığımız kutu ve mutsuluğumuza avuntudur. İnsan önce gökyüzünü sonra hayata karşı adeta bir kılıç olan yüreğini ondan sonra evini bulmalıdır. Eğer bunlar tamamsa sen de tamamsın ve gökyüzünle, barışık olduğun gözyaşlarınla, yüreğinle, evinle hayata karşı olan savaşa girip kazanabilirsin.
Ama asıl önemlisi bu savaşta kazanmak değildir önemli olan bu savaşa girebilecek kadar güçlü olmaktır. Zaten bu savaşı kazanamazsan bile sana çok şey öğretmiş olcaktır mesela evinin yolunu gösterecek sana ya da gözyaşlarını sileceğin mendili.
Sevgili günlük,
'EVİN NEREDEYSE, SAVAŞ ALANIN ORASIDIR. VE EĞER SAVAŞMAYA GÜCÜN VARSA EVİNİN YOLUNU ASLA KAYBETMEZSİN.' Ve evinin yolu aynı zamanda senin zafer yolundur.
Yarın görüşürüz sevgili günlüğüm."ÖZGÜN AYAZ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutsuzluk Günlüğü
Teen FictionÇok mutsuzum çok! Ağladım, ağlamaklar yetmedi. O anı yaşadıkça biraz daha akıyor gözyaşlarım. Hem güldüm hem ağladım. Hep terkettiler peki neden? Neden meydanı boş bıraktı mesela dizideki kız? Veya dizideki oğlan niye 'Gitme seni seviyorum' diyemedi...