looks like someone is jealous

2.9K 221 158
                                    

Lisa;

Gözümü açtığımda kendimi yolun ortasında bulmuştum ve keskin bir korna sesi beni yerimde zıplatmıştı. Korkuyla kendimi geriye attığımda az kalsın bana çarpacak olan araba hızla önümden geçmişti.

"Siktir... bu çok yakındı."

Düştüğüm yerden kalktıktan sonra kaldırımda hızla yürümeye başlamıştım. Etrafta birden bire insanlar ortaya çıkmıştı ve herkes şaşkına dönmüştü. Telefonum çaldığında kim olduğuna bakmadan yanıtlamıştım.

"Elisa? Şükürler olsun."

"Baba?! Neler oluyor be-ben markete yürüyordum sonra her şey gitti ve ben tekrar-"

"İyi-"

Kulağıma gelen patlama sesiyle telefonu uzaklaştırmak zorunda kaldım.

"Baba?! Baba!

"Happy seni bulur!" Uzaktan gelen sesinden sonra gürültü arttı ve telefon kapandı.

*****

"Baba!" çığlık atarak uyandığımda Peter'ın burada olmamasına şükrettim. Onu korkutmak istemezdim. Nefes nefese bir haldeydim ve terden saçlarım yüzüme yapışmıştı. Elimle yüzümdeki saçları çekerken nefesimi düzene sokmaya çalıştım.

"Yine kabus mu patron?"

"Evet, Cass. Yine kabus."

"Belki de beynin frekansını değiştirme projenize devam etmelisiniz. Böylelikle rüya görmeyi ve kabusları engellersiniz."

"Hayır, o proje iptal. Çöpe kaldırabilirsin Cass. Hem... bir iki kabusla baş edebilirim."

Açıkçası, baş edemezdim. Ama kabuslarımda babamı görüyordum ve onu görmenin tek yolu buydu benim için. Gerçi nereye gidersem gideyim onu görüyordum. Çünkü dünyayı kurtarmıştı ve insanlar onu anmayı sürdürüyordu.

Yataktan kalkıp saate baktığımda gece üç olduğunu gördüm. Yani okula gitmek için beş saatim vardı. Bir daha uyuyamayacağımı bildiğimden aşağıya indim.

"Bay Parker size mesaj attı efendim."

"O ne diyor?"

"Uyanık olup olmadığınızı sormuş."

"Arasana."

Bir iki saniye çaldıktan sonra telefonu açmıştı.

"Alo?"

"Camı aç Lisa."

Telefon kapanınca gidip camı açtım ve içeriye büyük bir cisim girdi. Hey durun, bu cisim erkek arkadaşımmış. Camı kapatıp ona döndüğümde maskesini çıkarmıştı.

"Bu saatte dışarıda napıyorsun?"

"Bir uyuşturucu çetesini haklıyordum."

"Pekala, yorgun gözüküyorsun. Pijamaların odamdaki çekmecede."

"Hemen giyinip geliyorum! Aaa duş alabilir miyim? Biraz fazla koşuşturdum ve terledim."

Gözlerimi devirerek ona bakmıştım. "Peter, bunu sormadın sayıyorum. Bu evde istediğini yapabilirsin. Senin için bir bornoz almıştım. Kapının arkasında, mavi olan."

"Tanrım! Seni seviyorum Janet!"

Koşarak merdivenleri çıktığında gülmüştüm. "Süt ister misin?"

Yukarıya doğru bağırdığımda yanıt gecikmemişti. "Bal da koyabilir misin lütfen?!"

"Tamamdır."

D.R.E.A.MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin