school is for stupids

6.2K 371 250
                                    


Bu hikaye için çok heyecanlıyım, umarım beğenirsiniz. Anılarla dolu bir hikaye olacağı için Tony'i de bol bol göreceğiz. İyi okumalar. Lütfen beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Ve Marvel sever bir arkadaşınızı da etiketleyebilirsiniz hikayenin tanınmasına yardımcı olur. Teşekkürler, sizi seviyorum.

Lisa;

Galiba sahip olduğum her şeyi kaybetmiştim. Maddiyat olarak pek bir kaybım olmamıştı. On sekiz yıldır olduğu gibi yine her ay düzenli bir şekilde hesabıma para yatıyordu. Sanırım bu babamın kendini iyi hissetmesi için yaptığı bir şeydi. Babalığını para ile yapıyordu. Hep öyle yapmıştı. Bu onun abalık anlayışıydı. En azından bana karşı.

Neyse, ne diyordum? Cidden sahip olduğum her şeyi kaybettim. Şu hayatta kan bağım olan ve ailem diyebileceğim tek kişi oydu ve ölmüştü. Dünya'yı kurtarırken. Bir kahraman olarak.

Bu benim canımı tahmin edemeyeceğiniz kadar yakmıştı. Evet, harika bir baba kız değildik hiç de olamadık. Ama o benim babamdı ve onu seviyordum. Her ne olursa olsun.

Gecenin bir yarısıydı ve ben onun adına yapılmış büstün önünde oturuyordum. Etrafı çiçeklerle donatılmıştı. Mumlarla, dualarla... Çok seveni vardı ve hiçbiri onu unutmak istemiyordu.

"Selam baba."

İki kelime ettikten sonra elimdeki şişeyi dudaklarıma götürdüm ve içindekini yudumladım. Paspal bir görüntüm vardı, saçım dağılmış, makyajım akmıştı. Elimde pahalı bir içki şişesi vardı. Şu halimle uyuşturucu bağımlısı, alkolik bir ergen gibi göründüğüme emindim. Kimse bir Stark olduğuma inanmazdı. Elimdeki gerçekten çok pahalı bir içki olsa bile. Ama ben bir Stark'tım. Elisa Stark. Tony Stark'ın yanlışlıkla sahip olduğu ilk kızı. Pek sevmediği kızı.

"Pek umurunda olacağını sanmıyorum ama bir partiden dönüyorum. O yüzden bu kadar berbat bir haldeyim. Korkma, adını lekeleyecek kötü işlere bulaşmadım."

Alayla güldüğümde kalbimin acıdığını hissettim. Tony ileyken hep acırdı zaten. Heykelinin de aynı etkiyi yaratması çok ironik.

"Her gece buraya geliyorum, bana alışmış olmalısın. 3000 kez olan sevgini bana 1 kez bile göstermedin, 1 kez bile... Ama yine de ben seni 3000 kez seviyorum baba. Ve seni özlüyorum. Yakın değildik, farkındayım. Elimde değil seni hep özlüyorum. Sen hayattayken de özlüyordum zaten."

Yanaklarım ıslandığında ağlamaya başladığımı fark ettim. Makyajımın daha da aktığına emindim ama pek umurumda değildi açıkçası. Şişenin dibindekini bitirdiğimde yerimden kalkıp boş şişeyi heykelin yanına koydum.

"Bunu saygısızlık olarak algılama, en sevdiğin olduğu için bırakıyorum. Sen pek inanmazdın ama öbür tarafta pek viski olduğunu sanmıyorum. Bununla idare et. Her neyse, gitme vaktim geldi. Sana iyi geceler."

Parktan çıktığımda kaldırıma doğru yürüdüm. Yalpalayarak yürüyordum ve arada ayağım taşlara takılıyordu. Düşüp kafamı bir yere vurmam olasıydı. Ve bu geç saatte kimse beni fark etmeyeceği için kan kaybından ölmem. Aslında ölmek pek umurumda olmazdı hatta işime gelirdi.

"Her gece seni toplamalıyım değil mi?"

Yukarıdan bir ses geldiğinde yürümeyi kestim ve önüme atlayan kostümlü çocuğa baktım. "Kimse bana bakıcılık yapmanı söylemedi, Parker."

"Bakıcılık yapmıyorum, arkadaşın oluyorum."

Gözlerimi devirdikten sonra tekrar yürümeye başladım. "Peki arkadaş istedim mi? Hayır!" Ayağım diğer ayağıma takıldığında bedenim yere kapanmak üzere harekete geçmişti. Belime dolanan bir el buna engel olurken şaşırmamıştım. Klişeler hep olur değil mi? Yüzümün dibindeki yüze bakarken gerildiğimi hissettim. Bu kadar yakın olmak hoş değildi ayrıca suratındaki ifade içkiden rahatsız olduğunu anlamamı sağlıyordu.

D.R.E.A.MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin