Giriş

36.3K 756 121
                                    

Yazarınızdan siz sevgili okuyucularına küçük bir not.

Bu hikaye ne Sahra ve Rüzgâr'ın aşkı ne de Serhat ve Dilan'nın bu hikaye gönülüne hiç aşk düşmemiş Filiz öğretmen ile nefrettin ateşi için sönmeyen Asaf Ateş'in hikayesi.

Belkide onlar bu zoraki evliliğin en güzel aşıkları olacaklardı ya da birbirlerinden ömür boyu nefret edeceklerdi. Bilinmez ama aşk girmeye başlamıştı kanlarına kim engel olacaktı, hastalık gibi bedenlerine yayılmasına..

Kardeşine iyi geleceğini düşünerek kıza kız istemişti aşiret ağası, yapacağına pişman mi? Olur yoksa sevinç mi duyar bunu bize sayfalar gösterecek.

Okuduğunuz tüm töre kitapları unuttun çünkü töreye baş tutan Sahra Verda ve Fırat Rüzgâr'dan sonra Asaf Ateş ve Filiz geliyor..

Filiz bilinmeyen topraklara sürgün olmayı dilerdi Ateş'e Sürgün olmaktansa. Ateş ise alevleriyle yanması dilerdi Sürgünlerini atmış bir Filiz'i içinde büyütmek yerine..

Nefrete aşk bulaştıranların! Sevdayı iliklerine kadar yaşayanların hikayesi bu!

İçinde biraz sizi barındırıyor, birazda bizi ama en çokta Filiz ile Ateş'i...

Keyifle okuyun çünkü ben hep keyifle yazacağım, Çöl Rüzgâr'ın en büyük rakibi Ateş'e Sürgün sizlerle...

Sevgilerimle
Niz..

***
Perdeden sızan incecik güneş ışığı gözünü almıştı, gözlerini açmak istemesede açmış ve görmeye zorlamıştı. Gelen ışık daha fazla canını acıtmaması için elini kaldırmış ve o sıra parmağında takılı olan kelepçeyi görmüştü. Güneş değildi artık canını acıtan parmağındaki pahalı yüzüktü, adettendir diye nişanda takmıştı Hatun hanım. Saygı geriye arada ziyaretlerine gitmişti Filiz, Hanzade ailesi saygın ve hoş bir aileydi. Kendisi pek olmasada bu şehirde her genç kızın hayali bile sayılabilirlerdi. Filiz hep mütevazı olmuştu ve evlenmeyi düşünmüştü ama kendisi gibi bir öğretmen olur sanmıştı. Hayallerindeki gibi öğretmenle evlenmek yerine şimdi soylu bir ailenin oğluyla evleniyordu üstelik şehrin en büyük aşiretlerinden biri.

Aslında Filiz öğretmen, geçen onca zamanda alışmıştı aileye. Belki Sahra'nın oluşu ya da kardeşinin aşkı bilinmezdi, diğer yanda ise üçüzlerdi onu konağa alıştıran. Tuhaf bir bağı vardı onlarla sanki yıllardır, bu aileleydi doğumlarında dahi onlarlaymış gibi his veriyordu. Yavaşça yatakta oturur hale geldiğinde parmağındaki yüzüğü her sabah baktığı gibi bakmış çıkarıp atmak istemişti.

Bugün ayrı bir nefret vardı yüzüğüne son gecesiydi baba ocağında. Hiç sevmediği, katlanabileceğini dahi düşünmediği bir adamla evleniyordu daha doğrusu evlendiriliyordu. Sormamışlardı, itiraz etse dahi susturulmuştu, sahi Filiz çok itiraz edebilmiş miydi? Aileye alışsada Asaf Ateş onu boğmuştu her gördüğünde onunla evleneceği güne lanetler okumuştu, çünkü nişandan sonra genç adam ona daha soğuk ve can yakıcı davranmıştı. Nişanda o yakınlaşma sanki daha uzaklaştırmış ve nefretlerini artırmış gibiydi.

Kardeşinin mutluluğu için bir abla olarak kendini feda etmişti, yıllar önce Sahra ve Rüzgâr gibi. Tek fark karşısındaki adam Rüzgâr değil Ateş'ti yanmayı ve yakmayı seven bir adamdı. Ve genç kadın biliyordu yanacağını.

Bu düşünceler ağlama krizini peşinde getirmişti akşam kınası yanacaktı, Dilan ve Serhat ile aynı gün evlenmelerini istemişti. Hanzadelerin aşiret ağası, babasının durumu iyi değildi, istememişlerdi zor düşsünler. İyi adamdı iyi olmasına ama nasıl kıymıştı Filiz'e. Genç kız sinir krizi geçirerk ağlıyordu, daha yeni öğretmen olmuştu hayalleri vardı. Çocukları yetiştirecek hiç aşkı almayan kalbi belki bir gün sevecekti ama böyle evlenmeyecekti zorlanarak ya da diretilerek. Filiz'in göz yaşları annesinin kulağına gitmiş olacak ki hızla odasına girmiş ve kendine çekmişti. Kana kana ağlamasını istiyordu baba ocağından çıktığı gibi gelin olacaktı.

Ateş'e Sürgün - Hanzade Serisi 2 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin